Eğitimde yeni model şart!

ÇELİKER'LE SÖYLEŞİ: Deneyimli Eğitimci Seyit Çeliker ile 2016-2017 eğitim öğretim yılının başlaması vesilesiyle özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Ülkemizdeki eğitim sistemi ve çözüm önerileri üzerine yoğunlaştığımız söyleşide Çeliker, eğitimdeki gelişmenin önünde en büyük engelin bürokrasi olduğunu söyledi.

YANLIŞ KURGU: 'Eğitime başladığım ilk zamanlarda kamu bürokrasisinin çok katı, kendi içine kapalı ve değişime direnen bir yapıda olduğunu fark ettim. Eğitimde müfredatın ve modelin başta yanlış kurgulandığını gördüm. Churcill'in meşhur bir sözü var: 'Savaşın başında yapılan yığınak hatası savaşın sonuna kadar düzeltilemez.'
ÖZEL SEKTÖRDEN YENİ MODEL: 'Eğitimdeki bürokrasinin aşılması için sosyal politikalar çerçevesinde özel sektörden ekonomik gücü olan grupların yeni modellerle ortaya çıkması gerekiyor. Tasarlanan okulların geniş alanlarda kurulması, doğa ile iç içe bir bahçe yapısının bulunması ve sınıflardaki öğrenci sayılarının sınırlı tutulması şart.'
TÜRK MEDENİYET TASAVVURU: 'Alan seçimlerinde sayısal ve sözel derslerin aynı anda kullanılması önlenmelidir. Öğrenciye her konuda bilgi verme amacı yanlıştır. Müfredatlar çok katı ve seçkinci bir yaklaşım yerine Türk Medeniyet Tasavvuru kavramını içselleştirecek şekilde öncelenmelidir.'
……………………………………………………………………..
GELİŞMİŞLİK SEVİYESİNİN EN ÖNEMLİ GÖSTERGESİ EĞİTİM
Seyit Çeliker kimdir? Okuyucularımız için kendinizi tanıtabilir misiniz?
Kayseri'nin Develi İlçesi'nde doğdum. Hacettepe Arkeoloji-Sanat Tarihi Bölümü'nden mezun oldum. Özel sektörde bir dönem çalıştıktan sonra Develi Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde öğretmen olarak göreve başladım. Kısa sürede idarecilik görevlerini üstlendim. 24 yaşında baş muavin oldum. Milli Eğitim Şube Müdürlüğü yaptım. Talas'ta Fatma Kemal Timuçin Anadolu Lisesi'nin ve Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nin kurucu müdürlüğünü yaptım.
1995 yılında emekli oldum ve ticaret hayatına atıldım. Erciyes Teknopark'ta grafik animasyon şirketi açtım. Burada mobilya ile ilgili önemli tasarımlar ve ARGE çalışmaları gerçekleştirdik.
Daha sonra başka alanlara ilgi duyduğumu fark ettim. İnsan ve ruh sağlığı ve parapsikoloji alanlarla ilgili bazı eğitimler aldım. Bu eğitimler çerçevesinde bir klinik açmanın çalışmalarını yürütüyoruz.
Yeni eğitim-öğretim yılı başladı. Bir eğitimci olarak neler söylemek istersiniz?
Yeni dönemin milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum. Dünyada gelişmişlik seviyesinin en önemli göstergesi eğitimdir.
EĞİTİM MODELİ EN BAŞTA YANLIŞ KURGULANDI
Eğitim camiası içerisinde bulunduğunuz sürede karşılaştığınız en büyük sıkıntılar nelerdi?
Eğitime başladığım ilk zamanlarda kamu bürokrasisinin çok katı, kendi içine kapalı ve değişime direnen bir yapıda olduğunu fark ettim. Eğitimde müfredatın ve modelin başta yanlış kurgulandığını gördüm. Churcill'in meşhur bir sözü var: 'Savaşın başında yapılan yığınak hatası savaşın sonuna kadar düzeltilemez.'
Milli eğitim politikamızda en önemli hedef; gençlerimizin milli tarih şuuru ile yetiştirilmesi, ülkesini ve vatanını seven aynı zamanda çağın modern teknolojik gelişmelerini izleyen, ülke ekonomisi ve kalkınmasına değer katacak insan yetiştirmek olmalıdır. Türkiye'nin Osmanlı'dan itibaren eğitim modeli genelde ezbere ve tekrara dayalı oldu. Sorgulayan, analitik düşünen bireyler yetiştirme gibi bir derdimiz maalesef olmadı.
Alan seçimlerinde sayısal ve sözel derslerin aynı anda kullanılması önlenmelidir. Öğrenciye her konuda bilgi verme amacı yanlıştır. Müfredatlar çok katı ve seçkinci bir yaklaşım yerine Türk Medeniyet Tasavvuru kavramını içselleştirecek şekilde öncelenmelidir.
MÜDÜRLÜK LİDERLİKTİR
Ülkenin ihtiyacına yönelik eleman yetiştirilmiyor. Öğretmenleri sınava tabi tutuyorsunuz. O sınavda belli bir puanın üzerinde not alan öğretmenler o okul müdürlüklerine atanıyor. Halbuki okul müdürlüğü bir liderlik alanıdır.
Kayseri'nin ilçelerinden birinde ziyaret ettiğimiz bir okulun yöneticisi bizi bir laboratuvara götürüp gezdirdi. Laboratuvar pırıl pırıl, bilgisayarlar ışıl ışıldı. 'Hocam burayı çok dikkatli koruyorsunuz sanırım' dedim. 'Yok hocam, ben zarar görmesinler diye kilitledim burayı.' dedi. Çok garip bir şekilde koruma içgüdüsünde olduğunu gördüm. Bunu çok yanlış olduğunu düşündüm ve gülümseyerek, 'Tebrik ederim. Ne güzel korumuşsunuz burayı!' diye karşılık verdim.
ÖĞRETMENLERİN DE GÖREVLERİNE SON VERİLEBİLMELİ
Peki yukarıda bahsettiğiniz olayların tekrarlanmaması için eğitimcilere yönelik nasıl bir çalışma yürütülebilir?
Ataması yapılan öğretmenlerle sözleşme imzalanmalı. Mesela belli seviyelere ulaşmayan öğretmenlerin sözleşmeleri iptal edilebilir. Öğrencisine değer katmayan ve çağın teknolojik gelişmelerini izlemeyen öğretmenler performans ve verimlilik kriteri ile değerlendirilip; verimliliği düşük ve başarısız olanların gerekirse sözleşmeleri iptal edilmelidir. Bu korku öğretmeni kendisini geliştirmeye yönlendirir.
ÇOCUKLARIMIZIN DEĞERİ ALDIĞI PUAN KADAR
Fen ve Anadolu liseleri ile üniversitelere girmek için yapılan sınavların da öğrenme ve becerilerini geliştirme konusunda gençleri olumsuz etkilediğini düşünüyor musunuz?
Toplumumuzun eğitim düzeyinin gelişmesi için öğrencinin analitik düşünme kabiliyetinin yükseltilmesi; sorgulayan, milli kültürünü anlayan bireyler yetiştirilmesi gerekiyor. Oysa biz bu ölçünün aksine çocuklarımıza aldığımız puanlara göre değer veriyoruz. Tabi ki bu nedenlerle bahsini ettiğiniz sınavların gençler üzerine olumsuz etkileri olduğunu düşünüyorum.
BİLGİ BOMBARDIMANINA TUTULAN ÇOCUKLAR
Eğitim hayatına bu yıl yeni başlayan öğrenciler olacak. Onların eğitim hayatına adaptasyonu ve gelişimlerinin doğru kurgulanması için nasıl bir yaklaşım sergilenmelidir?
Biz 2.ve 3. sınıftan başlayarak öğrencileri sayısal ve sözel bilgi bombardımanına tutuyoruz. Oysa gelişmiş ülkelerde mesela Japonya'da ilk 3 yılda bireylerin sadece sosyal alanlarda yetiştirilmesi, iletişim alanlarını bilmesi ve oyun alanları içerisinde öğrenimi sağlanıyor.
Bizim eğitim sistemimizde ise hayatın içerisine adapte olmamış çocukların daha o yaşlarda sınav psikolojisine sokulduğunu görüyoruz. Çocuklar, daha sosyal alanlarda gelişim göstermeden kendisini yarış atı gibi bir çalışma içerisinde buluyor. Çocukları ilk aldığınızda öncelikle onun kişisel gelişimini sağlamamız gerekiyor.
Okul müfredatının çok iyi kurgulanması gerekiyor. İnsanın bilgi alma becerisi sınırlıdır. Her bilgiyi öğrenmeye yönlendirdiğiniz çocuk aslında hiçbir şey bilmeden mezun oluyor.
Söyleşimizin sonunda özellikle belirtilmesini istediğiniz konular var mı?
Eğitimdeki bürokrasinin aşılması için sosyal politikalar çerçevesinde özel sektörden ekonomik gücü olan grupların yeni modellerle ortaya çıkması gerekiyor. Tasarlanan okulların geniş alanlarda kurulması, doğa ile iç içe bir bahçe yapısının bulunması ve sınıflardaki öğrenci sayılarının sınırlı tutulması şart.
Ayrıca çocukların yatkınlıklarının iyi ölçülerek eğitime alınması, öğrencilerin teknolojik değişmeleri ve gelişmeleri iyi okuması sağlanmalı.

Söyleşi: Bünyamin Gültekin

Fotoğraf: Ramazan Karakuş

Bakmadan Geçme