Hamas Lideri İsmail Haniye'den bir ilk!
Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın Filistin davasına verdiği destekten övgüyle bahsederek, 'Başkan Erdoğan'ın, Hamas'ı 'Ulusal kurtuluş hareketi' olarak tanımlayan ve Kuvay-i Milliye'ye benzeten açıklaması şüphesiz ki, bizim ve Filistin halkı için övünç kaynağıdır.' dedi.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye dünyada ilk kez A Haber'e özel açıklamalarda bulundu.
İsmail Haniye, İran'ın Filistin'e desteği konusunda da ‘İran'ın manevi ve askeri desteği sır değil direnişe çok büyük bir destek veriyor. İran'da stratejik yönden bu destek sürecek diye karar verilmiş' dedi.
Türkiye, İsrail'in insanlık dışı saldırılarının bir an önce sona ermesi için diplomatik adımlarını sürdürüyor. Bu kapsamda yoğun bir görüşme trafiği yürütülüyor. Başkan Erdoğan, İsmail Haniye ile Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde yaklaşık 2 buçuk saat süren bir görüşme gerçekleştirdi.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye dünyada ilk kez A Haber'e özel açıklamalarda bulundu.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye dünyada ilk kez A Haber'e özel açıklamalarda bulundu. Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın Filistin davasına verdiği destekten övgüyle bahsederek, ”Başkan Erdoğan'ın, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin parlamento bloku toplantısında yaptığı ve Hamas'ı 'Ulusal kurtuluş hareketi' olarak tanımlayan ve Kuvay-i Milliye'ye benzeten açıklaması şüphesiz ki, bizim ve Filistin halkı için övünç kaynağıdır." dedi..
İşte Haniye'nin açıklamalarından derlenenler:
Bu ziyaretimiz genel bir çerçeve içinde gelmektedir ve bu ilişki uzun süreli bir ilişki. Türk devletine ve Türk halkına olan sevgimizin getirdiği bir ilişkidir. Recep Tayyip Erdoğan ile görüştük. Diğer sorumlularla da görüştük. Bir çok konuyu ele aldık. En önemlisi İsrail 'in Gazze'ye olan saldırısı ve 7 aydır Filistinlilerin maruz kaldığı katliam. Çekilmesinin bir şart bir ön şart olduğunu konuştuk. Gazzelilerin yerlerine işlerine barklarına tamamen koşulsuz bir şekilde görüştük. Ve ayrıyeten 7 aydır Hamas'ın ne kadar hoşgörülü olduğunu güzel bir koşullar koyduğunu konuştuk ve İsrail'in bu konuda çok inatçı olduğunu ve İsrail'in bütün görüşmeleri baltaladığını kendilerine arz ettik. ABD'nin fevkalade İsrail tutumlusu olduğundan hatta ve hatta yaptıklarını gerekçelendirme peşinde olduklarını konuştuk. Batı Şeria hakkında da görüştük Başkan Erdoğan ile çok önemli çok tehlikeli günler geliyor. Mescid-i Aksa ile ilgili Yahudilerin peseyah bayramı var ve bu bayramda kurbanlar kesilecek kızıl inekler kurban edilecek ve Yahudiler Mescid-i Aksa'yı kontrol etmeye çalışacaklar. Biliyorsunuz Aksa tufanı Mescid-i Aksa için ortaya çıktı ve yüzlerce yıldır tarihin bize gösterdiği İsrail'in orada hakkı olmamasıdır.
BAŞKAN ERDOĞAN'A TEŞEKKÜR
Biz Başkan Erdoğan'a da söyledik. Teşekkür ettiğimizi söyledik. Kendilerinin duruşu bizi çok onurlandırdı ve söylemleri bizi çok mutlu etti. Biliyorsunuz TBMM'de kendisi Hamas'ın Kuvâ-yi Milliye olduğunu söylemesi bizi gerçekten çok büyük bir kesinlikle bizim için büyük bir onurdur. Filistin halkı da bunu mutlulukla karşıladı. Kendisi de doğruyu söylüyor. Biz direniş hareketiyiz. Kutsalları için direnen milletiz. Tarihi yönden bize bir zulüm düşürüldü. Bize bir zulüm yapıldı ve geçmişti de şuanda da Türk politikasında Gazze'nin çok özel bir yeri var. Bunun farkındayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın politikalarını da çok iyi biliyoruz. Türkiye'deki politik ortamı da biliyoruz. Buna rağmen İsrail'in cevabı ise oldukça küstahçaydı. Çünkü onlar bir işgalci. Siyonist işgalciler ve hem Filistin halkını öldürmek istiyor hem de halkın hakkını göz önünde bulundurmak istemiyor. Dünyadaki ülkelerin Filistin halkına olan desteği anlamamaya çalışıyor. Özellikle Türkiye gibi bölgesel önemi olan bir ülkenin Türkiye'nin Filistin halkına olan desteğini anlamak istemiyor. Filistin halkının emellerini isteklerini hürriyetini Türk halkı anlıyor. Şunu da görüyoruz ki sadece Türkiye halkı değil dünya halkları da Filistin'e destek olmaya çalışıyor ve bunu Siyonist aymazlık bu Siyonist kabadayılık anlamak istemiyor.
BAŞKAN ERDOĞAN'IN BM KONUŞMALARINI BİLİYORUZ
Aslına bakarsanız bu Türkiye tarihinin Türk politikasının genel çerçevesinin içerisinde olduğu bir Türk halkının Filistin halkına olan özel bir teveccühüdür. Biz bu duruşlara çok alıştık çok iyi biliyoruz. BM'deki konuşmalarını Filistin haritasını kaldırmasını adım adım Filistin toprağının nasıl işgal edildiğini ve Filistin halkının haklarının nasıl kendisi tarafından BM ve diğer uluslararası ortamlarda nasıl savunulduğunu Filistin halkıyla nasıl gurur duyduğunu iyi biliyoruz. Türk halkını da çok iyi biliyoruz. Türk devletinin hem uluslararası ortamda hem bölgesel ortamlarda bize nasıl yardımcı olduğunu biliyoruz. Mavi Marmara gemisinde de Türk 10 şehidin olduğunu asla unutamayız. Gazze'ye ablukayı kaldırmak için şehit oldu bu insanlar bu Türkiye'nin tutumunu çok iyi biliyoruz. Filistin halkına bakışını çok iyi biliyoruz. Tabi İsrail işgalinin Sayın Erdoğan'a bakış açısını tabi ki biliyoruz. İsrail İçişleri Bakanı'nın Sayın Erdoğan hakkında nasıl konuştuğunu biliyoruz. Bugün duyduk. Oldukça ağır konuştular. Bunu bekliyoruz ve bazı uluslararası ortamlar, bazı ülkeler ve bazı batı ülkelerinin Türkiye'ye karşı tutum aldığını da biliyorum. Çünkü Türkiye Filistin'i destekliyor. Benim çağrımdır lütfen Türk milleti olarak Türk devleti olarak geri çekilmeyin. Lütfen Gazze ve Kudüs'e desteğinizi geri çekmeyin.
TÜRKİYE'NİN İSRAİL'E TİCARET KISITLAMASI
Biz Sayın Erdoğan'dan bugün dinledik ve kararların alındığını biliyoruz. Kısıtlamayla ilgili kararların alındığını biliyoruz ve bu kısıtlama kararlarının İsrail'e olan ticaretin büyük bölümünü etkilediğini de biliyoruz. Bu doğru yönde atılmış adımdır. Bu işgalcinin katilin ve katil ordusunun durdurulması yönünde çok güçlü bir adım olduğunun farkındayız. Refah'a karşı çok yakında bir harekat yapmayı planlıyorlar. Boykot çok güçlü bir silah ve çok yardımcı bir silah ve Türk halkının da desteğinin açık bir ifadesidir. Bakın şunu söyleyeceğim Sayın Erdoğan'ın aldığı kararlar doğru yönde atılmış karardır. Başka kararların da gelmesini bekliyoruz.
ATEŞKES GÖRÜŞMELERİ NEREDE TIKANIYOR?
Bizim daha baştan beri söylediklerimiz belli ve isteklerimiz çok kolay. Filistin halkına olan işgal, öldürme, yıldırma ve katliamların durdurulmasını istiyoruz. Bunun için böyle konuşmalara girmeye muvafakat ettik. Bir şartımız vardı bütün mülteciler geri dönecek ve İsrail Gazze'den tamamen çekilecek. İsrailliler düşmanlarımı onlarca kere konuşmamıza rağmen herhangi bir şekilde ateşkese yanaşmadı. Bütün kendi rehinelerini istiyor ve daha sonra tekrardan savaşa devam etmek istiyor. Hamas'ın bütün rehineleri geri vermesini ve İsrail'in bütün dünya haritasında olmasını istiyor. Çünkü İsrail ordusunun işgalini kanunlaştırmak istiyor bu adamlar. Refah'ta bu yüzden beyaz bayrak kaldırmayız. Direnişimiz güçlü olacak ve bunu görecekler. İsrail ateşkesin oluşmasını durduran tek güçtür ve ABD maalesef İsrail'in her dediğini koşulsuz kabul etmektedir. Aynı anda bütün taleplerimize evet denildiği zaman bizde ateşkesten yana olacağız.
GAZZE VE FİLİSTİN TOPRAKLARINDA KALICI ÇÖZÜM NE OLMALI?
Hamas'ın verdiği her talep için bunu biz sabit olarak tutuyoruz. Mısır, Katar, Türkiye, Rusya'yı BM garantör ülke olarak istiyoruz tabii ki ABD'de girecek içine ama her zaman İsrailliler karşı çıkıyorlar onun için biz garantörlüğü birinci plana koyuyoruz.
BÜTÜN ŞEHİTLER BENİM ÇOCUKLARIM
Her şeyden önce Allah'a dua ediyoruz ki kendi çocuklarım da torunlarımı da diğer şehitleri de şehit olarak kabul etsin. Bu katliamın bu cinayetin önemli bir göstergesi var. İsrailliler 7 aydır sadece bir şeyi başarabiliyor. Sivilleri öldürmek binlerce çocuk ve kadınları öldürmek. Dolayısıyla benim çocuklarım ve 5 torunumun öldüğü bu cinayet sadece diğer cinayetlerin içerisinde bir cinayettir. İkincisi Netanyahu zannediyor ki beni çoluğumu, çocuğumu, ailemi öldürerek bize baskı yapabileceğini düşünüyor. Liderliğimize liderlerimize bir baskı uygulayacağını zannediyor ama asla öyle değil. Öyle bir zannı varsa yanlış olduğunu söylemek istiyoruz. Biz haklıyız bizim haklı taleplerimiz var. Gazze'de olsun Batı Şeria'da olsun bizim halkımız için olan bizim haklarımız var. Bütün bu hakları almadan asla pes etmeyeceğiz. İster öldürsün ister yok etsin biz devletimizi kurana kadar Kudüs'teki başkentimizi kurana kadar asla ve asla vazgeçmeyiz. Haklarımızın peşine düşeceğiz. Üçüncüsü benim çocuğum Filistin halkının parçasıdır. Benim 3 tane oğlumun öldüğünü düşünmeyin Bütün Gazze'deki insanlar benim torunlarım, benim çocuklarım. İlk günden beri söyledim benim çocuklarımın kanı halkımın kanından daha değerli değil. Ne Gazze'de ne Batı Şeria'da daha değerli değil. Gazze'nin bütün çocukları benim şehitlerim. Batı Şeria'daki bütün şehitler de benim çocuklarım. Asla geri adım atmayacağız. Baskı olarak da kabul etmiyoruz. Ben çocuklarımın şehit olmasından dolayı onur duyuyorum ve çocuklarıma yakışacak şekilde bir babalık gösterip ve bu yolda devam edeceğim. Baskı ne olursa olsun umurumda değil.
GAZZE'DE SON DURUM NE?
Gazze'deki direniş hala güçlü yerinde ve ayaklarının üzerinde. Halkının desteğini alarak halkını savunuyor. 7 Ekim'den itibaren şu ana kadar hala güçlü. Ve hala girişimci ve mucizevi bir şekilde saldırıyor. Ve mucizevi bir şekilde savunmasını yapıyor. Her yerde her noktada Gazze'de her taşın altından çıkıp vuruyor. Bizim planlarımız her zaman değişiyor, gelişiyor ve daha da ilerliyor. Ve çok güçlü bir şekilde kendimiz geliştirebiliyoruz. Ve irademizin çok güçlü olduğunu here kes görüyor. Allah'tan sonra halkımızın desteğini alarak çok güçlü duruyoruz. Bakın bu halk olmazsa bu direniş olamaz. Bakın biz uzun süredir bu direnişi planlamaktayız. Bu savaşa hazırlanmaktayız. Onun için direnişimiz çok güçlü bir şekilde devam etmekte ve hala çok güçlü bir şekilde savunmaktayız. Ve dikkatinizi çekerim. İsrail ordusu, birçok yerden geri çekildi. Bizi kıramadan geri çekildi. İrademizi, gücümüz kıramadı. Bizim halkımız derken sadece Gazze'den bahsetmiyoruz. Batı Şeria'dan da bahsediyoruz. Biz kardeşlerimizle Batı Şeria'daki halklarımızla da temastayız ve orada da çok güçlü bir şekilde direnç gösteriyoruz. Aynı şey Lübnan'da da geçerli. Lübnan'da da çok güçlü bir şekilde direniyoruz. Eğer Lübnan'daki direniş olmasaydı. İsrail'e karşı bir tek biz direnecektik. Onun için Lübnan'ın bize verdiği destek çok önemli. Resmen İsrail'e karşı Lübnan'ın Güneyinde savaş var. Yemen'de de aynı direniş var. Kimse düşünmezdi, hayal bile edemezdi. Yemen gibi bir ülkenin bu kadar güçlü bir etki yapacağını. Ve Kızıldeniz'deki transit hareketin durdurabileceğini. İsrail ekonomisinin çökertti ve İsrail'in şirketleri de durdurdu. Başka bir gelişme var.
ORTADOĞU GERİLİMİ
İran ile İsrail arasındaki gelişmelere bakın. Bu da yeni bir gelişme bu çatışma gelişmek üzere. Yemen'de, Suriye ve İran'da da gelişiyor. Neden? Çünkü Filistin halkına karşı bir katliam var. Bu katliam durdurulmazsa bu savaşta durmaz. Bu cephelerde savaşacaktır. Ve hatta genişleyecektir.
İRAN'IN DESTEĞİ HAKKINDA
İran'ın manevi ve askeri desteği sır değil direnişe çok büyük bir destek veriyor. İran'da stratejik yönden bu destek sürecek diye karar verilmiş bu gelişmenin tek sorumlusu İsrail işgalidir. İsrail askerleri vurdu Şam'daki konsolosluğu ve direkt olarak İsrail sorumlu oluyor. Netanyahu bu savaşı durdurmak istemiyor ve savaşı bölgesel bir savaş haline getirmek istiyor. ABD'nin bu savaşa dahil olmasını istiyor ve kullanmak istiyor. Bu gerilimin tek sorumlusu İsrail işgalci yönetimidir.
GAZZE'DE SOYKIRIM SONRASI YÖNETİM VE YENİDEN İNŞA
Bu çerçevede biz Filistin evinin düzenlenmesine davet ettik Filistin Kurtuluş Örgütünün yeniden tertiplenmesine ve bütün Filistin örgütlerini içine alacak şekilde tertiplenmesini ve yeniden seçimlerin yapılmasını istedik. Yeni yapıların yapılmasını istedik hem başkanlık hemd e parlamento düzeyinde. Biz Gazzeliler olarak Filistin'in bir parçasıyız.