Bir hafta bir yazar: Osman GERÇEK

Türkiye'nin ilk mahalle gazetesini çıkaran dinlediği seminerleri, gezdiği şehirleri kitaba dönüştüren bir yazar. İşi yazarlığını, yazarlığı işini besleyen bir iş adamı. Yaşadığı şehirdeki tarihi yerleri adım adım bilen, bilgisini herkesle paylaşmak isteyen bir televizyoncu. Gazetelerde sadece yazan değil, yazmak isteyen bütün herkese yazma fırsatı veren gazete sahibi. Munis ve mütevazi yapısıyla, diliyle muhatabına güven veren bir kişilik…

Osman Bey, önce sizleri kısaca tanıyarak söyleşimize başlayalım.

1966 yılında Kayseri'de doğdum. Ortaokulu Argıncık'ta okuduktan sonra, 1983'de Kayseri Lisesi'ni, 1988 yılında Erciyes Üniversitesi İİBF İşletme Fakültesini, 2014 Yılında da AÖF İlahiyat Ön lisans programını bitirdim. Sonra da Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakülte'sine kayıt oldum ama işlerimin yoğunluğu sebebiyle maalesef devam edemedim.

Askerlik öncesi ve sonrasında ajans, matbaa ve yayıncılık işleriyle uğraştım. Argıncık Postası ismi ile iki yıl süren on beş günlük, ‘Türkiye'nin İlk Mahalle Gazetesini' çıkardım(1992-1993). Halen Kayseri'de, Netform Matbaacılık A.Ş.'de Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmaktayım. Kayseri'de yayın yapan Kayseri Gündem gazetesi köşe yazarlığım ve Kayseri Gündem internet haber sitesi ile ilgili sorumluluğum halen devam etmektedir. Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanan Kayseri Ansiklopedisi'ne bir kısım maddeler ve Kayseri Şehir Kültür Dergisi'nde bir kısım makaleler yazdım.

2016 Yılında TV Kayseri'de başlatmış olduğum Medeniyetin İzleri programında haftalık olarak Müslüman coğrafyaların farklı ülkeleriyle ilgili ve Kayseri eserleri ile ilgili tanıtıcı programlarım halen devam etmekte olup, Kayseri Kent tarihi ile ilgili çok sayıda makale kaleme aldım.

Halen Netform Matbaacılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığım ile kayserigundem.com.tr internet haber sitesini yürütmekteyim. Dört çocuk bir torun sahibiyim.

Yazarlık hikayeniz nasıl başladı? Kimlerin yönlendirmesi, ilgisi oldu?

İlk önce bu hikaye okumakla başladı elbette. İyi bir okur olmak, iyi bir gözlemci olmakla başlıyor yazarlık hikayemiz. Okuma ilgi ve merakımız kadim kitabımızda yoğunlaşınca ‘hayat kitabımızı' daha iyi anlayabilmek için okuma serüvenimiz devam ediyor. Okuma alanımızı ve yoğunlaşmalarımızı çevresel faktörlerle beraber ilgi alanlarımız ve özel meraklarımız da pekiştiriyor zaman içinde. Yazarlık bir sonuç eylemi değil aslında, okumalarımıza düşeceğimiz kayıt diyebiliriz.

Yazma isteği veya yeteneği olanlara neler önerirsiniz?

Yazma isteği biraz da insanın kağıt ve kalemle aşinalığına bağlı. Kağıt üzerindeki satırları okurken yazıyı ortaya çıkaran kaleme de aşina olmak gerekiyor. Bu ilgi ve yakınlık insanı kağıda, satırlara ve kaleme daha çok bağlıyor. Elbette teknolojinin gelişmesiyle beraber işimiz gereği kırk yıla yakın bir zamandır klavye ve bilgisayara olan yakınlığımız ve aşinalığımız da bu isteği daha bir kolaylaştırıyor. Gazete, dergi, kitap, katalog vs. binlerce basılı ürün elinizden geçince, harf harf her bir satırına gömülünce, her bir sayfada okuyucu görselini önceleyince ister istemez insanın iş pratiğindeki bu tecrübesi onun en önemli yol azığı oluyor. Harf harf yazdığımız, sayfa sayfa baskısını yaptığımız yüzlerce çeşit farklı kitap vs mevkuteler kişisel yeteneklerin de gelişmesine katkı sağlıyor. Bu ilgi ve yetenek bazen de okur olarak, hatta muhtevanın da önüne geçiyor. Sayfaya yansıyan dizayn ve görsellik, yazı karakteri, harf büyüklüğü, satır arası, sayfa düzeni vs bir çok unsur ister istemez insanın dikkatini çekiyor. Bu anlamıyla mesleğimiz gereği okurluk ve yazarlığımız bir şekilde etkileniyor.

Osman Bey, eserinizin ismini bizlerle paylaşır mısınız?

Üniversite yıllarımda ‘Kur'an'da müminlerin özellikleri' konusunda derlediğim küçük bir risale dışında mahlas isimle bir bölümünü yazmış olduğum ‘Her Yönüyle Davet' (1989) isimli kitabımdan başka ‘Obadan Köye, Köyden Mahalleye Boyacı' (2011) yöresel bir çalışma ve Tire Yayınlarından çıkan Medeniyete Yolculuk (2019) isimli kitaplarım bulunmaktadır. Bu çalışmalar dışında Kayseri kent tarihi ile ilgili çok sayıda araştırma ve makalem de bulunmakta.

Son sorumuz, okuyucularımızın da cevabını çok merak ettiği bir soru. Yazarlık serüveninde unutamadığınız bir hatıranızı paylaşır mısınız?

Kendi eserlerimiz ve çalışmalarımız dışında mesleğimiz gereği basımını ve editörlüğünü üstlendiğim her bir kitap, her bir mevkute basılıp çıkıncaya kadar insana ayrı bir heyecan veriyor. Bu anlamıyla bastığımız her bir eser içinde bir çok özel anıyı da beraberinde getiriyor. Mesleğimizin ilk yıllarına Kayseri'de meşhur Demirci Hoca olarak bilinen zatı muhteremin vaazının çözümleyip düzgün cümlelere dönüştürülerek yazdığım kitabının yazımı tam bitmek üzereyken yanlı değen bir parmağımla ‘kelebek A' ile sonrasında yazıya devam edip birkaç kelime kalınca da ‘kelebek S' ile kayıt edilmesiyle yok olması, haftalarca gece gündüz verdiğim emeğin bir anda yok olması kolay unutabileceğim hatıralardan biri değil. İşte insanın da amellerinin, yaptığı bir yanlışla yok olması, boşa gitmesi böyle bir şey diye düşünmüştüm. Hayat da böyle ince bir çizgi, küçük bir harf gibi. Yanlış yapmamak, yanlış tuşa basmamak, en azından yanlışta ısrar etmemek gerekiyor.

Osman Bey, vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızın devamını bekleriz.

Röportaj: MUstafa Balaban

Kurumsal Haber

Bakmadan Geçme