Bilinçaltı bir kara kutudur

Sosyolog ve Aile Danışmanı Sebiha Ergün, son zamanlarda halk arasında fazlaca gündeme gelen bilinçaltı kavramını anlattı. Bilinçaltının geçmiş yaşantılarımızın bilgi kodlarını saklayan bir kara kutusu olduğunu söyleyen Ergün, bilinçaltının çocukluk çağlarında şekillendiği bilgisini verdi. Ergün ebeveynlere de 'çocuklarınıza karşı tutumlarınızda hassas olun' uyarısında bulundu.

Bilinçaltı, programlanmış bir organizasyondur
Bilinçaltı kavramının son yıllarda halk arasında fazlaca dillendirilen bir kavram haline geldiğini söyleyen Ergün, 'Bu durumun artmasındaki sebeplerin başında televizyon kanallarında internet ve sosyal medyada artan kişisel gelişim uzmanlarının uçuk vaatleridir. Uzmanların insanların bilinçaltı kayıtlarını kısa sürede temizleyerek hayatlarında inanılmaz mucizeleri gerçekleştirecekleri yönünde iddialar da bu ilginin artmasında önemli rol oynamaktadır. Peki, herkesin kafasındaki soru işareti nedir bilinçaltı? Bilinçaltı beynimizin bizi korumak için oluşturduğu programlanmış bir organizasyondur.' ifadelerini kullandı.
Bilinçaltı çocuklukta şekillenir
Bilinçaltının geçmiş yaşantılarımızın bilgi kodlarını saklayan bir kara kutu olduğunu söyleyen Ergün, 'Bilinçaltımızın şekillenmesi çocukluğumuza ve hatta bebekliğimize dayanır. Değişmesi oldukça güç kayıtlardan oluşur. Bu bizim ilkel benliğimizdir. Bilinçaltımızda mantık ve tutarlılık yoktur. Bir durum bilinçaltına göre ya doğrudur ya da yanlış. Ortası yoktur. Bizler doğduğumuzda beyinlerimiz tertemizdir. Hiçbir değer yargısı, kural, olaylara insanlara verilmiş bir anlam yoktur. Beynimizde, bilinçaltı bebekliğimizden itibaren çevremizde gördüğümüz duyduğumuz yaşantılar insanlar ve olaylardan oluşur. Bebek ya da çocuk bir olayla karşılaştığında hemen kafasında sorular oluşur. Çünkü öğrenme sürecindedir ve kendini dışarıdan değerlendirmeye çalışır. Bu süreçte çocuk hemen bir yargıya ulaşır yaptığım davranış kötü ya da yanlış, seviliyorum ya da sevilmiyorum gibi kavramları beynine yerleştirir. Fakat doğru olup olmaması önemli değildir bilinçaltı hemen bu yaşantıları kaydeder ve bunlara benzer bir olay yaşadığımızda bilinçsiz olarak kendimizi suçlar veya öfkelenir üzülürüz. Örneğin; çocukluğunda annesi tarafından çok fazla engellenmiş bir kız çocuğu düşünelim. Annesi çocuğa istediği kıyafetleri giydirmemiş ve hep kendi istediklerini giydirmiştir. Bu kız büyüdüğünde aynı olayla karşılaştığında aşırı tepki verebilir, kırılabilir. Buna benzer durumları çocukluğumuzda ne kadar fazla yaşadıysak durum bugün daha zor hale gelecektir. Çünkü bizi bilinçaltımız yönetmektedir. Bizler yaklaşık olarak 12 yaşımıza kadar somut düşünürüz. Bize sorulan cümleleri tamamıyla doğru olarak kabul ederiz. Ablamız bize salak dediğinde bunu hemen doğru olarak kabul ederiz. O anda ablam başkasına mı kızgındı diye düşünemeyiz.' şeklinde konuştu.
Uzman desteği alınmalıdır
'Tüm bu ilişkiler zihnimizde ve bedenimizde duygularımızda bir sıkışıklık oluşturur hele ki duruma depresyon travma vs etki ederse durum daha vahim hale gelebilir.' diyen Ergün sözlerini şöyle sürdürdü, 'Fakat kişiler yaşadığı bu bedensel duygusal acı ve sıkışıklığın farkında değildir. Genellikle durumu doğal hayat sıkıntıları olarak algılar. Bu olumsuzlukları yok edebilmek için bilinçaltımızda var olan ve bizde izler bırakmış olan ilişkileri tespit ederek zihinsel değişim teknikleriyle ortadan kaldırmadan huzurlu bir hayat sürmek pek mümkün değildir. Burada danışman devreye girmektedir.'


Çocukluk fotoğrafları önemlidir
'Konu buraya geldiğinde oldukça zorlu bir süreç danışanı beklemektedir. Zorlu diyorum çünkü genellikle danışanlar geçmişle yüzleşmekte zaman zaman direnç gösterebilirler. Bilinçaltımızda otonom düşünce kalıplarımız bulunur ve çocukluğumuzda yaşadığımız üzücü kırıcı olaylar tekrar ettikçe doğru düşünemediğimiz için ya aşırı kırılgan bir hale gelebilir yada saldırgan öfkeli tavırlar sergileyebiliriz. Bilinçaltı temizliği yapabilmek için kişinin terapistle uyum halinde olması gerekir. Öncelikle yaşanılan geçmiş kayıtların anlamları ve kişiye neler hissettirdiği hakkında konuşularak önce olayları farklı açılardan görebilmesi için yardım edilir ve gerekli yerlerde yüzleştirmeler yapılır kişiye çocukluğunu hatırlatan fotoğraflar da önemlidir. Bilinçaltımız beş duyu organımızla algıladığımız bilgilerin toplamıdır. Tekrar canlandırabilmemiz için yine beş duyu organımıza ihtiyaç vardır. Psikoterapiler esnasında hipnoz eft gibi tekniklerde kullanılabilir. Bu bütün çalışmalar sonunda artık daha önceden canını sıkan onu üzen acı veren olaylardan etkilenmemeye başlayacaktır. Bedensel olarak da oldukça sağlıklı hissedecek olayları berrak bir şekilde değerlendirecek hayatına mutlu devam edecektir. Elbette bu süreç burada anlatıldığı kadar kolay ve kısa değildir fakat danışan ve psikolog yada aile danışmanı iş birliğiyle bireyde olumlu bir değişim yaratacaktır.'
Kurum Haberi


Bakmadan Geçme