GENÇLERDEN 'IŞIK' DOĞDU
Kayseri'de her ikisi de 18 yaşında olan ve biri gazetecilik diğeri de hukuk bölümünü kazanan Burak Acar ve Mustafa Payas adlı iki arkadaş, farklı ilgi alanlarını bir araya getirerek ve masrafın çoğunu da ceplerinden karşılayarak, 2 aylık Işık adlı tarih ve edebiyat dergisi çıkarmaya başladı. İkili, dergi çıkarma sürecinde destek almak isterken kendileriyle dalga geçenler dahi olduğunu ancak destek olanlar da olduğunu söyledi. Acar ve Payas, amaçlarının az bilinen şeyleri insanlara duyurmak olduğunu belirttiler.
Burak Acar 18 yaşında. Bu yıl Kocasinan Anadolu Lisesi'den mezun oldu. Acar, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin Gazetecilik bölümünü kazandı. Mustafa Payas da Burak Acar ile aynı liseden mezun oldu ve Erzurum Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandı. Biri gazeteci diğeri avukat olacak ancak ikili ilgi alanlarını bir araya getirerek tarih ve edebiyat dergisi çıkarmaya başladılar.
'İçerik ve tasarımıyla farklı dergi yapmak istedik'
Mustafa Payas dergi çıkarmaya nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı: 'Biz tarih hakkında sürekli sohbet ediyorduk zaten. Bir akşam parkta oturup konuşurken, Burak okulda dergi çıkarmıştı, bana bundan bahsetti. Sonra 'neden tekrar yapmayalım hem de daha iyisini' dedim. Bu şekilde başlamış olduk.' Acar, 11'inci sınıftayken okulda dergi çıkardığını ve bunun da eğlenceli olduğunu böylece yeni bir dergi çıkarmaya karar verdiklerinden bahsetti ve dergiyi çıkarmadan önce başlangıç aşamasını şöyle anlattı: 'Önce elimize birkaç dergi aldık inceledik. Nelere değineceğimizi, tasarımının nasıl olacağına ve hangi konuların ilgi çekebileceğine dair fikirler oluşturduk. Farklı bir içeriği olsun ve farklı bir şey sunalım dedik. Mesela kapağını farklı yapalım dedik. Fazla da maddi imkanımız yoktu zaten yapabildiğimiz kadar yaptık. İmkanlarımız doğrultusunda çalışıp hazırladık ve dergiyi çıkardık. Çıkarmadan önce incelediğimiz dergiler ise Kayseri'de çıkanlar ve bilindik dergilerdi.' Kayseri'de çıkan dergilere baktığımda fikir ve içeriklerini beğendiğim ve bizim dergimizi de aşan boyutta bir içeriği olan dergiler vardı ancak tasarımına baktığımda Kayseri'deki dergilerin bu noktada tıkandığını düşünüyorum. Tasarım açısından değerlendirdiğimde tek tip sıradanlaşan tasarımlar gördüğümü söyleyebilirim. Yani dış görünüşü nasıl olursa olsun içerik iyi olsun düşüncesiyle yayınlarını sürdürüyorlar. Böyle olunca da insanlarımız almıyorlar.' Payas ise Kayseri'deki dergilerin satılsın diye bir amaçları olmadıklarını söyleyerek, 'Biz yaptık okurlar isterlerse ulaşırlar düşüncesiyle yapıyorlar' dedi.
30'a yakın dergi ismi fikri elemeden geçti
Tarih ve edebiyat dergisi Işık'ın isminin belirlenme hikyesini ise Acar ve Payas şöyle anlattılar: '25-30 tane isim listeledik. Fazıl Ahmet Bahadır hocamızla röportaj yapmaya gitmiştik. Listeyi gösterdik ve 'isimler bunlar hocam hangisini seçelim' dedik. Fazıl Ahmet hoca aldı eline kalemi ve sırasıyla hızlıca isimlerin üzerini çizmeye başladı. Geriye üç isim bıraktı. 2'sini hatırlıyorum, Milat ve Işık isimleri kaldı. 'Milat çok iddialı olur' dedi. Işık kelimesinin yeteri kadar iddialı olduğunu daha önce de kullanılmadığını sadece bir tane küçük çapta bir dergi çıkarılmış ve o dergide bu isim kullanılmıştı. Böylece bu bakımdan sorun teşkil etmeyecekti Işık ismini tercih ettik.'
Acar, derginin şimdilik 2 ayda bir yayımlanmaya devam edeceğini ancak kendi imknları uygun olduğunda aylık bir dergi olarak yayımlamayı planladıklarını söyledi.
'Kapı kapı reklam aradık'
İlk sayının çıkış hikyesinden bahseden Mustafa Payas: 'Kapı kapı reklam aradık. Hatta dalga geçenler oldu sana reklam mı vereceğim gibisinden. Bazıları da iyi karşıladılar ve gençlere destek veririz yeter ki çıkarın diyenler de oldu ama matbaa günü hiçbirisi para vermedi. Bir kısmını aldığımız reklamlardan çoğunu da kendi cebimizden karşılayıp çıkardık' diye konuştu.
'Hepsi bizim edebiyatımız'
Burak Acar, amaçlarını şöyle anlattı: 'Amacımız şu; Ben bu dergiyi çıkardım. Dergimizi birkaç kişiye götürsek bize diyeceği şu olur: Bunda Nazım Hikmet Ran var Sabahattin Ali var ben bunu almam. Kardeşim neden böyle bir şey yapıyorsunuz, sebebi ne gibi. Siyasete göre edebiyat yapılıyor. Kimi edebiyatçılarımızı fikirlerinden dolayı sınıflandırıyorlar ve böylece edebiyatımızın bir kısmını yok sayıyorlar. Hepsi bizim edebiyatımız, hepsi bizim şairimiz. Biz siyaset yapmıyoruz, onların görüşleri önemli değil bizim için. Bizim için edebiyat önemli. Biz bunları yansıtmaya çalışıyoruz mümkün olduğu kadar. Biz çok bilgili insanlar da değiliz. İnsanlara bu böyle miymiş dedirtecek şeyler yapmaya çalışıyoruz.' Payas ise amaçları konusunda şunları söyledi: 'Bu konu tarih için de geçerli aslında. Mesela İttihat ve Terakki pek sevilmez. Enver Paşa'ya yönelik olumsuz bir bakış açısı var gibi. İnsanlar Enver Paşa, Cemal Paşa gibi tarihi şahsiyetleri sadece yenilgileriyle hatırlıyorlar. Aslında öyle olmadıklarını, çok dolu bir hayatları olduklarını, vatanseverliklerini belirtmek istedim. Özetle az bilinen şeyleri insanlara duyurmak amacımız.'
Emekli ilahiyatçı ve şair Fazıl Ahmet Bahadır, Burak Acar ve Mustafa Payas'ın dergiyi çıkarma noktasında en büyük destekçileri oldu. Acar ve Payas sözlerinin sonunda şunları söyledi: 'Üniversiteyi şehir dışında okuyacağız ama bu bizim için olumlu olacak. Çünkü derginin Ankara'da daha çok ilgi göreceğini ve dergiye olan ilgi ve satış noktaları açısından daha avantajlı olabileceğini düşünüyoruz. Son olarak Fazıl Ahmet Bahadır hocamıza ve Fatih Sultan Mehmet Çolak'a teşekkür ediyoruz. İlk başlarda bu kadar ilgi göreceğimizi beklemiyorduk. Beklediğimizden büyük bir ilgiyle karşılaştık. Haberlerde de yer aldık. Destek olanlara tekrar teşekkür ederiz.'
'İçerik ve tasarımıyla farklı dergi yapmak istedik'
Mustafa Payas dergi çıkarmaya nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı: 'Biz tarih hakkında sürekli sohbet ediyorduk zaten. Bir akşam parkta oturup konuşurken, Burak okulda dergi çıkarmıştı, bana bundan bahsetti. Sonra 'neden tekrar yapmayalım hem de daha iyisini' dedim. Bu şekilde başlamış olduk.' Acar, 11'inci sınıftayken okulda dergi çıkardığını ve bunun da eğlenceli olduğunu böylece yeni bir dergi çıkarmaya karar verdiklerinden bahsetti ve dergiyi çıkarmadan önce başlangıç aşamasını şöyle anlattı: 'Önce elimize birkaç dergi aldık inceledik. Nelere değineceğimizi, tasarımının nasıl olacağına ve hangi konuların ilgi çekebileceğine dair fikirler oluşturduk. Farklı bir içeriği olsun ve farklı bir şey sunalım dedik. Mesela kapağını farklı yapalım dedik. Fazla da maddi imkanımız yoktu zaten yapabildiğimiz kadar yaptık. İmkanlarımız doğrultusunda çalışıp hazırladık ve dergiyi çıkardık. Çıkarmadan önce incelediğimiz dergiler ise Kayseri'de çıkanlar ve bilindik dergilerdi.' Kayseri'de çıkan dergilere baktığımda fikir ve içeriklerini beğendiğim ve bizim dergimizi de aşan boyutta bir içeriği olan dergiler vardı ancak tasarımına baktığımda Kayseri'deki dergilerin bu noktada tıkandığını düşünüyorum. Tasarım açısından değerlendirdiğimde tek tip sıradanlaşan tasarımlar gördüğümü söyleyebilirim. Yani dış görünüşü nasıl olursa olsun içerik iyi olsun düşüncesiyle yayınlarını sürdürüyorlar. Böyle olunca da insanlarımız almıyorlar.' Payas ise Kayseri'deki dergilerin satılsın diye bir amaçları olmadıklarını söyleyerek, 'Biz yaptık okurlar isterlerse ulaşırlar düşüncesiyle yapıyorlar' dedi.
30'a yakın dergi ismi fikri elemeden geçti
Tarih ve edebiyat dergisi Işık'ın isminin belirlenme hikyesini ise Acar ve Payas şöyle anlattılar: '25-30 tane isim listeledik. Fazıl Ahmet Bahadır hocamızla röportaj yapmaya gitmiştik. Listeyi gösterdik ve 'isimler bunlar hocam hangisini seçelim' dedik. Fazıl Ahmet hoca aldı eline kalemi ve sırasıyla hızlıca isimlerin üzerini çizmeye başladı. Geriye üç isim bıraktı. 2'sini hatırlıyorum, Milat ve Işık isimleri kaldı. 'Milat çok iddialı olur' dedi. Işık kelimesinin yeteri kadar iddialı olduğunu daha önce de kullanılmadığını sadece bir tane küçük çapta bir dergi çıkarılmış ve o dergide bu isim kullanılmıştı. Böylece bu bakımdan sorun teşkil etmeyecekti Işık ismini tercih ettik.'
Acar, derginin şimdilik 2 ayda bir yayımlanmaya devam edeceğini ancak kendi imknları uygun olduğunda aylık bir dergi olarak yayımlamayı planladıklarını söyledi.
'Kapı kapı reklam aradık'
İlk sayının çıkış hikyesinden bahseden Mustafa Payas: 'Kapı kapı reklam aradık. Hatta dalga geçenler oldu sana reklam mı vereceğim gibisinden. Bazıları da iyi karşıladılar ve gençlere destek veririz yeter ki çıkarın diyenler de oldu ama matbaa günü hiçbirisi para vermedi. Bir kısmını aldığımız reklamlardan çoğunu da kendi cebimizden karşılayıp çıkardık' diye konuştu.
'Hepsi bizim edebiyatımız'
Burak Acar, amaçlarını şöyle anlattı: 'Amacımız şu; Ben bu dergiyi çıkardım. Dergimizi birkaç kişiye götürsek bize diyeceği şu olur: Bunda Nazım Hikmet Ran var Sabahattin Ali var ben bunu almam. Kardeşim neden böyle bir şey yapıyorsunuz, sebebi ne gibi. Siyasete göre edebiyat yapılıyor. Kimi edebiyatçılarımızı fikirlerinden dolayı sınıflandırıyorlar ve böylece edebiyatımızın bir kısmını yok sayıyorlar. Hepsi bizim edebiyatımız, hepsi bizim şairimiz. Biz siyaset yapmıyoruz, onların görüşleri önemli değil bizim için. Bizim için edebiyat önemli. Biz bunları yansıtmaya çalışıyoruz mümkün olduğu kadar. Biz çok bilgili insanlar da değiliz. İnsanlara bu böyle miymiş dedirtecek şeyler yapmaya çalışıyoruz.' Payas ise amaçları konusunda şunları söyledi: 'Bu konu tarih için de geçerli aslında. Mesela İttihat ve Terakki pek sevilmez. Enver Paşa'ya yönelik olumsuz bir bakış açısı var gibi. İnsanlar Enver Paşa, Cemal Paşa gibi tarihi şahsiyetleri sadece yenilgileriyle hatırlıyorlar. Aslında öyle olmadıklarını, çok dolu bir hayatları olduklarını, vatanseverliklerini belirtmek istedim. Özetle az bilinen şeyleri insanlara duyurmak amacımız.'
Emekli ilahiyatçı ve şair Fazıl Ahmet Bahadır, Burak Acar ve Mustafa Payas'ın dergiyi çıkarma noktasında en büyük destekçileri oldu. Acar ve Payas sözlerinin sonunda şunları söyledi: 'Üniversiteyi şehir dışında okuyacağız ama bu bizim için olumlu olacak. Çünkü derginin Ankara'da daha çok ilgi göreceğini ve dergiye olan ilgi ve satış noktaları açısından daha avantajlı olabileceğini düşünüyoruz. Son olarak Fazıl Ahmet Bahadır hocamıza ve Fatih Sultan Mehmet Çolak'a teşekkür ediyoruz. İlk başlarda bu kadar ilgi göreceğimizi beklemiyorduk. Beklediğimizden büyük bir ilgiyle karşılaştık. Haberlerde de yer aldık. Destek olanlara tekrar teşekkür ederiz.'