'BU YAPIYA DİNİ CEMAAT DEĞİL, İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ DENİR!'
Kayseri İl Müftüsü Doç. Dr. Şahin Güven, Kayseri Denetimli Serbestlik Genel Müdürlüğünde, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin 2. yıl dönümü çerçevesinde organize edilen programda konuştu.
Selamlama konuşması için söz alan Kayseri Denetimli Serbestlik Müdürü Mehmet Semiz, bu tür elim olayların bundan sonra yaşanmamasını temenni ederek, şehitlere rahmet, gazilere de sağlık ve sıhhat diledi.
Ayrıca Kayseri Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ogün Köse de, şimdiye kadar hiçbir darbe girişiminde bu kadar kayıp olmadığını, dünyanın hiçbir yerinde tanklara vücutlarını siper eden başka bir toplum bulunmadığını belirterek, milli birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekti.
Konuşmasına, 15 Temmuz'da ne oldu, 15 Temmuz sonraki gelişmelerde neler oldu, böylesi bir badireyi atlatan bir toplum olarak bundan sonra neler yapmalıyız diyerek sorularla konuşmasına başlayan Sayın Güven, sözlerini şöyle sürdürdü: '15 Temmuz, bir anda olup biten bir hadise değildir. 15 Temmuz'a kadar gelen bir süreç var. Ayrıca bu süreçle birlikte bu hain darbe girişimini yapanlar, din, iman, Müslümanlık diyerek karşımıza çıktılar hep. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki bizler, bu ülkenin insanları olarak sadece 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra değil, o tarihten önce de bu Anadolu topraklarının İslamlaşması sürecinde neler yaşandığını bilmeliyiz. Size yalnızca şu küçük bilgiyi versem, inanıyorum ki zihin dünyasında bir şeyler oluşacaktır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'in vefatından sadece 7 yıl sonra, miladi 639 yılında Diyarbakır ilimiz, Müslümanların elindeydi. O tarihte Hz. Ömer (radıyallahu anh) halifedir. Diyarbakır'da, 500'ün üzerinde sahabî kabri görürsünüz.'
Güven sözlerine şöyle devam etti: 'Yine Orta Asya'dan Anadolu'ya gelerek 1071 Malazgirt Zaferi'yle Türklerle buluşan Kürt kardeşlerimiz, öncesinde Müslüman idiler. Zaten Anadolu topraklarını, Malazgirt Zaferi ve sonrasında, Türklere fetih noktasında en büyük yardımı Kürt kardeşlerimiz yapmıştır. 1071'den sonra Anadolu'nun İslamlaşması, bizler için önemli bir husustur. Terör bir tane değil; PKK da terör örgütü, FETÖ de. PKK, komünizmi, sosyalizmi, dinsizliği ön plana çıkararak önümüze geliyor; FETÖ de dinimizi ön plana çıkararak. Fark etmiyor; her ikisi de bu ülke insanının zararına iş yapıyor.'
Osmanlı Devleti'nin yıkılması ve Yeni Türkiye'nin oluşum sürecine ve 70'li yıllardan itibaren FETÖ'nün nasıl yerleşmeye başladığına değinen Güven, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ta 1980'lerde öğrenciliğimiz devam ederken, bu yapının ne kadar tehlikeli olduğunu duyardık. 160 ülkeye yayılan bu yapının adamları, farklı stratejiler çizdiler. İslam kullanıldı, Müslümanlar kullanıldı. Onlar, kendilerini gizlerlerdi; çünkü böyle emir almışlardı. Belki açıktan namaz kılmayarak, belki içki içerek, belki eşlerinin başını açtırarak… Ve bunlar, Müslüman cemaat oluyorlar güya. Hlbuki Peygamber Efendimiz hiç böyle bir şey yapmış mıdır, sahabesine hiç böyle bir şey demiş midir? O zaman, bu anlayışta bir sapma var. Neden dindarlığı kullanarak böyle bir şeye giriştiler? Çünkü Anadolu topraklarında Müslümanlar yaşıyor. 1980'li yıllarda, Türkî Cumhuriyetlerde komünizm yıkılınca, yerine bu yapıyı yerleştirdiler. Belki de birçoğumuzun yakınları, oralara öğretmenlik vb. hizmetler için gittiler; hem de iyi niyetlerle gittiler. FETÖ için maddi alan çok önemliydi. Ve en çok yapılandıkları yerlerden birisi de Kayseri'ydi; çünkü Kayseri, merkezinde ticaret olan bir yer. Bununla birlikte, Konya, Gaziantep, Denizli gibi paranın olduğu yerlere daha fazla önem verdiler. Çoğu ticaret adamı da ticareti gelişsin, yurt dışında iş yapabilsin diye bu yapıya destek olmuştur. Bu işin, sadece dini cemaat boyutu yok; siyaset, ekonomik, uluslararası boyutu da var. Bu kadar alana yayılmış ve gizli gizli hareket eden yapıya dini cemaat değil, istihbarat örgütü denir. Avrupa'nın, ABD'nin bu teröristleri hala bize vermemelerini bir düşünelim. Çünkü Türkiye'nin gelişip de ilerlemesini, kendi ayakları üzerinde durmasını istemiyorlar.
Aslında hepimiz, biriz. 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı meydanları dolduranlar, tankların altına yatanlar kimlerdi? Her kesimden insan vardı onların içerisinde. Bizler, bu ülke için birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeliyiz.'
15 Temmuz'da yaşananlardan bazı kesitler sunan Güven, hadisler aktararak sözlerini tamamladı.
15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin 2. yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen programa, Kayseri İl Müftsü Güven'in yanı sıra, Kayseri Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ogün Köse, Kayseri Denetimli Serbestlik Müdürü Mehmet Semiz ve kurum personeli katıldı. Program, Kayseri Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ogün Köse'nin, İl Müftüsü Güven'e hediye takdiminde bulunması sona erdi. [Kurumsal]
Ayrıca Kayseri Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ogün Köse de, şimdiye kadar hiçbir darbe girişiminde bu kadar kayıp olmadığını, dünyanın hiçbir yerinde tanklara vücutlarını siper eden başka bir toplum bulunmadığını belirterek, milli birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekti.
Konuşmasına, 15 Temmuz'da ne oldu, 15 Temmuz sonraki gelişmelerde neler oldu, böylesi bir badireyi atlatan bir toplum olarak bundan sonra neler yapmalıyız diyerek sorularla konuşmasına başlayan Sayın Güven, sözlerini şöyle sürdürdü: '15 Temmuz, bir anda olup biten bir hadise değildir. 15 Temmuz'a kadar gelen bir süreç var. Ayrıca bu süreçle birlikte bu hain darbe girişimini yapanlar, din, iman, Müslümanlık diyerek karşımıza çıktılar hep. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki bizler, bu ülkenin insanları olarak sadece 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra değil, o tarihten önce de bu Anadolu topraklarının İslamlaşması sürecinde neler yaşandığını bilmeliyiz. Size yalnızca şu küçük bilgiyi versem, inanıyorum ki zihin dünyasında bir şeyler oluşacaktır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'in vefatından sadece 7 yıl sonra, miladi 639 yılında Diyarbakır ilimiz, Müslümanların elindeydi. O tarihte Hz. Ömer (radıyallahu anh) halifedir. Diyarbakır'da, 500'ün üzerinde sahabî kabri görürsünüz.'
Güven sözlerine şöyle devam etti: 'Yine Orta Asya'dan Anadolu'ya gelerek 1071 Malazgirt Zaferi'yle Türklerle buluşan Kürt kardeşlerimiz, öncesinde Müslüman idiler. Zaten Anadolu topraklarını, Malazgirt Zaferi ve sonrasında, Türklere fetih noktasında en büyük yardımı Kürt kardeşlerimiz yapmıştır. 1071'den sonra Anadolu'nun İslamlaşması, bizler için önemli bir husustur. Terör bir tane değil; PKK da terör örgütü, FETÖ de. PKK, komünizmi, sosyalizmi, dinsizliği ön plana çıkararak önümüze geliyor; FETÖ de dinimizi ön plana çıkararak. Fark etmiyor; her ikisi de bu ülke insanının zararına iş yapıyor.'
Osmanlı Devleti'nin yıkılması ve Yeni Türkiye'nin oluşum sürecine ve 70'li yıllardan itibaren FETÖ'nün nasıl yerleşmeye başladığına değinen Güven, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ta 1980'lerde öğrenciliğimiz devam ederken, bu yapının ne kadar tehlikeli olduğunu duyardık. 160 ülkeye yayılan bu yapının adamları, farklı stratejiler çizdiler. İslam kullanıldı, Müslümanlar kullanıldı. Onlar, kendilerini gizlerlerdi; çünkü böyle emir almışlardı. Belki açıktan namaz kılmayarak, belki içki içerek, belki eşlerinin başını açtırarak… Ve bunlar, Müslüman cemaat oluyorlar güya. Hlbuki Peygamber Efendimiz hiç böyle bir şey yapmış mıdır, sahabesine hiç böyle bir şey demiş midir? O zaman, bu anlayışta bir sapma var. Neden dindarlığı kullanarak böyle bir şeye giriştiler? Çünkü Anadolu topraklarında Müslümanlar yaşıyor. 1980'li yıllarda, Türkî Cumhuriyetlerde komünizm yıkılınca, yerine bu yapıyı yerleştirdiler. Belki de birçoğumuzun yakınları, oralara öğretmenlik vb. hizmetler için gittiler; hem de iyi niyetlerle gittiler. FETÖ için maddi alan çok önemliydi. Ve en çok yapılandıkları yerlerden birisi de Kayseri'ydi; çünkü Kayseri, merkezinde ticaret olan bir yer. Bununla birlikte, Konya, Gaziantep, Denizli gibi paranın olduğu yerlere daha fazla önem verdiler. Çoğu ticaret adamı da ticareti gelişsin, yurt dışında iş yapabilsin diye bu yapıya destek olmuştur. Bu işin, sadece dini cemaat boyutu yok; siyaset, ekonomik, uluslararası boyutu da var. Bu kadar alana yayılmış ve gizli gizli hareket eden yapıya dini cemaat değil, istihbarat örgütü denir. Avrupa'nın, ABD'nin bu teröristleri hala bize vermemelerini bir düşünelim. Çünkü Türkiye'nin gelişip de ilerlemesini, kendi ayakları üzerinde durmasını istemiyorlar.
Aslında hepimiz, biriz. 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı meydanları dolduranlar, tankların altına yatanlar kimlerdi? Her kesimden insan vardı onların içerisinde. Bizler, bu ülke için birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeliyiz.'
15 Temmuz'da yaşananlardan bazı kesitler sunan Güven, hadisler aktararak sözlerini tamamladı.
15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin 2. yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen programa, Kayseri İl Müftsü Güven'in yanı sıra, Kayseri Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ogün Köse, Kayseri Denetimli Serbestlik Müdürü Mehmet Semiz ve kurum personeli katıldı. Program, Kayseri Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ogün Köse'nin, İl Müftüsü Güven'e hediye takdiminde bulunması sona erdi. [Kurumsal]