FETÖ'cü albaya ağırlaştırılmış müebbet hapis
Fethullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensubu askerlerin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan ve sözde Yurtta Sulh Konseyi'nin sıkı yönetim komutanları listesinde olan Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı eski Kurmay Başkanı Kurmay Albay Emre Fırat'a mahkemece ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
1 Ağustos 2017'de Kayseri'de yargılanmalarına başlanan dava dosyaları Eylül 2017'de Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davayla birleştirilmesi için Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yetkisizlik kararı ile Ankara'ya gönderilmişti. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'nce Emre Fırat'ın yargılanmasına Kayseri'de devam edilmesi kararı ile dosya tekrar yerel mahkemeye geri gönderildi.
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutuklu yargılanan Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç sanık Emre Fırat ve avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.
Darbe başarısız olunca göstermelik tutanak tuttu iddiası
Cumhuriyet Savcısı mütalaasında sanık Emre Fırat hakkında sözde Yurtta Sulh Konseyi'nin sıkı yönetim komutanları listesinde 32. sırada Giresun sıkı yönetim komutanı olarak isminin geçtiğinin tespit edildiği, kriptolu iletişim ağı by lock programını kullandığı, o gece darbe teşebbüsü başarısız olunca göstermelik tutanak tuttuğu gerekçeleriyle TCK 309 maddesi gereğince 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs' suçundan cezalandırılmasını talep etti.
'Talas Jandarma Kışlası'nda askeri birlik çıkarmadım'
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'da darbe girişimi sırasında, ismi sözde Yurtta Sulh Konseyi'nce hazırlanan listede 'Giresun sıkıyönetim komutanı' olarak geçen Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı eski Kurmay Başkanı Kurmay Albay Emre Fırat mahkemede savunmasında o geceyi şöyle anlattı: 'Darbe girişimi sırasında mesaide değildim. Eşimi o gün 18.55 uçağı ile Aydın iline uğurlamıştım. 2 ve 14 yaşındaki kızlarım ile evdeydik. Kızlarımla beraberken, eşimi neden tedbir amaçlı Aydın'a göndereyim? Hem darbe girişimini bilen böyle yapmaz ki, ya çocuklarını eşi ile gönderir, ya da eşini de çocukları ile birlikte bırakırdı ama benim eşim tek başına Aysun'a gitti. Bu durum hain darbeyi yapanlarla birlikte hareket etmediğinin bir göstergesidir. Tören konusuna gelince, o gün içeriğini hatırlamadığım bir törene gelemeyeceğimi, eşimi uçağa bindireceğimi söyleyerek mazeret istedim. Ben hain darbe girişimini bilmiyordum, kesinlikle tedbir de almadım. O gece 21.30'da görevim gereği nöbetçiyi arayarak bize bağlı 7 ilin varsa önemli asayiş olayları ve evrakları hakkında bilgi aldım. Aynı gün saat 22.00 civarında aynı görevli Ankara Jandarma Genel Komutanlığı'ndan bol miktarda evrak geldiğini söyledi. Telefonda bana okumasını istedim, normalin dışında bir gelişme olduğunu anladım, kışlaya gelmek işin araç istedim, Kışlaya 22.30-22.45 arasında geçtim. Odama sivil kıyafet ile girdim, bölge komutanımız yoktu, evrakları incelerken sözde listeye de baktım. İsmimin sözde listede olduğunu büyük şaşkınlık be şok halinde gördüm. Suç teşkil eden Emirler olduğunu görünce nöbetçi jandarma yarbay Gökhan Atar'a sözde sıkıyönetim emirlerine uyulmayacağını söyledim. Bölge Komutanı Tuğgeneral Uğur Özcan geldiğinde resmî kıyafetimi giymemi emretti, giydim. Sözde Emirlere uyulmayacağı, buna karşı mücadele edeceğimize mutabık kaldık. Göstermelik tutanak iddiası doğru değildir. Ben o tutamağı hazırladığımda darbe girişimi halen devam ediyordu. Ben kurmay başkanı olarak görev yapıyordum. 7 İl jandarma komutanlığı Tuğgeneral Uğur Özcan'a bağlıdır, benim emir be komutam altında değillerdir, nitekim komutanım da birlikleri arayarak emrini vermiştir. Özcan benim sözde sıkıyönetim listesinde ismimin olduğunu biliyordu ama Valiliğe toplantıya giderken onu gelişmelerden ilgilendirmemi isteyerek toplantıya gitti. Sözde konseyin emirlerine riayet etmedik. Kanunsuz mesajları hiçbir yerde yayınlatmadım. Benim devletime, Meclis'ime, anayasaya, devlet büyüklerime, vatandaşlarıma ve komutanlarıma fiili hiçbir kastım ve kötü muamelem olmamıştır. O gece ben silah kullanmadım, ateş edilmesi için emir vermedim, kimseyi derdest etmedim. O gece Talas Jandarma Kışlası'nda askeri birlik çıkarmadım.'
'Beni kolay lokma zannedip, listelerine yazmışlar'
Fırat, Sözde Yurtta Sulh Konseyi'inin sıkıyönetim listesinde 'Giresun sıkıyönetim komutanı' olarak adının geçmesi ile ilgili yaptığı savunmasında, 'Giresun sözde listeye gelecek olursak 1983 yolunda TSK'nın mensubu oldum, her zaman askeri üniformayı taşımakta büyük onur duydum, heyecan yaşadım, 30 yıldan fazla büyük bir şerefle taşıdım, hiçbir bir zaman itaatsizlik yapmadım. Hain darbeciler için ben koşulsuz, itaatkr zannedilerek haberim, bilgim, onayım olmadan sözde listeye yazılmışım, hain darbeciler belki de beni kolay lokma zannedip, listelerine yazmışlar. Böyle bir liste için kimseyi aramadım, talepte bulunmadım, kimse de beni arayarak izin istemedi. Hain darbeciler hesaplarında yanıldılar. Sessiz atın tekmesinin nasıl olduğunu kestiremediler. Anasız ve babasız ona sahip çıkmış devletine bağlılığını, sırtını dönmeyeceğini hain darbeciler hesaba katmadılar. Devletime, vatanıma, bayrağıma bir an olsun sırtımı dönmedim. İsmimi buraya yazanlardan 16 Temmuz'dan şikayetçi oldum' diye konuştu.
'Bylock kullanmadım'
Tutuklu sanık Fırat, hattında çıkan 137 Bylock bağlantısı ile ilgili gelen raporu kabul etmeyerek, 'Ben kesinlikle Bylock kullanıcısı değilim, adı geçen haberleşme sistemi için hiçbir kimseden şifre, yardım almadım. Saygı duyacağım bütün kararınızda tahliyemi istiyorum' dedi. Karar verileceği uyarısı ile son sözü sorulan sanık, 'Yüce Türk adaletine güveniyorum' dedi.
Yaklaşık 3 saat süren davada mahkeme heyeti yapılan yargılama sonucu tutuklu sanık Emre Fırat'a 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme, sanığa iyi hal indirimi uygulamadı.
İHA
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutuklu yargılanan Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç sanık Emre Fırat ve avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.
Darbe başarısız olunca göstermelik tutanak tuttu iddiası
Cumhuriyet Savcısı mütalaasında sanık Emre Fırat hakkında sözde Yurtta Sulh Konseyi'nin sıkı yönetim komutanları listesinde 32. sırada Giresun sıkı yönetim komutanı olarak isminin geçtiğinin tespit edildiği, kriptolu iletişim ağı by lock programını kullandığı, o gece darbe teşebbüsü başarısız olunca göstermelik tutanak tuttuğu gerekçeleriyle TCK 309 maddesi gereğince 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs' suçundan cezalandırılmasını talep etti.
'Talas Jandarma Kışlası'nda askeri birlik çıkarmadım'
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'da darbe girişimi sırasında, ismi sözde Yurtta Sulh Konseyi'nce hazırlanan listede 'Giresun sıkıyönetim komutanı' olarak geçen Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı eski Kurmay Başkanı Kurmay Albay Emre Fırat mahkemede savunmasında o geceyi şöyle anlattı: 'Darbe girişimi sırasında mesaide değildim. Eşimi o gün 18.55 uçağı ile Aydın iline uğurlamıştım. 2 ve 14 yaşındaki kızlarım ile evdeydik. Kızlarımla beraberken, eşimi neden tedbir amaçlı Aydın'a göndereyim? Hem darbe girişimini bilen böyle yapmaz ki, ya çocuklarını eşi ile gönderir, ya da eşini de çocukları ile birlikte bırakırdı ama benim eşim tek başına Aysun'a gitti. Bu durum hain darbeyi yapanlarla birlikte hareket etmediğinin bir göstergesidir. Tören konusuna gelince, o gün içeriğini hatırlamadığım bir törene gelemeyeceğimi, eşimi uçağa bindireceğimi söyleyerek mazeret istedim. Ben hain darbe girişimini bilmiyordum, kesinlikle tedbir de almadım. O gece 21.30'da görevim gereği nöbetçiyi arayarak bize bağlı 7 ilin varsa önemli asayiş olayları ve evrakları hakkında bilgi aldım. Aynı gün saat 22.00 civarında aynı görevli Ankara Jandarma Genel Komutanlığı'ndan bol miktarda evrak geldiğini söyledi. Telefonda bana okumasını istedim, normalin dışında bir gelişme olduğunu anladım, kışlaya gelmek işin araç istedim, Kışlaya 22.30-22.45 arasında geçtim. Odama sivil kıyafet ile girdim, bölge komutanımız yoktu, evrakları incelerken sözde listeye de baktım. İsmimin sözde listede olduğunu büyük şaşkınlık be şok halinde gördüm. Suç teşkil eden Emirler olduğunu görünce nöbetçi jandarma yarbay Gökhan Atar'a sözde sıkıyönetim emirlerine uyulmayacağını söyledim. Bölge Komutanı Tuğgeneral Uğur Özcan geldiğinde resmî kıyafetimi giymemi emretti, giydim. Sözde Emirlere uyulmayacağı, buna karşı mücadele edeceğimize mutabık kaldık. Göstermelik tutanak iddiası doğru değildir. Ben o tutamağı hazırladığımda darbe girişimi halen devam ediyordu. Ben kurmay başkanı olarak görev yapıyordum. 7 İl jandarma komutanlığı Tuğgeneral Uğur Özcan'a bağlıdır, benim emir be komutam altında değillerdir, nitekim komutanım da birlikleri arayarak emrini vermiştir. Özcan benim sözde sıkıyönetim listesinde ismimin olduğunu biliyordu ama Valiliğe toplantıya giderken onu gelişmelerden ilgilendirmemi isteyerek toplantıya gitti. Sözde konseyin emirlerine riayet etmedik. Kanunsuz mesajları hiçbir yerde yayınlatmadım. Benim devletime, Meclis'ime, anayasaya, devlet büyüklerime, vatandaşlarıma ve komutanlarıma fiili hiçbir kastım ve kötü muamelem olmamıştır. O gece ben silah kullanmadım, ateş edilmesi için emir vermedim, kimseyi derdest etmedim. O gece Talas Jandarma Kışlası'nda askeri birlik çıkarmadım.'
'Beni kolay lokma zannedip, listelerine yazmışlar'
Fırat, Sözde Yurtta Sulh Konseyi'inin sıkıyönetim listesinde 'Giresun sıkıyönetim komutanı' olarak adının geçmesi ile ilgili yaptığı savunmasında, 'Giresun sözde listeye gelecek olursak 1983 yolunda TSK'nın mensubu oldum, her zaman askeri üniformayı taşımakta büyük onur duydum, heyecan yaşadım, 30 yıldan fazla büyük bir şerefle taşıdım, hiçbir bir zaman itaatsizlik yapmadım. Hain darbeciler için ben koşulsuz, itaatkr zannedilerek haberim, bilgim, onayım olmadan sözde listeye yazılmışım, hain darbeciler belki de beni kolay lokma zannedip, listelerine yazmışlar. Böyle bir liste için kimseyi aramadım, talepte bulunmadım, kimse de beni arayarak izin istemedi. Hain darbeciler hesaplarında yanıldılar. Sessiz atın tekmesinin nasıl olduğunu kestiremediler. Anasız ve babasız ona sahip çıkmış devletine bağlılığını, sırtını dönmeyeceğini hain darbeciler hesaba katmadılar. Devletime, vatanıma, bayrağıma bir an olsun sırtımı dönmedim. İsmimi buraya yazanlardan 16 Temmuz'dan şikayetçi oldum' diye konuştu.
'Bylock kullanmadım'
Tutuklu sanık Fırat, hattında çıkan 137 Bylock bağlantısı ile ilgili gelen raporu kabul etmeyerek, 'Ben kesinlikle Bylock kullanıcısı değilim, adı geçen haberleşme sistemi için hiçbir kimseden şifre, yardım almadım. Saygı duyacağım bütün kararınızda tahliyemi istiyorum' dedi. Karar verileceği uyarısı ile son sözü sorulan sanık, 'Yüce Türk adaletine güveniyorum' dedi.
Yaklaşık 3 saat süren davada mahkeme heyeti yapılan yargılama sonucu tutuklu sanık Emre Fırat'a 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme, sanığa iyi hal indirimi uygulamadı.
İHA