Bir hafta bir yazar: İlyas Han Şahin
Okuma ve yazmayı etle tırnak gibi gören bir yazar. Yaşadığı şehre bigane kalmayan bir müverrih. İlk temasta kadim bir esinti yaratan bir şahsiyet. Elindeki verileri ileriyi görmek için kullanan bir fütürist.
Öncelikle sizleri kısaca tanıyabilir miyiz?
1979 yılı Kayseri Tomarza ilçesi doğumluyum. İlkokul ortaokul ve liseyi Kayseri'de tamamladım.1997 de Erciyes Üniversitesi Tarih bölümüne girdim. Tarih bölümünü bitirdikten sonra Muş iline sınıf öğretmeni olarak atandım. İki sene öğretmen ve idarecilik sonra Kayseri Develi Yeniköy ve Şıhlı beldesinde çalıştım. Ardından Kayseri merkeze tayin edildim. Bu arada Erciyes Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsünde Yüksek lisansımı tamamladım. Pınarbaşı Meslek Lisesinden Kayseri Anadolu imam Hatip Lisesine geldim. Pek çok ulusal ve uluslararası sempozyumlarda tebliğler sundum. Eğitim ile ilgili makalelerim yayınlandı. Projem 2009 TÜBİTAK Türkiye 1.si oldu. Pek çok yarışmalara katıldım. Talim Terbiye Kurulunda kitap hazırlama çalışmalarına katıldım. Proje danışmanlıkları yaptım. Tüzdev (Türkiye Üstün Zekalı Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı)bünyesinde de faaliyet göstermekteyim. Mütevelli Heyeti üyesi ve yönetim kurulu üyesiyim. Gençlik Çalışmaları, Kent Tarihi Teknotarih, fütürizm gibi alanlarda çalışmalar yapmaktayım. Yayınlanmış hakemli dergi makalelerim ve 2 adet kitabım bulunmaktadır. Kayseri Sivil Toplum örgütlerinde faal olarak çalışmalarım devam ediyor. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında doktora çalışmam devam etmektedir. Evli 3 çocuk babasıyım.
İlyas Han Bey, yazma isteği nasıl oluştu? Yazarlık serüveni nasıl sürdü?
Yazmak için okumak, okumak için ise merak gerekir. Kendimi bildim bileli okurum. Merak ederim. Soru sormanın çok değerli bir eylem olduğuna inanırım. Evimizde bulunan ansiklopedilerle başlayan dostluğum Kayseri Medrese kitabevinde Esat ağabey ile devam etti. Henüz ortaokuldayken hesap açtırdım çünkü kitap almak için her zaman param olmazdı. Bu arada lisede kompozisyon ve şiir yarışmalarına katılır ve genelde derece alırdım. Kazandığım tüm parayı yine kitap almak için harcardım. Lisede okul gazetesine yazı vermem ilk yazarlık deneyimim oldu. Daha sonra bazı dergilerde de şiirlerim yayınlanınca yazmanın paylaşmak olduğunu farkettim.
Yazdıkça daha fazla insana ulaşmak ve onlara bir şeyler anlatmak liseden başlayan bu serüven hala ilk günkü gibi devam ediyor.. Yazmak bir serüven. Okuyucu serüveninizi dinleyen size değer veren ve bu eylemi anlamlı kılan en önemli unsur. Yazmam gerektiğine okumalarım sonucunda ulaştım. Okudukça anlamak ve anladığını çevrene anlatmak ihtiyacı yazmamın sebebidir. Yazan insan derdi olan insandır. Ve derdi olan insanların anlatma ihtiyacını karşılayan en değerli eylemdir yazmak. Ben kendimi Kayseri tarihçisi olarak gördüm. Yüksek lisansımı Orta Çağda Kayseri olarak hazırladım. Tezim dikkat çekmiş olacak ki zamanın Kayseri Valisi Mevlüt Bilici Bey makamına çağırdı. Tezimi okuduğunu ve mutlaka kitaplaşması gerektiğini uzun uzun anlattı. Kayseri Ticaret Odası davet etti ve merhum Hasan Ali Kilci başkanla uzun Kayseri sohbetlerimiz ilk kitabımı ortaya çıkardı. Ardından Prof.Dr.Şükrü Karatepe başkanım ile Kayseri yazarları projesinde beraber olduk. Ve ben ikinci kitabımı Karatepe başkanın riyasetinde çıkardım. Kendisi yazarlık serüvenimde harika bir editöryal destekle yanımda oldu. Bu sıralar Transhumanizm ile alakalı bir kitap çalışmam var. Henüz yazma aşaması bitmedi. İnşallah bittiğinde 3.kitap olarak tüm Tütrkiye'de raflarda olmasını planlıyoruz. Yazar toplumla beraber düşünse de her daim bir adım önde olmalı ve yol gösteren, yol açan olmalıdır. Bu bağlamda ülkeme devletime ve milletime hizmet etmek yazar olarak, şair olarak ve eğitimci olarak temel motivasyon kaynağım.
Yazma isteği olan hatta yazar olmak isteyenler neler söylemek istersiniz?
Yazma isteği olanlar bilmeliler ki yazmak okumanın meyvesidir.Ve meyve almak sabır ve çalışma ile ortaya çıkar. Yazar derdi olan, söylemek istediği olan sancısı olandır. İncisi olanın sancısı olurmuş. Söyleyecek bir sözümüz olmasıdır yazmak.
Yazar olmak günümüzde çok zor değil.Kitap bastırmak da artık kolay. Ancak önemli olan kalıcı olmak tabiri caiz ise tutunmak gereklidir. Yazmak istemek çok değerli bir eylemdir. Yasmak isteyenseniz anlamış ve anlatmak paylaşmak isteyensiniz demektir. Yazar ol ak isteyen dostlarımıza ilk acizane tavsiyem dertlerini ve anlatmak istediklerini kitlelere güçlü bir Türkçe ile anlatmaları.Uydurma tabirler, haddini ve hedefini aşan ifadeler yazıyı değersizleştiriyor. Kitap; yazarın topluma mektubudur. Bu sebeple iyi hazırlanmalı omurgası ve ana fikri sağlam seçilmelidir.
Yerel ya da ulusal konularda iyi araştırma yapılmalı tekrara düşülmemelidir. Elbette roman ya da hikaye yazarlığı ile aktüel yazarlık farklı kulvarlardır. Ancak ülkemizde kitap basım süreci ve yayınevleri ticari kaygılarla işi aceleye getirmemelidir. Kitap yazmak için değil topluma mesaj vermek için yapılmalıdır. Kitap yazmak istemek bile çok değerli bir şeydir. Kitap asla modası geçmeyen bir iletişim unsurudur da. İnsanlık tarihi kadar eskidir. Rabbimiz bizlere mesajını metinler ile sunmuş. Vahiy bir süre sonra kitaplaşmıştır. E kitap, blog yazmak, sosyal medyada yazmak ne kadar kolaysa kitap yazmak o kadar zordur ve değerlidir. Konu seçmek, toplumsal ya da bireysel öneme sahip alanlarda dersine iyi çalışmak gerekir ki kitap değerini bulsun.
İlyas Han Bey sizlerin kitap çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
İlk Kitabım İlk Arap ve Türk Akınlarında Kayseri isimli akademik bir çalışmadır. Kayseri'nin orta çağda Müslümanlaşma serüvenini inebildiğim ilk dönem kaynaklarına inerek anlatmaya çalıştım. Emeviler devrinde İslam ile ilk tanışan Kayseri şehrini ve Müslümanların İstanbul güzergahlarındaki en önemli durak olarak Kayseri'yi ele aldım. Ardından 1067 yılında Müslüman Türkler tarafından fethedilerek “vatan” haline gelişinin safhalarını anlattım. Kayseri Ticaret Odası tarafından basıldı. Tüm ülkemizdeki kütüphanelere iletildi.
2.kitabım ise Heyamola Yayınları tarafından basılan Kayserili yazarların bölge bölge Kayser'yi anlattığı bir çalışma. Kayseri'nin Başkenti Talas ismini taşıyor. Özellikle 1980 ve 1990lı yılları anlattığım Talas kitabı biraz anı biraz Talas tarihi içeriyor. Kendi çocukluğumun mekanı ve bu mekanın geçmişten günümüze değişimini anlattım. Çok güzel tepkiler aldım. Yazarken en çok korktuğum şey okuyucumu sıkmaktır. Ve okuyucuyu sıkarsanız sizi kimse bir daha okumaz. Talas kitabı okunurken sıkmayan bir kitap olarak değerlendirilmesi beni çok mutlu etmiştir.
3.kitap çalışmam ise hazırlık aşamasında. Yazımı sürüyor. Konusu Transhumanizm.
Bir tarihçi olarak hep geçmişi anlatsam da geleceği nasıl anlatabilirim kaygısı ve ardından gelişen teknoloji işe beraber insanın değişimini ele alıyorum. Gelecekte insan yaşam alanı, biyolojik ve fiziksel yapısı yanında ruhsal değişimi nasıl olacak. Teknoloji bizleri nasıl şekillendirecek gibi soruların cevaplarını arıyorum. Devletlerden insanlığa insanlıktan insana uzanan yelpazede hayatımızı anlamaya anlamlandırmaya çalışıyorum. Sürekli değişen ve yenilenen teknolojiyi müspet ve menfi yönleriyle sorguluyorum. İnşallah alnımın akıyla bitirir ve topluma sunarım diye dua ediyorum.
Bir de basıma hazır şiirlerim var. Bir kitap olacak durumda ama ne zaman bastırırım bilmiyorum. Biraz daha olgunlaşmasını mayalanmasını bekliyorum.
Son olarak yazarlık serüveninde unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız?
İlk kitabımın basımında Kayseri Valimiz Mevlüt Bilici beyden bahsetmiştim. TEZ durumundayken Vali Beyin eline geçmiş. Vali Bey beni çağırmış Orta Çağ Türkiyesinden uzun uzun konuşmuştuk. Sanırım hoşuma gitmişti ki birkaç defa beni uygun zamanlarda yanına çağırır ve sohbet ederdi. Enfes bir üslubu ve derin bir tarih bilgisi vardı. Orta Çağ kaynaklarına hakimdi. Ben akademik olarak bu kadar derin bilgisi ve yorumları olan başka biriyle karşılaşmamıştım. Bilgisi, zarafeti ve alçalgönüllüğü ile tam bir dost gibi sohbet ederdik. Allah yolunu bahtını açık etsin çok değerli bir devlet adamıydı. Son olarak bir anımı da paylaşayım. Bir proğram için Kayseri'ye gelen Yavuz Bülent Bakiler ve Nurullah Genç ile de 3.sü bendeniz olan bir şiir programı yapmıştık. Üstadlar harika şiirler okumuşlardı. Bende onların karşısında kendi şiirlerimi okumuştum. Çok heyecanlıydım. Şiirimi okurken heyecandan birkaç mısrayı es geçip okuyamadım. Program sonrası üstadlarla yemek yerken Yavuz Bülent Bey İlyas bey kardeşim neden şiirde mısrayı atladın diye sormuş ve ben hayret etmiştim. Yavuz Bülent Bakiler Antoloji sitesinde şiirlerimi okumuş ve en sevdiğim bu şiirindi dediği şiiri okumuştum. Üstadın beni ve şiirlerimi aramaya ve okumaya değer bulması hayatımın önemli bir anıydı..
İlyas Han Bey, zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Röportaj: Mustafa Balaban