Bu devran böyle dönmez!

Milli Takımımızla Ukrayna arasındaki mücadeleden önce grubun bir diğer maçı olan Finlandiya-İzlanda maçını izledim. Finlandiya'nın almış olduğu galibiyetle birlikte Dünya Kupası'na bırakın ikinci olarak Play-off oynamayı, kendi evimizde oynayacağımız Hırvatistan maçını da kazanmamız halinde direkt olarak gitme şansı yakalamıştık. 

Maçtan önce Lucescu'nun belirlemiş olduğu ilk on biri görür görmez gözlerime inanamadım, içime bir sıkıntı oturdu, rahatsızlık duydum. 'Hangi akıl, hangi mantık, hangi taktik ve hangi stratejiyi düşünürseniz düşünün böyle bir on bir ortaya çıkamaz!' diye düşündüm.
Volkan Babacan kalede eleştirdiğimiz bir konu değildi ancak defans hattımızı oluşturan; Şener, Serdar Aziz, Mehmet Topal, İsmail, Emre, Ozan altılısından dördü geçtiğimiz haftalarda UEFA Avrupa Ligi'nin en zayıf takımlarından biri olan Vardar karşısında tel tel dökülen Fenerbahçe'nin dörtlüsü. Geçtiğimiz hafta Bundesliga'da haftanın on birine seçilen Çağlar Söyüncü, Dortmund'un stoperi Ömer Toprak, Schalke'nin stoperi Kaan Ayhan yedek, bu oldukça mantık dışı bir durum. Sol bekte Caner Erkin gibi bir diyagonal toplar gönderebilen bir oyuncumuz varken Fenerbahçe'de ilk on bire giremeyen İsmail'in maça başlaması tam bir skandal. Mehmet Topal'ın stoper oynatılması Milli Takım'da ortaya çıkan saçma sapan bir icat ve bir an evvel vazgeçilmeli. Adam o bölgenin oyuncusu değil. Sağ bek bölgesi için Gökhan Gönül sakat olunca sanki ülkede başka takım yok, başka oyuncular oynamıyormuş gibi performansı son derece kötü olan Şener'in tercih edilmesi Anadolu takımlarında top koşturan oyuncularımıza yapılan büyük bir haksızlık. Sabri bile ilerleyen yaşına rağmen bu haliyle Şener'den on gömlek üstün bir performans ortaya koyardı.



Orta saha kurgusunu incelediğimde ise Lucescu'nun neyi düşünerek böyle bir beşliyi saha sürdüğünü hala anlayamıyorum. Emre Belözoğlu'nun on birde başlaması zaten beklenen bir şeydi ancak psikolojik durumunun çok da iyi olmadığını düşündüğüm ve performansı da hayli düşük olan Ozan Tufan'ın on birde olması kabul edebilir değil ve asla savunması yok. Ozan'ın bu haliyle bırakın on biri Fenerbahçe'nin U-21 takımında bile forma giymesi zor. Milan, Hakan Çalhanoğlu'na 10 numaralı formasını vererek hangi bölge için bu oyuncuyu aldığını açıkça belli etti ancak biz Hakan'ı hep kanatlarda oynatıyoruz. Aklım mantığım bunu bir türlü almıyor. Tolga Ciğerci ise Fernando, N'diaye ve Belhanda üçlüsünün performansı ve ilk üç hafta attığı gollere aldanılarak ilk on birde kendine yer buldu ancak Galatasaray'da oynadığı bölgeyle alakası olmayan bir pozisyonda sahaya çıktı. Kısaca; Tolga Galatasaray'da kendinden daha yetenekli arkadaşlarının sergilediği performansların ekmeğini yiyerek buraya gelmişti. Lucescu da Tolga'nın attığı gollere aldanarak maalesef yanlış bir tercih yaptı. Geçtiğimiz hafta Dortmund formasıyla oldukça iyi bir performans ortaya koyan ve bir de gol kaydeden Nuri Şahin'in ilk on birde olmaması yine bir hayal kırıklığıydı. Orta sahada görev alan beşlimiz; ön liberoda Emre ve Nuri önlerinde on numara pozisyonunda Hakan Çalhanoğlu, solda Yusuf Yazıcı ve sağ tarafta ise Cengiz ile başlanmış olsa eminim ki kimsenin bir itirazı olmazdı.
Hücum hattında Burak Yılmaz'ın sakatlıktan yeni çıkmış olması ve fazla bir alternatifimizin olmaması sebebiyle Cenk ile başlanılması yine kabul edilebilir. Ancak Cenk son derece etkisiz ve kötü bir performans sergiledi. Bu da benim için Cenk'e Milli Takım'da verilen kredilerin azalması gerektiğini gösteriyor.



Ukrayna maçında sahaya çıkan on bir futbolcudan yerini tamamıyla hak eden tek isim Emre Belözoğlu'ydu. Cenk, Cengiz ve kaleci Volkan ise tartışılabilir ancak Ozan, Mehmet Topal, Şener, İsmail tercihleri tam bir facia. Evet ilk gol ofsayt, ikinci golde top dışardan çevrildi, penaltımız verilmedi gibi mağlubiyete kılıflar bulunmak istense malzeme çok ancak maçı sonun kadar rakip Ukrayna haketti ve kazandı. Çünkü sahada birkaç oyuncu dışında ruhsuz, kişiliksiz bir görüntü sergileyen bu takım rakip kaleciyi tehdit edebilecek en ufak bir girişimde bile bulunmadı.



Ey Lucescu, oyuncular ve diğer yetkililer! Bu devran böyle dönmez, bunu iyi bilin. Milli Takım kimsenin çiftliği veya babasının malı değil. Bu formanın ve armanın ağırlığını sakın hafife almayın. Nasıl oralara kadar yükselmenize destek olduysa bu halk, sizi oralardan geri indirmeyi de iyi bilir bunu asla unutmayın. Basketbol Milli Takımı'nda oynayan sporcu arkadaşlarınıza bakın ve biraz ders alın. Bir an evvel kendinize gelin ve giydiğiniz formanın hakkını verin, o yeter Türk halkına… Siz sonuna kadar mücadelenizi, ruhunuzu ortaya koyun ve savaşın! Sonuç ne olursa olsun bizler alkışlamaya hazırız. Ancak böyle bir oyunu ve mücadeleyi kusura bakmayın kimselere izah ve kabul ettiremezsiniz. Şunu da unutmayın ki; Ay-yıldızlı formayı üzerine geçirerek kalbini, yüreğini ve her şeyini ortaya koyarak terinin son damlasına kadar mücadele edecek bir sürü isim var Anadolu'da, Anadolu takımlarında... Bu ülkeyi sadece İstanbul takımları ve onların lakayt futbolcuları temsil eder diye bir kanun yok.

Bakmadan Geçme