Darbelerin Sivil Ayakları da Hesap Vermeli
AK Parti Kayseri Milletvekili ve 28 Şubat Alt Komisyonu Başkanı Yaşar Karayel, 'Türkiye 50 yıllık karanlık işleri ile yüzleşmeden demokratik bir ülke haline gelemez, sivil siyaset güçlenemez. O yüzden darbelerin sivil ayakları da hukuk karşısında hesap vermeli.' dedi.
Yaşar Karayel, yaptığı açıklamada, 28 Şubat'ın yıldönümünde darbe soruşturması yürüten mahkemelerin hedef alındığını hatırlattı. Karayel, 'Türkiye, karanlık yapılardan hukuk karşısında hesap sormadan demokratik bir ülke haline gelemez. Herkesin bu noktada yargıya güvenmesi ve saygı göstermesi gerekir.' ifadesini kullandı.
Darbeler nedeniyle Türkiye'nin 350 milyar dolarlık vurgun yediğini belirten Karayel, şöyle devam etti: 'Türkiye 50 yıllık karanlık işleri ile yüzleşmeden demokratik bir ülke haline gelemez, sivil siyaset güçlenemez. İspanya, İtalya ve Yunanistan'da bu süreç 10 yıla yakın sürdü. Yunanistan'da darbeciler içeride öldü. Yaşayan bir-iki kişi kaldı. 27 Mayıs'tan 27 Nisan'a darbeciler hep birbirlerini tetiklemiş ve eğitmişler. Sistem 1960'ta kurulmuş. İttihat ve Terakki'den bize intikal eden bir mantıktır bu. İttihatçılar içinde de tasfiyeler olmuş, sonra Cumhuriyet döneminde de olmuş. Kazım Karabekir Paşa idamdan dönmüş. 1960'la birlikte bu iş kurumsallaşmış. Tek parti döneminden çok partili sisteme geçiş sancılı olmuş. seçimler yapılmış ama 'darbeci yapı' değişmemiş. Millete rağmen iktidarda kalmak isteyen sistem varlığını devam ettirmiş. DP'ye iktidarı vermişler ama arkasından kuyusunu kazmışlar. Öğrenci olaylarını organize etmişler. 12 Mart, 12 Eylül öncesi terör tırmandırılmış.'
1960'ta kurulan sistemin bütün darbelerde uygulandığını savunan Karayel, 'Herkes birbirinden ilham almış. 60 darbesini yapan 37 kişilik cuntacı hareket içinde teğmenden generale kadar insanlar var. O dönemde görev alanlar, onların yanında çırak gibi yetişenlerin bir kısmı 1971'de darbe yapıyor. 71'de emir subayı olan, o ekiple birlikte çalışanlar 80'in yöneticileri olmuş. 12 Eylül'de görev alan alt rütbelerdeki komutanlar 28 Şubat'ın yöneticileri olmuş. Her seferinde mantık aynı, Atatürkçülüğün arkasına sığınmışlar. Millet zarar görmüş. Batık bankaların maliyeti nereden baksanız 251 milyar dolar. Bizim tespitlerimiz 1960'da dahil olmak üzere 350 milyar doların üzerinde bu ülke darbelerden vurgun yemiştir.' dedi.
Darbe ile ilgili soruşturma yürüten yargı organlarının yıpratılmasının yanlışlığını vurgulayan Karayel, 'Kesinlikle, bu yüz kızartıcı bir iştir. Devlete karşı büyük hayal kırıklığına uğradım. Devlete güvenimde şüpheler oluştu. Millete güvenim arttı. Şüphenin sebebi darbeci zihniyet ve onların uyguladığı sistemlerdir. Bunların hepsinin hesabı görülmeli. Hukuk bu hesabı görmezse onlar da yanlışa ortak olur. Ülkeyi ekonomik kayba uğratanlar dahil, darbenin sivil ayaklarının da sorgulanması gerekir. Medyanın bir bölümü, sendikalar, iş adamları, sermayedarlar ve korku salmak için kullanılan mafya hukuk karşısında hesap vermek zorunda. Biz intikam duygusu ile davranmıyoruz. Hukuk burada, eğer suç işlemişlerse bunları hesaba çeker.' açıklamasını yaptı.
Darbeler nedeniyle Türkiye'nin 350 milyar dolarlık vurgun yediğini belirten Karayel, şöyle devam etti: 'Türkiye 50 yıllık karanlık işleri ile yüzleşmeden demokratik bir ülke haline gelemez, sivil siyaset güçlenemez. İspanya, İtalya ve Yunanistan'da bu süreç 10 yıla yakın sürdü. Yunanistan'da darbeciler içeride öldü. Yaşayan bir-iki kişi kaldı. 27 Mayıs'tan 27 Nisan'a darbeciler hep birbirlerini tetiklemiş ve eğitmişler. Sistem 1960'ta kurulmuş. İttihat ve Terakki'den bize intikal eden bir mantıktır bu. İttihatçılar içinde de tasfiyeler olmuş, sonra Cumhuriyet döneminde de olmuş. Kazım Karabekir Paşa idamdan dönmüş. 1960'la birlikte bu iş kurumsallaşmış. Tek parti döneminden çok partili sisteme geçiş sancılı olmuş. seçimler yapılmış ama 'darbeci yapı' değişmemiş. Millete rağmen iktidarda kalmak isteyen sistem varlığını devam ettirmiş. DP'ye iktidarı vermişler ama arkasından kuyusunu kazmışlar. Öğrenci olaylarını organize etmişler. 12 Mart, 12 Eylül öncesi terör tırmandırılmış.'
1960'ta kurulan sistemin bütün darbelerde uygulandığını savunan Karayel, 'Herkes birbirinden ilham almış. 60 darbesini yapan 37 kişilik cuntacı hareket içinde teğmenden generale kadar insanlar var. O dönemde görev alanlar, onların yanında çırak gibi yetişenlerin bir kısmı 1971'de darbe yapıyor. 71'de emir subayı olan, o ekiple birlikte çalışanlar 80'in yöneticileri olmuş. 12 Eylül'de görev alan alt rütbelerdeki komutanlar 28 Şubat'ın yöneticileri olmuş. Her seferinde mantık aynı, Atatürkçülüğün arkasına sığınmışlar. Millet zarar görmüş. Batık bankaların maliyeti nereden baksanız 251 milyar dolar. Bizim tespitlerimiz 1960'da dahil olmak üzere 350 milyar doların üzerinde bu ülke darbelerden vurgun yemiştir.' dedi.
Darbe ile ilgili soruşturma yürüten yargı organlarının yıpratılmasının yanlışlığını vurgulayan Karayel, 'Kesinlikle, bu yüz kızartıcı bir iştir. Devlete karşı büyük hayal kırıklığına uğradım. Devlete güvenimde şüpheler oluştu. Millete güvenim arttı. Şüphenin sebebi darbeci zihniyet ve onların uyguladığı sistemlerdir. Bunların hepsinin hesabı görülmeli. Hukuk bu hesabı görmezse onlar da yanlışa ortak olur. Ülkeyi ekonomik kayba uğratanlar dahil, darbenin sivil ayaklarının da sorgulanması gerekir. Medyanın bir bölümü, sendikalar, iş adamları, sermayedarlar ve korku salmak için kullanılan mafya hukuk karşısında hesap vermek zorunda. Biz intikam duygusu ile davranmıyoruz. Hukuk burada, eğer suç işlemişlerse bunları hesaba çeker.' açıklamasını yaptı.