Ders zili, onlar için 50 yıl sonra çaldı
Çeşitli gerekçelerle okula gönderilmeyen bir zamanların küçük kızları, belediyelerin açtığı kurslarda ve halk eğitim merkezlerinde 50 yaşından sonra okuma yazma öğrenmeye çalışıyor.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki KAYMEK tesislerinde açılan okuma-yazma kurslarına katılan 50 yaş üstündeki kadınlar, hiç yaşamadıkları ilkokul hayatını paylaşıyor.
Kimi kardeşlerine bakması kimi bağ, bahçe, tarla işlerine yardım etmesi kimi de 'Okuyup vali mi olacaksın, el oğluna mektup mu yazacaksın' düşüncesiyle okula gönderilmeyen kadınlar, ilk hecelerini okumanın mutluluğunu yaşıyor.
Kurslara katılan kadınlardan 52 yaşındaki Zeliha Düzcan, AA muhabirine, annesinin de kendisi gibi okuma yazma bilmediğini, Almanya'da çalışan babasına mektupları akrabalarına yazdırdıklarını söyledi.
Okuyamadığı için büyük sıkıntı yaşadıklarını ifade eden Düzcan, şöyle konuştu:
'Mektupları bazen amcam yazardı. Bir arsa satışı için babama ağzımızdan mektup yazmış. Babam bir gece yarısı çıktı geldi, 'hanım hastaymış.' diye. Yok öyle bir şey oysa. Evlendim, eşim de gurbete gitti çalışmaya, mektupları hep başkalarına yazdırdım, okuttum. Bilsem oturur kendim yazardım. 40 yaşında Kur'an Kerim-i, 50 yaşında okumayı öğrendim. Bundan sonra bir de ehliyet düşünüyorum. Allah kısmet ederse ehliyet alacağım. Beşikten mezara kadar ilim öğrenmek var. Çok hevesliyim, inşallah diplomamı da alacağım, ehliyeti de.'
58 yaşındaki Ayşe Altundaş da çocuklarının desteğiyle okumaya karar verdiğini dile getirdi.
Eskiden kız çocuklarının okutulmadığını belirten Altundaş, 'Köyde ahıra giriyorduk, iş bitmiyordu. 'El oğluna mektup mu yazacaksın' diye okutmadılar, bu yaştan sonra okumaya karar verdim. Üniversiteye kadar okuyacağım. Kendi işimi kendim göreceğim.' diye konuştu.
8 kardeşine baktığı için okula gönderilmeyen 61 yaşındaki Nurhayat Aksu ise evlendikten sonra da eşinin rızası olmadığı için okumayı öğrenemediğini ifade etti.
En büyük dileğinin Kur'an-ı Kerim-i Türkçe okumak olduğunu anlatan Aksu, şunları kaydetti:
'Hayatta istediklerimi elde edemedim, azimli biriydim ama içime kapandım zamanla. Okuma yazma öğrenmek istediğimi söyledim eşime. 'Bu yaştan sonra okula gitmeye utanmayacak mısın' diye eğlendi benimle. Bugünüme şükür, Kur'an-ı Kerim'in Türkçesini okuyabiliyorum. Şimdi eşim inanamıyor, 'bilemedim, keşke önce gönderseydim seni okula' diyor.'
64 yaşındaki Hülya Kayaalp de 7 yaşında halı dokumaya başladığını, okuma imkanı verilmediğini belirtti.
İlk hecelerini okumanın mutluluğunu yaşadığını ifade eden Kayaalp, 'Bugün 'anne, nane' yazmışım bir defterime, onları okudum. Sabaha kadar sevinçten uyuyamadım. Eşim çok istiyor okumamı, ben 'kafam almıyor' diye istemiyorum. Eşimin desteğiyle öğreniyorum okumayı.' dedi.
Eğitmen Gülizar Gündüz de sınıf öğretmenliği mezunu olduğunu ancak kurstaki kadınlarla tanıştıktan sonra onları bırakamadığını kaydetti.
Öğrencilerinin azminden etkilendiğini anlatan Gündüz, şunları kaydetti:
'Elleri kalem tutmamış, okul kokusunu bilmiyorlar, kitap yüzü açmamışlar, defter görmemişler. 60 yaşındaki insanların gözünü açtığı ilk öğretmen benim, bu duygu çok başka. Yaygın eğitimde okuma yazma öğretiyoruz. Onlardaki azmi görünce biz de şevke geliyoruz. Otobüse binemiyorlar, hastanelerde sıkıntı yaşıyorlar, ilaçlarını karıştırıyorlar, ilaçlarını vaktinde alamıyorlar. Ev ödevleri veriyoruz, 'eşim, torunum çalıştırdı' diyorlar. Aslında sadece kadınlara yönelik bir şey yapmıyoruz, bütün topluma hizmet ediyoruz.'