Hapishaneler ve AVM'ler
Ünlü mimar Süha Özkan, globalleşmenin, mimariyi de etkilediğini ifade ederek, ''Global kültürün ürünü olan AVM'ler (Alış Veriş Merkezleri), sokak kültürünü binalara taşıdı. AVM'ler ile hapishaneleri aynı görüyorum. Hapishanelere zorla insanları sokuyorsunuz, AVM'lere ise insanlar kendi ayaklarıyla gidiyor, fark bu'' dedi.
Mimar Sinan Etkinlikleri kapsamında, Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde düzenlenen ''Globalleşme-Türkiye'de ve Dünyada Mimarinin Gelişimi'' konulu sempozyuma katılan Süha Özkan, önceleri mimarlıkta amacın sadece binayı yapmak olduğunu, günümüzde ise binaların ölçekleriyle beraber, özelliklerinin ve işlevlerinin de değiştiğini kaydetti. Özkan, ''Doğu blokunun çökmesiyle birlikte 'Dünya hepimizin' denmeye başladı ve bu yönde yeni değerler sistemi oturdu. İşte globalleşme dediğimiz olgu da budur. Global kültürün ürünü olan AVM'ler, hep birbirinin aynısı. AVM'lerin ilk bakışta bir cazibesi var. Amerika'da, Almanya'da, İngiltere'de var, benim ülkemde de olsun, anlayışıyla her yerde AVM'ler yükselmeye başladı. AVM'ler, sokak kültürünü, mahalle kültürünü kapalı binalara taşıdı. Ancak o AVM kapandığı zaman, o kültür de yok oluyor, yerine sadece duvarlar, otoparklar ve şehrin içinde karanlık bir yapı kalıyor. Ankara'da bir AVM, şimdi sebze ve meyve pazarı olarak kullanılıyor. Bir topluluğun kültürüne özendirerek bir şeyi kabul ettirmek doğru değil'' diye konuştu.
Outlet alış veriş yerlerinin şehir içinde kurulmalarını da doğru bulmadığını ifade eden Özkan, ''Outlet, aslında 'depo' anlamına geliyor. Firmalar, ürünlerini o depoya koyuyarlar ve aynı zamanda o depodan satış da yapıyorlar. Amerika'da böyle bir Outlet Alış Veriş Merkezi'ne gitmek için şehirden 40 kilometre dışarı çıkmanız lazım. İnsanlar eğer ucuza bir ürün almak istiyorlarsa, arabalarına binerler ve o yolu giderek, Outlet AVM'lerden alış veriş yaparlar'' ifadelerini kullandı.
Mimar Süha Özkan, AVM'lerin içe dönük olduklarını, sokakların ya da mahallenin canlılığını yaşatamadığını da belirterek, ''AVM'ler, sokaklarda olduğu gibi bir çalgıcının rahatlıkla girip müzik yapabileceği mekanlar değildir. AVM'lerin yöneticileri, güvenlik görevlileri vardır. AVM'ler ile hapishaneleri aynı görüyorum. Hapishanelere zorla insanları sokuyorsunuz, AVM'lere ise insanlar kendi ayaklarıyla gidiyor, fark bu'' dedi.
Sempozyumda konuşan Mimar İlhan Selim Kural da, gelişen teknolojiyle birlikte, Mimarlık ve Mühendislik hizmetlerinin de kolaylaştığını ancak bu kolaylığa karşılık, işin karmaşıklaştığını bildirdi.
Kural, globalleşen dünyada özel yapıların yükselmesinin gayet doğal olduğunu ifade ederek, ''Uzak Doğu'da ve Orta Doğu'da yüksek binalar yapılıyor. Bu binaları yapmak, eskisi gibi zor değil. Artık binanın her türlü hesabını, bilgisayar programları yapıyor. Binalar, en ince detayına kadar planlanabiliyor. 3 boyutlu printerler, 3-4 yıla kadar Türkiye'de de kullanılmaya başlanacak. İnşaat malzemeleri de çok gelişti ve değişti'' diye konuştu.
Outlet alış veriş yerlerinin şehir içinde kurulmalarını da doğru bulmadığını ifade eden Özkan, ''Outlet, aslında 'depo' anlamına geliyor. Firmalar, ürünlerini o depoya koyuyarlar ve aynı zamanda o depodan satış da yapıyorlar. Amerika'da böyle bir Outlet Alış Veriş Merkezi'ne gitmek için şehirden 40 kilometre dışarı çıkmanız lazım. İnsanlar eğer ucuza bir ürün almak istiyorlarsa, arabalarına binerler ve o yolu giderek, Outlet AVM'lerden alış veriş yaparlar'' ifadelerini kullandı.
Mimar Süha Özkan, AVM'lerin içe dönük olduklarını, sokakların ya da mahallenin canlılığını yaşatamadığını da belirterek, ''AVM'ler, sokaklarda olduğu gibi bir çalgıcının rahatlıkla girip müzik yapabileceği mekanlar değildir. AVM'lerin yöneticileri, güvenlik görevlileri vardır. AVM'ler ile hapishaneleri aynı görüyorum. Hapishanelere zorla insanları sokuyorsunuz, AVM'lere ise insanlar kendi ayaklarıyla gidiyor, fark bu'' dedi.
Sempozyumda konuşan Mimar İlhan Selim Kural da, gelişen teknolojiyle birlikte, Mimarlık ve Mühendislik hizmetlerinin de kolaylaştığını ancak bu kolaylığa karşılık, işin karmaşıklaştığını bildirdi.
Kural, globalleşen dünyada özel yapıların yükselmesinin gayet doğal olduğunu ifade ederek, ''Uzak Doğu'da ve Orta Doğu'da yüksek binalar yapılıyor. Bu binaları yapmak, eskisi gibi zor değil. Artık binanın her türlü hesabını, bilgisayar programları yapıyor. Binalar, en ince detayına kadar planlanabiliyor. 3 boyutlu printerler, 3-4 yıla kadar Türkiye'de de kullanılmaya başlanacak. İnşaat malzemeleri de çok gelişti ve değişti'' diye konuştu.