Dönmez: 'Doğu Akdeniz'de bize engel olmak isteyenlere hakkımızı yedirmeyiz'
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 'Doğu Akdeniz'de bize engel olmak isteyenlere hakkımızı yedirmeyiz', 'Teknolojik üretimde kabiliyet artışımız, dünyanın geleceğinde bizleri söz sahibi yapar' dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Kayseri temaslarında Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Kayseri Şubesi 5.'inci Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Kayseri'yi Türkiye'nin en önemli şehirlerinden biri yapan özelliğinin disiplin ve motivasyonu olduğunu kaydeden Bakan Dönmez, 'Hepimizin ilkokul sıralarında yaşadığı ve bir an duraksayıp cevap verdiği ortak bir soru vardır, 'Büyüyünce ne olacaksın?' Annemizden, babamızdan, eş dosttan hasılı çevremizden gördüğümüz, duyduğumuz meslekler bizlerin cevapları oldu. Hayallerimizdeki meslek için gayret gösterdik, üniversiteye gittik, kendimizi geliştirecek kulüp, vakıf ve dernek faaliyetlerinde bulunduk ve ardından çalışma hayatına atıldık. 1996'da Mimar ve Mühendisler Grubu'nu kurduğumuzda bir avuç insan olarak yola çıkmıştık. MMG'nin ilk şubesi Kayseri'de açıldı. Bugün hamd olsun Genel Merkez ile birlikte 10 şube ve KKTC'nin de aralarında olduğu 29 temsilciliğiyle, MMG 40 yerde binlerce üyeye sahip. Birdik, bin olduk sizlerin sayesinde. Aynı dili konuşan, aynı duyguları hisseden, birlikte hareket eden, birbirine destek olan ve yüksek hedeflere gönül koyan böylesi bir yapının kurucuları arasında olmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorum. Tıpkı bir nehrin denize karışması gibi Anadolu'ya açıldıkça farklı fikirlerle, farklı bakış açılarıyla, farklı tecrübelerle buluştuk ve daha da zenginleştik. İdeallerimizi, hayallerimizi, değerlerimizi paylaşan binlerle bir araya geldiğimde bu yolda çektiğimiz her bir çilenin boşuna olmadığını görüyorum. Sesimize ses, gücümüze güç kattığınız için hepinize çok teşekkür ediyorum. Milli, manevi ve kültürel değerlerimize sahip çıkan, ülkemizin hedeflerine verdiği katkıyla MMG'nin yeri ve önemi benim için her zaman çok özeldir. Özellikle Kayseri gibi binlerce yıl sanayi ve ticaretin kalbinin attığı bu şehrin bilgi, birikim ve vizyonu bizler için oldukça kıymetli. Kayseri'nin özünde girişimcilik vardır. Girişimciliğin özünde ise ileri görüşlülük, cesaret, öz güven, yönetim becerisi, zaman yönetimi, finansal bilgi ve planlama yeteneği vardır. Bugün Kayseri'yi Türkiye'nin önde gelen şehirlerinden biri yapan da işte bu disiplin ve motivasyondur' dedi.
'2023, 2053 ve 2071 vizyonlarının tek amacı, dünya ile rekabet edebilmek'
Bakan dönmez, artık üreten, büyüyen ve ihraç ederek gelişen bir Türkiye olduğunu söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
'Toplumumuzun refahı ise üretmekten geçiyor. Bizlere dayatılan sen üretme, biz senin için üretiriz, sen tüket anlayışını artık geride bıraktık artık üreten, büyüyen, ihraç eden, gelişen bir Türkiye var. Kendi teknolojilerini üretmek için gayret gösteren bir Türkiye var. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu 2023, 2053, 2071 vizyonlarının da tek bir hedefi var, dünya ile her bakımdan yarışabilecek bir Türkiye inşa etmek. Bu konuyu enerji özelinde daha da açmak istiyorum. Bugün enerji sadece üretim ve tüketim döngüsünden oluşan tekdüze bir sistematiğin çok ötesinde. Bugün enerji dünyasının değişen talepleri nedir diye sorarsanız hiç kuşkusuz bunun cevabı teknoloji, Ar-Ge ve inovasyondur. İklim değişikliği, yeşil enerji, elektrikli araçlar, depolama sistemleri, akıllı şehirler gibi karbonsuz ekonomiye geçişin en büyük motivasyonu enerji teknolojilerinde yaşanan değişimlerdir. Yeni dönemde enerjide hedefimiz yerli üretim ve teknolojinin geliştirilmesidir. Şu konuda eminim ki hemfikiriz. Yeni teknolojilerin üretiminde kabiliyetimizi ne kadar geliştirirsek dünyanın geleceğinde de o kadar söz sahibi oluruz. Türkiye olarak enerjide merkez ülke olacağız diyoruz. Çünkü gerçek anlamda büyük devlet olmanın ilk şartının teknoloji temelli uç ürün ve markalaşma ile olacağının farkındayız. Ankara'da Türkiye'nin ilk entegre rüzgar fabrikasının temelini attık. İzmir'de de inşallah Türkiye'nin ilk entegre rüzgar fabrikasını devreye alacağız. Türkiye yenilenebilir enerjide sadece liberal piyasa şartları, uygun teşvik ve rekabet ortamı ile değil aynı zamanda yüksek verimlilik ve kapasite kullanımı yönüyle de diğer ülkelerden ayrışıyor. Amacımız sadece Türkiye'nin ihtiyacını karşılamak değil bölgemizdeki yüksek potansiyeli de göz önüne alarak geniş bir coğrafyanın enerji teknolojilerinde üretim üssü olmak. Artık hedeflerimiz, hayallerimiz sadece Türkiye ile sınırlı değil. Bölgemiz ve en nihayetinde dünyanın her yeri bizim için önemli bir pazar. Madencilikte de artık uç ürün dönemini başlattık. Yani madenlerimiz artık üretildiği yerde katma değerli ürüne dönüşecek. Yatırımcımız madeni çıkardığı yerde işleyecek. Bunun için gerekli teknolojik yatırımı yapacak gerekiyorsa know-how'u ülkemize taşıyacak. Diğer taraftan nükleer de ciddi fırsatlar doğacak önümüzde. Şu an Akkuyu'nun inşasında yerlilik oranı yüzde 90'lar seviyesinde. Türk sanayisi Akkuyu gibi ileri teknoloji yatırımı olan bir projenin neredeyse bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir düzeye geldi. Yapay zek, akıllı sistemler, kayıt zincirleri, nesnelerin interneti gibi pek çok alanda iyi yetişmiş insan kaynağımız, deneyimli mühendislerimiz var. Bu zengin insan kaynağının belli bir bölgede sıkışıp kalmasını istemiyoruz. Türkiye'nin dört bir yanında farklı iş kollarında teknoloji üreten, geliştiren, katma değer oluşturan zengin bir ekosistemin parçası olmalarını istiyoruz. Bulundukları şehirlerin teknoloji alameti farikalarını üretmelerini istiyoruz.'
'Doğu Akdeniz'deki hakkımızı yedirmeyiz'
Doğu Akdeniz'de yapılan araştırma çalışmalarının Rum kesimini rahatsız ettiğini ve engel olmaya çalıştıklarını söyleyen Bakan Dönmez, 'Doğu Akdeniz'de araştırma faaliyetlerimize devam ediyoruz. 2 tane araştırma gemimiz var. Birisi Barbaros Hayrettin Paşa ve diğeri de Oruç Reis. Barbaros Hayrettin Paşa'yı aldığımızda ithal etmiştik, Oruç Reis'i milli tersanelerimizde inşa ettik. Her ikisinin de teknik donanımı aynı hatta son yaptığımız daha üstün özelliklere sahip. Kaynağı araştırdınız fakat bulmanız için sondaj yapmanız lazım. Onun için önce Fatih isminde il gemiyi aldık sonra ikinci gemiyi aldık Sondaj Yavuz ismini verdik, yetmez dedik üçüncü gemiyi de aldık. İnşallah o da en kısas süre içerisinde faaliyette olacak. Dikkat ederseniz Doğu Akdeniz'de bizim bu faaliyetlerimizden rahatsız olan bir kesim var ve onlar bizim bu işi yapamayacağımıza inanıyorlar, yaptırmamak için de ellerinden gelen engeli gösteriyorlar. Bölge dışı güçleri ve aktörleri devreye atmak suretiyle, bizim yolumuzu kesmeye çalışıyorlar. Hep söylediğimiz bir şey var. Biz karalıyız ve kendi malımızı, hakkımızı kimseye yedirtmeyiz. Kimsenin de malında mülkünde gözümüz yok. Fakat adada Rum Yönetimi, adada tek başına söz sahibiymiş gibi söylem ve eylemler içerisinde. Kendilerine bu tavrın ve söylemlerin yanlış olduğunu hatırlattık. Orada yaşayan Türk soydaşlarımız var ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adı altında bir devlet kurmuş. Siz tanımıyorsunuz ama biz tanıyoruz ama adanın yer altı kaynaklarının hakkaniyet içerisinde adil bir şekilde paylaşılması teklifine niye hayır dediniz? Geçen yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rum Yönetimi'ne bu konuda bir teklifte bulundu ve biz de bu teklifi destekledik. Hatta bir araya gelin uzlaşamazsanız garantör devlet olarak biz de bu sürece katkı sağlarız dedik ama bu teklifleri hep ret ettiler çünkü yok varsaydılar. Biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin soydaşları olarak, haklarını sonuna kadar koruyacağız. Onların bize vermiş oldukları ruhsat alanlarında, sondaj çalışmalarımızı ve araştırmalarımızı yapıyoruz' dedi.
'2023, 2053 ve 2071 vizyonlarının tek amacı, dünya ile rekabet edebilmek'
Bakan dönmez, artık üreten, büyüyen ve ihraç ederek gelişen bir Türkiye olduğunu söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
'Toplumumuzun refahı ise üretmekten geçiyor. Bizlere dayatılan sen üretme, biz senin için üretiriz, sen tüket anlayışını artık geride bıraktık artık üreten, büyüyen, ihraç eden, gelişen bir Türkiye var. Kendi teknolojilerini üretmek için gayret gösteren bir Türkiye var. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu 2023, 2053, 2071 vizyonlarının da tek bir hedefi var, dünya ile her bakımdan yarışabilecek bir Türkiye inşa etmek. Bu konuyu enerji özelinde daha da açmak istiyorum. Bugün enerji sadece üretim ve tüketim döngüsünden oluşan tekdüze bir sistematiğin çok ötesinde. Bugün enerji dünyasının değişen talepleri nedir diye sorarsanız hiç kuşkusuz bunun cevabı teknoloji, Ar-Ge ve inovasyondur. İklim değişikliği, yeşil enerji, elektrikli araçlar, depolama sistemleri, akıllı şehirler gibi karbonsuz ekonomiye geçişin en büyük motivasyonu enerji teknolojilerinde yaşanan değişimlerdir. Yeni dönemde enerjide hedefimiz yerli üretim ve teknolojinin geliştirilmesidir. Şu konuda eminim ki hemfikiriz. Yeni teknolojilerin üretiminde kabiliyetimizi ne kadar geliştirirsek dünyanın geleceğinde de o kadar söz sahibi oluruz. Türkiye olarak enerjide merkez ülke olacağız diyoruz. Çünkü gerçek anlamda büyük devlet olmanın ilk şartının teknoloji temelli uç ürün ve markalaşma ile olacağının farkındayız. Ankara'da Türkiye'nin ilk entegre rüzgar fabrikasının temelini attık. İzmir'de de inşallah Türkiye'nin ilk entegre rüzgar fabrikasını devreye alacağız. Türkiye yenilenebilir enerjide sadece liberal piyasa şartları, uygun teşvik ve rekabet ortamı ile değil aynı zamanda yüksek verimlilik ve kapasite kullanımı yönüyle de diğer ülkelerden ayrışıyor. Amacımız sadece Türkiye'nin ihtiyacını karşılamak değil bölgemizdeki yüksek potansiyeli de göz önüne alarak geniş bir coğrafyanın enerji teknolojilerinde üretim üssü olmak. Artık hedeflerimiz, hayallerimiz sadece Türkiye ile sınırlı değil. Bölgemiz ve en nihayetinde dünyanın her yeri bizim için önemli bir pazar. Madencilikte de artık uç ürün dönemini başlattık. Yani madenlerimiz artık üretildiği yerde katma değerli ürüne dönüşecek. Yatırımcımız madeni çıkardığı yerde işleyecek. Bunun için gerekli teknolojik yatırımı yapacak gerekiyorsa know-how'u ülkemize taşıyacak. Diğer taraftan nükleer de ciddi fırsatlar doğacak önümüzde. Şu an Akkuyu'nun inşasında yerlilik oranı yüzde 90'lar seviyesinde. Türk sanayisi Akkuyu gibi ileri teknoloji yatırımı olan bir projenin neredeyse bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir düzeye geldi. Yapay zek, akıllı sistemler, kayıt zincirleri, nesnelerin interneti gibi pek çok alanda iyi yetişmiş insan kaynağımız, deneyimli mühendislerimiz var. Bu zengin insan kaynağının belli bir bölgede sıkışıp kalmasını istemiyoruz. Türkiye'nin dört bir yanında farklı iş kollarında teknoloji üreten, geliştiren, katma değer oluşturan zengin bir ekosistemin parçası olmalarını istiyoruz. Bulundukları şehirlerin teknoloji alameti farikalarını üretmelerini istiyoruz.'
'Doğu Akdeniz'deki hakkımızı yedirmeyiz'
Doğu Akdeniz'de yapılan araştırma çalışmalarının Rum kesimini rahatsız ettiğini ve engel olmaya çalıştıklarını söyleyen Bakan Dönmez, 'Doğu Akdeniz'de araştırma faaliyetlerimize devam ediyoruz. 2 tane araştırma gemimiz var. Birisi Barbaros Hayrettin Paşa ve diğeri de Oruç Reis. Barbaros Hayrettin Paşa'yı aldığımızda ithal etmiştik, Oruç Reis'i milli tersanelerimizde inşa ettik. Her ikisinin de teknik donanımı aynı hatta son yaptığımız daha üstün özelliklere sahip. Kaynağı araştırdınız fakat bulmanız için sondaj yapmanız lazım. Onun için önce Fatih isminde il gemiyi aldık sonra ikinci gemiyi aldık Sondaj Yavuz ismini verdik, yetmez dedik üçüncü gemiyi de aldık. İnşallah o da en kısas süre içerisinde faaliyette olacak. Dikkat ederseniz Doğu Akdeniz'de bizim bu faaliyetlerimizden rahatsız olan bir kesim var ve onlar bizim bu işi yapamayacağımıza inanıyorlar, yaptırmamak için de ellerinden gelen engeli gösteriyorlar. Bölge dışı güçleri ve aktörleri devreye atmak suretiyle, bizim yolumuzu kesmeye çalışıyorlar. Hep söylediğimiz bir şey var. Biz karalıyız ve kendi malımızı, hakkımızı kimseye yedirtmeyiz. Kimsenin de malında mülkünde gözümüz yok. Fakat adada Rum Yönetimi, adada tek başına söz sahibiymiş gibi söylem ve eylemler içerisinde. Kendilerine bu tavrın ve söylemlerin yanlış olduğunu hatırlattık. Orada yaşayan Türk soydaşlarımız var ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adı altında bir devlet kurmuş. Siz tanımıyorsunuz ama biz tanıyoruz ama adanın yer altı kaynaklarının hakkaniyet içerisinde adil bir şekilde paylaşılması teklifine niye hayır dediniz? Geçen yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rum Yönetimi'ne bu konuda bir teklifte bulundu ve biz de bu teklifi destekledik. Hatta bir araya gelin uzlaşamazsanız garantör devlet olarak biz de bu sürece katkı sağlarız dedik ama bu teklifleri hep ret ettiler çünkü yok varsaydılar. Biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin soydaşları olarak, haklarını sonuna kadar koruyacağız. Onların bize vermiş oldukları ruhsat alanlarında, sondaj çalışmalarımızı ve araştırmalarımızı yapıyoruz' dedi.