HEM LİM HEM MÜCAHİD BİR ŞEHİT ABDULLAH AZZAM!

Abdullah Azzam, tanınan ve tanınmayan nice mücahidin öğretmeni olmuştur. Ve hatta rivayet olunur ki o, yaşam süreci boyunca kfir ve zalim otoritelere karşı mal varlığını ve hayatını adayarak İslam uğrunda savaşmış sembol isim Usame Bin Laden'in de ders aldığı Hocası'ymış. Bundan anlıyoruz ki, cihad sancağını kuşananların hepsinin üzerinde şehid Abdullah Azzam'ın hakkı var oluyor.

Ey İslam davetçileri! Ölüm tutkunu olunuz ki size hayat bağışlansın. Sakın ameller sizi aldatmasın; aldatıcılar Allah ile sizleri aldatmasın. Okuduğunuz kitaplar, devam ettiğiniz nafileler sakın ola sizi aldatmasın.' diyerek yaşayan, diyerek giden, diyerek şehid olan bir Abdullah Yusuf Azzam'ın sözleridir bunlar.

Abdullah Azzam ki, hem lim hem de mücahid vasıflarını üzerinde hakkaniyetle taşıyan nadir Müslümanlardandı. Filistin'de doğmuş, Şam Üniversitesi Şeriat Fakültesi'nde okumuş, Amman'da, Ürdün Şeriat Fakültesi'nde, Cidde Kral Abdulaziz Üniversitesi'nde ve İslamabad Uluslararası İslam Üniversitesi'nde dersler vermiş bir ilim ve cehd sahibi insanla karşı karşıyayız şu anda. Son görev yeri olan İslamabad Uluslararası İslam Üniversitesi'nde görevine devam ettiği sıralarda, aynı zamanda yeni başlayan Afgan Cihadıyla da yakından ilgilenmiştir. Ve zaten bir müddet sonra da görevinden tamamen ayrılarak Afganistan'a taşınmayı, cihada daha yakından dhil olmayı tercih etmiştir. 'Hayat, iman ve cihattır.' düsturunu iliklerinde hisseden bir mümin, bir volkan misali yürek durabilir miydi ki bu gelişme karşısında!

Hayat, bir feda ve adanmadan başka nedir ki!

Yüce Rabbimizin bizlere zaman zaman bağışladığı ve azmedersek hepimize de nasip olacağı bir fedakrlık, bir her şeyini fedaya hazır olma halindeki insanlar; o kadar büyük ibretler taşır ve o kadar çok dersler verirler ki; bunu idrak edebilmek ancak duyargalarını alabildiğine açık tutabilenlere nasip olur.

24 Kasım 1989 günü, hem de günlerden Cuma, her zaman namazını ikame ettiği Seb'ul-Leyl Camii'ne doğru yol almak için iki oğlu Muhammed ve İbrahim ile birlikte evden çıkarak aracına doğru yönelir Abdullah Azzam. Maksadı, Cuma Hutbesini okumak ve Cuma namazını kıldırmaktı. Arabaya binerler ve fazla bir zaman geçmeden çok büyük bir patlama meydana gelir. Aktarılan bilgiye göre, araca yerleştirilen tam yirmi kilo ağırlığındaki bir TNT'nin uzaktan kumandayla patlatılması sonucunda araç param parça olur. Kırk sekiz yıllık ömrü(1941-1989), şehadetle taçlanarak nihayete erer Abdullah Azzam'ın.

Cihada ilk katılımı, Batı Şeria ve Mescid-i Aksa'nın 1967 yılında Yahudilerin eline geçmesinden sonra, Filistin davasına hizmet etmek ve Müslümanlığının gerekliliklerini yapmak için 1969'da Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Muslimin) mücahid birliğine katılır. Yahudilerin Müslümanları alaya almaları ve onlara yönelik baskılarını artırmaları ona çok ama çok ağır gelir. Bu da, onun cihad damarının hızla çarpmasına, ayağa kalmasına, atağa geçmesine vesile olur. Zaten Müslüman da, bir zulmün, bir ahlaksızlığın, bir İslamsızlığın hemen karşısında iman ve direniş eri olarak duran demek değil midir?

Şehadet vaktine kadar, hayatının bütününü gerek cephede şavaşarak, gerek Arap ülkelerinden ve başka başka ülkelerden gelen gençlerin eğitim kamplarında, gerekse muhacirlerin kamplarında geçirir. Önce, Beyt'ül Ensar ismini verdiği ve sonradan da Mücahidler Hizmet Bürosu şeklinde ismini değiştiği bir büro açar. Bu büroda, farklı ülkelerden cihad için gelen gençleri ve yardımları organize eder. Yine mücahidlere yardımda bulunma, mücahid kervanlarının cephane taşımak için kiraladıkları hayvanların kirasını karşılama, yolda erzak almaları için maddi destek olma, cihadla hayat bulmak ve en güzel hayata yine cihadla doğmak için ülkelerinden çıkıp gelen gençleri sıkı bir eğitimden geçirerek fiili cihada yollama, mücahidlerin ve muhacirlerin İslamî eğitimi için gayret gösterme, dergi, broşür ve kasetlerle Afgan cihadını tanıtma gibi o kadar geniş muhtevalı faaliyet alanı içeriyordu ki bu hizmet bürosu; sonraki zamanlara ve sonraki zamanın mücahidlerine kocaman bir tecrübe ve dahi miras bırakmış oluyordu bu yaptıklarıyla şehid Abdullah Azzam.

Hayatı bir bütün halinde kuşanmak gerek

Bütün bunlarla birlikte bir de yazdığı kitaplar vardır ki, bunlar kesinlikle anılmadan geçilmeyecek türdendirler: Kur'an ve Sünnet'e göre cihadın nasıl olacağını yazdığı Cihad Fıkhı, Afganistan cihadında meydana gelen ilginç ve insan aklının hayal bile edemeyeceği halleri sunduğu Afgan Cihadında Rahmanın Ayetleri/Ravza Yay., Kapitalizm, Liberalizm, Marksizm, Komünizm gibi sistemlerin çöküp tek kurtuluş yolunun İslam olduğunu zihinlere kazımaya niyetlendiği İslam ve İnsanlığın Geleceği/Vural Yay., Müslüman Halkın Cihadı, dünyanın tek ilgi odağının Allah'ın izniyle cihad olduğunu resmettiği Cihad Dünya Gündeminde/İslamoğlu Yay., Kemalizm'in dünyaya ve Müslümanlığa verdiği zararları konu edindiği Kayıp Minare-Kemalizm Tarihi/Küresel Yay., Filistin-Kudüs davasını alnı ak direnişçi hareketi Hamas'ı mercek altına aldığı Hamas-Filistin İslami Direniş Hareketi/Ravza Yay., Afganistan'ın Ruslara karşı yürüttüğü cihadda mücahidlere verdiği derslerin kaydedildiği kasetlerden çözümlenmiş hali olan Tevbe Suresi Tefsiri-Cihad Dersleri/Buruc Yay. kimi kitaplarının isimleri. Eserlerinin hepsinin içeriği cihada ayarlanmış. Yegne ameli ve bir tek emeli, Allah yolunda cihad olan bir adamdan, başka bir şeyler yazması ve konuşması beklenemezdi zaten. Yaşarken yazan ve yazdıklarını da yaşayan ender ve cevher insanlardan biriydi Abdullah Azzam.

Şehidimize göre, Allah yolunda savaşa çıkmamak konusunda nefs'e gerekçeler bulmak, nefsin kendisini uyuşturacak bir takım bahaneler üreterek Allah yolunda savaşmayıp da evinde oturmaya razı olmak; bir oyun, bir oyuncak edinmektir. Başka bir deyişle, Allah'ın diniyle oynamak, onu oyuncak haline getirmek demektir. Bu kisvedeki insanları, dünya hayatının aldattığını ve kesinlikle onlardan uzak durulması gerektiğini belirtir.

Yine Abdullah Azzam'a göre, Allah yolunda cihadı/ savaşmayı terk etmekle namazı, orucu ve zektı terk etmek birbirinden farklı şeyler değildir. Cihadı terk ettiği için affedilebileceklerin yalnızca kör, topal, hasta olan ve mustazaf duruma düşmüş ya da düşürülmüş kadın, çocuk ve ihtiyarlar olacağının da üzerinde özellikle durmuştur eserlerinde. Şehadetinden önce yazmış olduğu vasiyetinde, genel olarak cihaddan dem vurmuş ve bütün dünya Müslümanlarına, cihad saflarına dhil olmaları tavsiyesinde bulunmuştur.

Cihadda hayat vardır

Allahu Tel'nın yüce dini olan İslam'ın yine O'nun dilediği şekilde yeryüzüne hkim olmasının tasasında olan cihad simalı yürekler, diriliş ve direniş hattının onuru olmuşlardır. Kerim kitap Kur'an'ı yaşamak için, hayatı onunla tazim etmek için okuyan, Rasulullah'ı (sallallahu aleyhi ve sellem) biricik örnek ve öğretmen kabul eden bu şerefli insanların çağrısı, bütün insanlığın vahiy yolunda cem olması yönündedir. Bu niyetin amele dönüşmesi için de, dünya üzerinde ne kadar zalim, kfir, tağut, müstekbir adına kimseler ve düzenler varsa, kalplerine korku salınmalıdır ve nihayetinde adlarıyla-sanlarıyla yerle bir edilmelidirler. Bunu gerçekleştirmek de, yürüyenler ve koşanlar safında kendilerine yer edinenlerin harcı olacaktır.

Abdullah Azzam, tanınan ve tanınmayan nice mücahidin öğretmeni olmuştur. Ve hatta rivayet olunur ki o, yaşam süreci boyunca kfir ve zalim otoritelere karşı mal varlığını ve hayatını adayarak İslam uğrunda savaşmış sembol isim Usame Bin Laden'in de ders aldığı Hocası'ymış. Bundan anlıyoruz ki, cihad sancağını kuşananların hepsinin üzerinde şehid Abdullah Azzam'ın hakkı var oluyor.

Dünyadan en güzel ve en şanlı gidiş olan şehadet mertebesini seçenler, çok derin ufuk sahibi, çok ileri görüşlü insanlardır. Çünkü onlar bilir ve iman ederler ki, şehidler asla ölmez ve Hakk katında diri olarak daima rızıklanırlar. Bundan daha ötesi var mı? Bundan daha başkası istikbal edinmeye değer mi?

Yolumuzun nurdan hüzmeleri olan şehidlerden bir şehid olan Abdullah Yusuf Azzam, hayatını anlamsız ve amaçsız yaşayanlara devasa bir örneklik teşkil ederek erilecek en güzel murada ermiştir. Bizler mi? Bizler de, onların çağrısına can-ı gönülden, can-ı başla icabet etmekle sorumluyuz; tıpkı şu an etmeye devam edenler gibi.

Yazan: FATİH PALA

Bakmadan Geçme