'İLAHİYATLAR YA KAPATILMALI, YA DA YAPILANDIRILMALI'
İlim Hikmet Vakfı tarafından organize edilen, 28 Nisan Cumartesi günü başlayan 'Kayseri İslami Düşünce ve Hayat Sempozyumu', 5 Mayıs Cumartesi günü Melikgazi Belediyesi Konferans Salonunda yapılan oturumlarla devam etti. Sempozyumun ikinci gününün 2. oturumunun moderatörü Nuh Naci Yazgan üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Fatih Ertugay oldu.
Oturumun ilk konuşmacısı olan ERÜ İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Yunus Apaydın, 'Akademinin Dini Düşünceye ve Dini Yaşayışa Etkisi/Katkısı' konusunda bilgiler verdi. Porf. Dr. Apaydın, 'İlahiyatlar ya kapatılmalı, ya da yapılandırılmalıdır' dedi.
Bir dönem Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü iken, Kayseri'nin bir üniversitesi olarak her bakımdan Kayseri'nin değerlerini ortaya çıkaracak tezlere öncelik verilmesi ve teşvik edilmesi konusunu teklif ettiğini, ne yazık ki amacına ulaşamadığını belirten Prof. Dr. Yunus Apaydın, bir akademik birim olan İlahiyat Fakültesinin, Kayseri'deki dini düşünce ve hayata katkısını anlattı. Bu topluma İlahiyatların katkısı ne olmalıdır sorusuna, sadra şif bir cevap bulmakta zorlandığını ifade eden Apaydın, ilahiyatların bu dinin en üst hedeflerini topluma ve hayata taşıma konusunda bir misyonu olduğunu, bunun da o kadar kolay bir iş olmadığını belirtti.
Bu toplumda, din ile hayat ve siyaset münasebetinin sağlıklı bir zeminde yürümediğini, bunun gerilimli bir süreçte seyrettiğini, dinin asli gayesinin aynı zamanda tüm insanlığın da ortak gayesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yunus Apaydın, dinin, canın, malın, aklın ve neslin korunması konusunda İlahiyatların asli bir çabasının olduğunu söylemenin zor olduğunu belirtti. Toplumun yüzde doksan dokuzunun Müslüman olmasına rağmen, dine karşı mesafeli duranların dışında, dindar olduğunu söyleyenlerin bile bu dinle aralarında mesafe olduğunu vurgulayan Apaydın, bunun aşılması ile ilgili ilim adamları tarafından yapılan bir çalışmaya tanık olmadığını ifade etti.
İlahiyatlarda okutulan akaid derslerini verirken, dünyada oluşan akım ve felsefelerin görmezlikten gelindiğini, bunun da hayatı anlama bakımından büyük bir eksiklik olduğunu vurgulayan Apaydın, bu durumda ilahiyatların kapatılması veya yeniden yapılandırılması gerektiğini savundu.
Oturumun ikinci konuşmacısı, Kayseri MÜSİAD Şubesi kurucularından Mustafa Tekelli de Kayseri'nin ekonomik yapısı ve Müsiad tecrübesiyle ilgili bilgiler verdi. Günün son konuşmacısı, Kayseri İlim Hikmet Vakfı Başkan Yardımcısı Şükrü Karaosmanoğlu da 'Kayseri'de Geleneksel Din Algısı' konusunu, geçmişle günümüzü mukayese ederek, sosyal ve dini hayattan örnekler vererek anlattı.
Sempozyum 12 Mayıs Cuma günü yapılacak olan 2 oturumla sona erecek.
Bir dönem Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü iken, Kayseri'nin bir üniversitesi olarak her bakımdan Kayseri'nin değerlerini ortaya çıkaracak tezlere öncelik verilmesi ve teşvik edilmesi konusunu teklif ettiğini, ne yazık ki amacına ulaşamadığını belirten Prof. Dr. Yunus Apaydın, bir akademik birim olan İlahiyat Fakültesinin, Kayseri'deki dini düşünce ve hayata katkısını anlattı. Bu topluma İlahiyatların katkısı ne olmalıdır sorusuna, sadra şif bir cevap bulmakta zorlandığını ifade eden Apaydın, ilahiyatların bu dinin en üst hedeflerini topluma ve hayata taşıma konusunda bir misyonu olduğunu, bunun da o kadar kolay bir iş olmadığını belirtti.
Bu toplumda, din ile hayat ve siyaset münasebetinin sağlıklı bir zeminde yürümediğini, bunun gerilimli bir süreçte seyrettiğini, dinin asli gayesinin aynı zamanda tüm insanlığın da ortak gayesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yunus Apaydın, dinin, canın, malın, aklın ve neslin korunması konusunda İlahiyatların asli bir çabasının olduğunu söylemenin zor olduğunu belirtti. Toplumun yüzde doksan dokuzunun Müslüman olmasına rağmen, dine karşı mesafeli duranların dışında, dindar olduğunu söyleyenlerin bile bu dinle aralarında mesafe olduğunu vurgulayan Apaydın, bunun aşılması ile ilgili ilim adamları tarafından yapılan bir çalışmaya tanık olmadığını ifade etti.
İlahiyatlarda okutulan akaid derslerini verirken, dünyada oluşan akım ve felsefelerin görmezlikten gelindiğini, bunun da hayatı anlama bakımından büyük bir eksiklik olduğunu vurgulayan Apaydın, bu durumda ilahiyatların kapatılması veya yeniden yapılandırılması gerektiğini savundu.
Oturumun ikinci konuşmacısı, Kayseri MÜSİAD Şubesi kurucularından Mustafa Tekelli de Kayseri'nin ekonomik yapısı ve Müsiad tecrübesiyle ilgili bilgiler verdi. Günün son konuşmacısı, Kayseri İlim Hikmet Vakfı Başkan Yardımcısı Şükrü Karaosmanoğlu da 'Kayseri'de Geleneksel Din Algısı' konusunu, geçmişle günümüzü mukayese ederek, sosyal ve dini hayattan örnekler vererek anlattı.
Sempozyum 12 Mayıs Cuma günü yapılacak olan 2 oturumla sona erecek.