Bizim Kampüs

Bizim Kampüs'ün bu haftaki yazıları sizlerle...

Kim bilir, belki de bir sonbahar misali süpürülen yada iki tarafı kapakla çevrili bir kitap misali bu nesli, çağın empoze ettiği fikri ve zihni tasavvurlarla baş başa bıraktılar. Yani sözün özü ALLAH'tan ve o sevgililer sevgilisi Rasûlü'nden uzaklaştırmaca, bir o kadar da yalnızlaştırmaca, dünyaya aşırı bir meyil etme politikasını uyguladılar. Gençler, her dönemin mimarı yada bu mimaride başrol gençler... Yüce kitabımız Kur'an'ı Kerim'e baktığımız zaman tarihin değişik safhalarında önemli roller üstlenen gençlerden bahseder: Hz Adem ve oğullarından  (maide:27-31), Hz İbrahim'in putlarla genç yaşında mücadelesinden (şuara:69-83) ve benzeri kıssalardan… Aslında pek çok olayı inceleyip, irdelediğimizde başrolde gençler ve ortada HAKK-Batıl mücadelesi...    Evet aldanan ve aldatılan nesilden, özlenen ve beklenen nesle diyoruz zira özlem duyuyoruz efendimize, o pak ashabına, ecdadımıza: dedem Fatihe, Yavuza, Abdulhamid Han'a… Özlem duyuyoruz çünkü biz yeniden diriliş muştusunda o sancağı taşıyan ve taşımaya aday gençleri arzuluyoruz. Üstad Necip Fazıl , bir fikir adamı, Büyük Doğu'nun mimarı, onun şu dizeleri ne kadar da manidar: Yürü Altın neslin, o tunç oğuzun Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun Nur yolu, izinden git, KLAVUZUN Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun...   Yani kardeşim üstad sana bana diyor ki: Ahlak, ilim, maneviyat ve heyecanlı bir gençlik ile içindeki cevheri büsbütün yitirmiş bir nesli yeniden ayağa kaldırmak istiyorum. Ben özlenen, beklenen, arzulanan bir nesle, gençliğe örnek vermek için çok gerilere efendiler efendisine onun o pak ashabına kadar gitmeden, hemen yanı başımızda  bizlere şehadetleriyle ufuk olan, bizlere kendinize gelin SİZLER İSLAM GENÇLERİSİNİZ, bu ümmetin sancağını taşıyacak olan sizlersiniz diyen adeta içimizdeki heyecanın ortaya çıkmasına vesile olan ROTAMIZ FİLİSTİN YÜKÜMÜZ GAZZE  sloganıyla Kayseri'den Mavi Marmara'nın en genç şehidi Şehid FURKAN DOGAN ağabeyimden ve de RABİATUL  ADEVİYYEDE şehid olan ESMA BİLTACİ kardeşimizden bahsetmek isterim.                                                                                                                                                                  İKİ GENÇ...                                                                                                                                         Zamanlar, mekanlar, haller başka fakat ortak bir yön, ortak bir dava, ortak bir düstur: ''İSLAM SİZİNLE YADA SİZSİZ HEP VAR OLACAK,FAKAT SİZ İSLAMSIZ YOK OLUP GİDECEKSİNİZ!''ve sonunda beklenen iki güzel Şehadet, Allah şehadetlerini kabul etsin. Yani yüreklerinde hesaplaşma inancını taşımayanlar, zillet altında ezilmeye mahkum olurlar anlayışıyla dediler ki: Sen ey genç kardeşim sen, sen bu ümmetin yetimlerinin, katledilen çocuklarının, gasp edilen mallarının, kirletilen namuslarının hesabını sen soracaksın ve diyeceksin ki  EY BATI sen bu ümmetin namusunu kirlettin, yetim yavruların hakkını gasp ettin, sen daha ne kadar bu ümmetin yetim yavrularına zarar verebilirim diye LAHOR'da  İNGİLTERE'de FRANSA'da İSRAİL'de toplantılar yaptın, işte ben buradayım ben bu yetimlerin, öksüz bıraktığın bu yavruların hesabını sormaya ben geldim EY BATI diyeceksin. Eger sen kardeşim; Olur mu böyle şey, nasıl olur, nasıl sorabilirim inancını taşımıyorsan yüreğinde, ümmetin yetinmeri aklına gelip uykuların kaçmıyorsa, içtiğin sıcak çorba boğazında düğümlenmiyorsa bu zillet bir gün senide bulur ve bu zilletin altında sende ezilir gidersin kardeşim. Bugünün İLAHİYAT fakültelerinde oryantalizm ile beslenip, ulemaya sövmekle, Allah Resulunu itibarsızlaştırmaya çalışıp, ittiba-i hayattan söküp almaya çalışmakla ne elde edeceksiniz? Ümmet kan ağlarken, yetimlerin hakkı gasp edilirken sizler nelerle uğraşıyorsunuz? Yarın huzurda ALLAH sizlere, bizlere gençliğini nerede harcadın diye sorduğunda ne cevap vereceksin, ne cevap vereceğiz kardeşim? Cihad ayetlerinden, şehadetten, mazlumun hakkını savunmaktan daha ne kadar kaçacaksın? Bu çağda bu ümmetin toplumlarına MODERN İSLAM diye bir kavram yerleştirdiler, bu toplumların kız çocuklarına baş örtüsü diye bez parçalarını, Allahın emri dedirtip  fakat modacıların emirlerine göre  uydurup kapatmak yerine soyundurdular. Modern çağda baş örtüsü de nedir? Aç saçlarını güzelliğini göster dediler. EY  BACIM, bilesin ki senin saçların islamda o kadar değerlidir ki, batı haydutlarının şiirlerine konu olmayacak kadar kıymetlidir. 'Sen bir mektupsun o mektubu da mahremiyetin okusun.' İslam sana bu değeri veriyor, seni sokaktan alıyor, cenneti ayaklarının altına seriyor, sende bunun karşılığını Allah'a itaat eden bir nesil yetiştirerek, yani Fatihler Yavuzlar Şib'iler yetiştirerek öde kardeşim... Son olarak bir anımı paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum, Somali'den Türkiye'ye okumak için gelen bir kardeşimle geçenlerde sohbet ediyoruz, ona Osmanlı Devleti'ni sordum: ABDÜLHAMİD HANI, YAVUZU, FATİHİ yani ecdadımızı... Hani hatırlar mı veya hatırlatıldı mı? Nasıl tanırlar, nasıl bilirler düşüncesi ile dedelerimizi sordum. Bana şunları söylemeye başlıdı: Bundan 2 yıl evvel idi Türkiye'ye okumak için gelmeyi düşünüyordum, heyecanlı, istekli bir o kadar da kaygılıydım, nasıllar, kimler acaba diye,Türkiye hakkında bilgi  almak için aileme, babama, büyük babama Türkiye'yi sordum. Büyük babama Türkiye deyince  şaşırdı, sevindi bir o kadar da gözleri doldu, hüzünlendi sonra bana baktı ve şöyle dedi: Onlar, evlat onlar OSMANLI torunları… İlk anda Osmanlı kim acaba bir tek şahıs mı diye düşündüm sonra dedem sözlerine şöyle devam etti: Onlar dedi, onlar çok VEFAKAR insanlar... Bizler buralarda açlık, susuzluk sıkıntısı çekerken insanlar bizi kle almazken Anadoludan bizlere su kuyuları açmaya buralara geldiler. Dedem bunları söylerken gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Bense böylesi vefakar insanların torunlarıyla aynı ortamda bulunmak, onlarla tanışmak için çok heyecanlıydım böylece kararımı verdim ve Türkiye'ye okumaya geldim. Gelmeden önce dedemle vedalaşırken bana şunları da söylemeden geçmedi; Evladım onların emeği üzerimizde büyük, olurda birgün bir yerlere gelirsen asıl atalarını OSMANLIYI unutma diye de nasihatte bulundu. Yani kardeşim kimselerin kimseleri  hatırlamadığı anda dedelerimiz bu GENÇLİĞE (Kur'an-ı Hakim'i ve Resulu Ekrem efendimizi örnek alarak) yardım eli uzatmayı öğrettiler ve bizlere de şu duruşta olmamız gerektiğini ifade ettiler; Ey Müslüman Genç! Ne batının kölesi, Nede kuklası ol. FURKANLAR, ESMALAR, MURSİLER gibi dimdik ayakta, Kıyamda ol. Sadece İSLAM, YALNIZ İSLAM, ALLAHIN DİNİ İSLAM demeyi, Din-i Mübin-i İslamı, Allahı ve Rasûlünü bütün bir dünyaya anlatmayı kendine bir vazife bil…
Vesselam... AHMET PARLAK   ahmedparlak2023@gmail.com

***

KUDÜS AŞKIYLA Çöl kumunda yanacak ayaklarım Ve bir rüzgar getirecek bana Kudüs'ü   Sonra bir kan akacak damarlarımda Alllah diye haykıran bir nida, Tutuşturacak kalbimi adeta!   İnanır mısın o an üşüyeceğim, Kavurucu sıcakta titreyeceğim Tutuşacakya hani kalbim Lakin vucudum buz kesecek! Yüküm ağır gelip Bedenim dona kalacak.   Belki, Belki tutuşan kalbim Isıtacak beni yeni baştan Güç verecek damarlarımdaki nida! Bileklerimdeki buz çözülecek...   Ve BEN Kudüs'ü yaşıyacağım Yazacağım, Yazmaktan öte İlmek ilmek işleyeceğim satırlara Kalplere bir ateş salacağım Tutuşturacağım yeri ve gögü      KUDÜS AŞKIYLA   İsmet Mavi   ismetmavii@gmail.com

***

YÜREKTEN KAĞIDA SÖZLER

·  Her ağızda, her teIde faniIik diriItisi , sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı! ·  Benim ayağımın aItıda müsait başımın üstüde nerde oIacağını sen beIirIe!                                                                                                                      Necip Fazıl Kısakürek   · Güzel fakat uygulaması olanaksız sözler, kokusuz güzel çiçeklere benzer. ·  Aşk mücadelesi içinde olma, mücadele aşkı içinde ol.                                                                                                                        Peyami Safa ·  Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır. ·  Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil.                                                                                                                        Özdemir Asaf 

Bakmadan Geçme