Bir Hafta Bir Yazar: Kenan BOYRAZ
Çocuklarımızın sadece beden eğitimleri ile değil beyin ve ahlaki gelişimlerini de önemseyen yazar muallimlerden. Kur'an'ın anlaşılması için her ayeti ilmek ilmek zihinlere işleyen bir kalem. Sosyal duyarlılık sahibi bir aktivist. En son deprem bölgesinde gördüğümüz yardımeli.
Merhaba, önce sizleri kısaca tanıyabilir miyiz?
Ben, Kenan Boyraz (Eğitimci – Araştırmacı).
1971 yılının Nisan ayında Adana'nın Kozan ilçesinde doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Kozan'da tamamladım. 1995 yılında Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü'nden mezun oldum.
Üniversitedeki öğrencilik yıllarımdan itibaren Kur'an üzerinde araştırma ve çalışmalar yapmaya başladım ve halen bu konular üzerinde çalışmalarım devam etmektedir.
2007 yılının Nisan ayında Türkiye'de ilk kez Kayseri'de düzenlenen ve geleneksel hale getirilen Kur'an Meali Bilgi Yarışması'nın ilk 6 yarışmasında soru hazırlama ve soruları seçme komisyonlarında görev aldım. Ayrıca Türkiye Yazarlar Birliği'nin de bir üyesiyim.
Kur'an üzerine yaptığım çalışmalar yanında yayınlanmamış birçok deneme ve şiirlerim de bulunmaktadır. Halen öğretmenlik yapmaktayım, evliyim ve 4 çocuk babasıyım.
Gerek kendime ve aileme, gerekse çevreme ve öğrencilerime faydalı olması için, üniversite yıllarımdan itibaren harçlıklarımla oluşturduğum küçük çaplı da olsa evimde bir kütüphanem vardır.
Yazma serüveni nasıl başladı? Yazma isteği ve yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmesi oldu?
Birçok insanın yaptığı gibi ortaokul ve lise yıllarında şiir yazarak duygularımı ifade etmeye çalıştım.
Üniversite yıllarında ise, hayatın sadece şiir yazmaktan ibaret olmadığını ve kanayan sosyal yaralara da değinmenin, onları dert edinmenin ve onlara kendi imkânlarım çerçevesinde çözümler üretmenin kaygılarını taşımaya başladım. Bu amaçla küçük çaplı denemeler yazmaya başladım.
Yüce Rabbimizin bizler için hayat kitabı olarak gönderdiği Kur'an ile tanışınca ise, artık hayatın bambaşka bir anlamı olmaya başladı benim için.
Bugüne kadar 22 farklı yazarın Kur'an mealini toplamda 55 kez okudum ve bu okumalarımın her seferinde gönül âlemimde yeni yeni kapılar açıldı. Bütün kitapların tek bir kitabı daha iyi anlamak için okunması gerektiğinin farkına vardım.
Yazma isteği olan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?
İnsan önce kendisi için, sonra ailesi ve çevresine faydalı olmak için okumalı ve de yazmalı.
Rahmetli Nuri Pakdil'in de dediği gibi "Kitap okumadan meydan okuyamazsınız." Söz söyleyebilmek için önce belli bir donanıma sahip olmak gerekir. İçi dolu, bir mana ifade eden sözler söyleyebilmek / yazabilmek için insan önce kendini yetiştirmelidir. Bunun en kestirme yollarından biri de okumaktır.
Boş bir sürahiden su doldurmak imkânsızdır. Su doldurabilmek için o sürahinin suyla dolu olması gerekir. Aynen bunun gibi okumadan hatta çok çok okumadan yazmak neredeyse imkânsızdır. Zaten Hayat kitabımız Yüce Kur'an'ın da ilk emri “oku” değil midir?
Ayrıca etkili yazabilmek için bir şeyleri dert edinmek, bir şeyleri kaygı edinmek, hayatta olup biten şeyleri sorgulamak da gereklidir. Hayatı sorgulamayan, çevresinde olup bitenleri kayıtsız kalan kişilerin söylemleri ve yazdıkları da yavan kalmaya mahkûmdur. Yazılan şeyler bizzat yürekten gelen duygular olmalıdır, laf olsun diye bir şeyler yazılmamalıdır.
Bir de insan sadece kitap bastırmak için de yazmamalı. Yazdıklarımızın kitaplaşması elbette insana huzur, mutluluk, gurur verir. Fakat bu ille de şart değildir. İnsan içindeki güzel duyguları, bazen kinini, nefretini şiir olarak, deneme olarak, hikâye olarak yazıya aktarmalı. İçini boşaltıp deşarj olmalı. Bu, insanı ruhen de bedenen de rahatlatacaktır.
Kitaplarınızın / eserlerinizin isimlerini öğrenebilir miyiz?
Ben üniversite yıllarından itibaren daha çok dini konularda özellikle de Kur'an-ı Kerim üzerine çok okuma, araştırma yaptığım için kitaplarımı da bu alanda yazmayı tercih ettim.
Yayınlanmış üç adet kitabım bulunmaktadır. Kitaplarım Yusuf Kenan mahlas ismiyle basılmıştır. Bunlar:
1) Konulu Kur'an Fihristi (2005 – Arz Yayıncılık)
2) Kıyamet-Cennet-Cehennem Risalesi (2007 – Arz Yayıncılık)
3) Dini Bilgiler Test Kitabı (Sorularla Dinimi Öğreniyorum) (2008 – Arz Yayıncılık)
Ayrıca bunların haricinde basılmaya hazır dört çalışmam daha bulunmaktadır. Ancak maddi imkânsızlıklar ya da sponsor bulunamadığından boynu bükük vaziyette öylece beklemektedir.
Yazarlık serüveniniz de unutamadığınız bir hatıranızı paylaşabilir misiniz?
Uzun yıllar İmam Hatip Lisesinde görev yaptığım için zaman zaman meslek dersleri hocalarımızla da konuşur, güzel sohbetler yapar, bilgi alışverişinde bulunurduk.
Benim Kur'an üzerine yaptığım çalışmalar hakkında bilgisi olan bir öğretmenimiz şöyle bir şey anlatmıştı:
Bazen öğrenciler kendisine gelir bir âyet sorarmış, kendisi hatırlayamadığı zaman “Bu konuyu gidin Kenan hocanıza sorun” diye bana yönlendirirmiş. Ben de o konuyla ilgili Kur'an-ı Kerim'den âyetler okuyarak cevap verince bu, hem öğrencilerimizi, hem gönderen öğretmenimizi, hem de bir Beden Eğitimi Öğretmeni olarak beni ziyadesiyle mutlu ederdi.
Yine bir keresinde meslek dersleri öğretmenlerimizden biriyle bir ortamda beraberken öğrencilerimizden biri gelip Kur'an'daki bir mesele hakkında soru sormuştu.
Hocamız biraz meşgul olduğu için "Hocam müsaadenizle ben cevap vereyim" dedim ve sorulan soruya bazı cevaplar verdim.
Öğrenci gittikten sonra bu meslek dersleri öğretmenimiz, "Vallahi tebrik ederim Kenan hocam, bu konuyu ben bile bu kadar güzel anlatamazdım" diye söylemişti.
Bu ve buna benzer yaşadıklarım beni Kur'an üzerine, dini konular üzerine daha çok yoğunlaşma ve kafa yorma, meselelere çözüm üretme anlamında teşvik etmiştir.
Münib Engin Noyan bir konferansında şöyle demişti: "Müslüman kendisini öyle yetiştirmeli, öyle donanımlı hale gelmeli ki, konu ne olursa olsun mutlaka o konuda bir iki âyet ve bir iki hadis söyleyebilmeli."
Bu tespit benim çok hoşuma gitmişti. Beni okumaya ve araştırmaya yönelten, gayretlendiren sebeplerden bir tanesi de budur.
Böyle bir röportaj yaparak bana bu bilgileri aktarmamda vesile olan Mustafa Balaban hocama ve Kayseri Gündem gazetesi ailesine çok teşekkür ederim. Umarım okuyanlara ve geleceğin yazarlarına faydalı olacak bir şeyler sunabilmişimdir. Sürç-i lisan ettiysek affola!
Röportaj: Mustafa Balaban