Beyza'ca Sorular'ın üçüncü konuğu Şüheda Aydın oldu

Beyza'ca Sorular'ın üçüncü konuğu Şüheda Aydın oldu. Nam-ı diyar Şüşütown. Kendisi ile boğaza nazır yaptığımız röportajımızdan umarım sizde benim kadar keyif alırsınız.

Beyza'ca Sorular'ın üçüncü konuğu Şüheda Aydın oldu. Nam-ı diyar Şüşütown. Kendisi ile boğaza nazır yaptığımız röportajımızdan umarım sizde benim kadar keyif alırsınız.

 

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

 

Öncelikle röportaj köşeme hoşgeldin. Kendini tanıtır mısın? Şüheda Aydın kimdir? 

 

Teşekkür ederim. Ben 5 ekim 1990 İstanbul doğumluyum. Bir erkek kardeşim var. Kartal Anadolu İmam-Hatip Lisesi mezunuyum. Bilgi Üniversitesi Uluslararası Finans bölümünü, yan dal olarak da Siyaset Bilimini bitirdim. Bizim zamanımızda başörtüsü sorunu ve kat sayı problemi devam ediyordu. Başörtüsü konusunda rahat olacağım için Bilgi Üniversitesini tercih ettim. Çok şükür başörtüsü konusunda sıkıntılara maruz kalmadım. İşime başladıktan sonra ise moda eğitimleri almaya başladım. Şuan nişanlıyım. 

 

Hakkında yaptığım araştırma da Fransız okulu Esmod'da moda tasarımı eğitimi aldıktan sonra Ünlü drapaj ustası Nil's Christian'ın öğrencisi olduğunu gördüm. Moda Yönetimi, Sinema ve Tv için Kostüm Styling ve Ayakkabı Tasarımı eğitimleri de aldıktan sonra Lc Waikiki'de Kadın Grubu Tasarım ve Satınalma departmanın da stajını tamamlamışsın. Şuan için son olarak da 'klasiğin içinde eğlence' misyonuyla kendi markanı, 'Şüşütown' markasını kurmuşsun. Peki 'Şüşütown' ismi nereden çıktı? Neden Şüşütown?

Şüşütown'ın keyifli bir hikayesi var aslında. İsmim Şüheda, uzun zamandır yakın çevremde Şüşü lakabım olmuştu. Annem bile bazen Şüşü der bana. Town ise 'Sugar Town' isminde yabancı bir şarkının nakarat kısmından geliyor. Ben önceleri internette nickname olarak kullanmaya başladım Şüşütown'ı. İşime başlarken marka ismi aramadım. İsim düşünme payım hiç olmadı. Eğer benim bir markam olacaksa bunun ismi 'Şüşütown' olmalıydı.

 
Hakkında araştırma yaparken Satürn'e olan ilgin dikkatimi çekti. Satürn'ün neyi sana farklı geliyor? 

Bence Satürn'ün diğer gezegenlere göre çok estetik bir yapısı var. Biraz farklıdır ya Satürn... Çok eğlencelidir bir kere. Sanki  halkasında yer bulabilirmişim gibi hissediyorum. Kendince invizaya çekileceği yerleri vardır insanların. Herkesin bir ütopyası vardır. Benim için de Satürn öyledir işte. Tamamen kendi alanım, kaçış yerim gibi hissediyorum, böylece Şüşütown benim mutlu olduğum yer oluyor.  

Global Üniversiteli Girişimcilik Yarışması Sosyal etki kategori birinciliği ardından, Askon Ekonomi ödülünü Başbakanımızın elinden aldığını biliyoruz. Kendindeki bu girişimci yönünü ne zaman keşfettin? Kendi adına yaptığınız ilk iş neydi?

  
 Aslında tam olarak ne zaman keşfettim bilmiyorum. Küçükken pazara çıkıp birşeyler satmışlığım bile var. Eviminizin tam önünde kurulurdu pazar bu yüzden güvenilirdi. Pazardaki tencereci amca yanında bana yer açardı. Onun yanına koyar, ufak tefek şeyler satardım. Öyle öyle başladı. Annemin işlerine yardım ederdim genellikle. 

Sen bir işe başlayacağın zaman ya da hayalini kurduğun zaman çevrendekiler nasıl tepki veriyor?

 
Genelde desteklediler. İlk başladığımda 'Helal olsun. Okurken birşeyler yapmaya başladı' şeklinde tepkiler aldım. İlk başlarda para kazanamasam da böyle bir şeye cesaretlenmemi takdir ettiler. Aksini düşünen olduysa da bilmiyorum.  

Gözlemlediğin kadarıyla sence neden insanlar kendileri cesaretlerini toplayamıyorlar da cesaretlendirmek gerekiyor?

Evet, gerçekten insanlar cesaretsiz bu konuda. Belki geleneksel olarak nasıl büyütüldüğümüzle alakalıdır. Ben bu konuda şanslı olanlardanım. Ailemin girişimci yönünden dolayı bir işe başlamak bana korkunç gelmiyor. İnsanlar teşvik eden birilerini bulamadıkları için ceraset edemiyorlar. 

İşlerinden bahsedelim birazda. Şüşütown ilk olarak ne satmaya başladı ve şuan nasıl bir yolda ilerliyor? 

Şüşütown'un ilk ürünü şallardı. Sosyal medyayı daha aktif olarak kullanıyordum  o zamanlar. Düz şalların moda olduğu zamanlardaydı. İşimden önce annemin atölyesinde kendime diktiriyordum ve resimlerde görüp nerden aldın diye soruyorlardı. Daha sonra annemin teşviğiyle üretimini yapıp satmaya karar verdim. Birden bu kadar büyüyeceğimi tahayyül edemedik, farkında olmadan bir açığı farklı şal yapısıyla kapatmış oldum. Böylelikle ilk şallarımı satmaya başladım. 2 yıl boyunca hiç reklam yapmadan, viral olarak çok tık aldı. Tamamen insanların birbirlerine tavsiyeleriyle yayıldı. Şallardan sonra baktım gerçekten bu iş tutuyor, keyif de aldığım için 'ben bu yolda yürümeliyim' dedim. Sonrasında eğitimlerini almaya başladım. Resim çizmeye bir ilgim var ama profesyonel değildim. Bir işi yapıyorsam, her zaman tam yapma taraftarıyım. O zamandan sonra eğitimlerini almaya başladım. Önce kaba taslak çiziyorum, sonra bilgisayarda modelleri çiziyorum. Böylelikle ürünlerimin çeşitlerini genişletmeye başladım. Etekler, ceketler, tunikler derken şuan hemen hemen herşeyi yapıyorum. Genellikle hazırgiyim yapıyorum, günlük tarasımlar. Arada abiye koleksiyonları da yapıyorum. Şuan yeni ürünler yayınlanmak üzere. Ürünlerim dışında 'Geleneksel Şüşütown buluşmaları' yapıyoruz. Bayanlara özel. Sohbet, muhabbet, hediyeleşme yapıyoruz. Girişimci olarak herhangi bir işin ucundan tutmuş genç kızlar olarak sırayla konuşmalar yapıyoruz. Birbirimizi tanıyıp destek oluyoruz. Olumlu dönüşler aldık, teşvik edici olduğuna dair. Bundan sonra da bu şekilde devam edecek Allah izin verirse. Atölyemiz yenileniyor ve showroom açıyorum yakın zamanda. Bu şekilde, tesettür çizgisinden ayağım kaymadan Şüşütown ile devam etmek istiyorum.  

Tesettürün gidişatı ile ilgili ne düşünüyorsun? 'Tesettür modası' konulu tepkileri doğru buluyormusun? 

Açıkcası ben çok tepki almıyorum. Kendim de dikkat ettiğim içindir diye düşünüyorum. Başkaları için konuşacak olursak insanlar aşırı sert tepkiler alınca da üzülüyorum açıkcası. Kalp kırmak, ulu orta insanlara hakaret etmek de günah. Daha düzgün bir dille söylenebilir. Ama evet, tesettürde bir bozulma var. Biraz cehaletten kaynaklı, tesettürün ölçütlerini tam bilmiyorlar belki,  belki de aşırı tepki alanlar tesettürlüyüm demiyorlardır zaten. Sanırım bu tartışmayı durdurmak adına tesettür öncüsü olarak görmeyip 'tarzları bu şekilde, giyim tarzları bu' diye düşünülebilir. Bilinçli bir tesettürlü, kötü diye nitelendirdiklerini yapmaması gerektiğini bilir. Şahsen ben, moda diye vicdanımın rahat etmediği bir tasarımı insanlara satmaya çalışmam. 

Eşarp üretimine ve satışına başladıktan sonra eğitimini almamış olsaydın bu şekilde düzenli büyüyebilir miydin?

Eğitimin beni geliştirdiğini düşünüyorum. Yani önceden 3-4 tane kumaş çeşidi biliyorduysam şimdilerde hemen hemen her çeşidi biliyorum. Bir koleksiyon nasıl hazırlanır, hangi kumaş neye gider bunları biliyorum. Bu konuda bilgim arttı. Bir işi yapıyorsan o işin hakkını vermek gerekiyor. Eğitim almasam ben kendim rahat edemezdim.  


Şıklık sadelik diyorsunuz. İşinin ehli insanlar bu şekilde söylüyor ve insanlarda 'evet sadeliktir' diye kabul edip, tastikliyorlar. Ama uygulama da bu böyle olmuyor. Abartabildikleri kadar abartıyorlar. Neden bu böyle?  

Bizim halkımızda şatafat var, bu kültürel yapımız ile alakalı. Benim bu sadelik algımın yine aile ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Bizim evimiz çok sadedir. Ben varaklı mobilyalarda büyümedim, bunlar tarzım değil. Her zaman  en sade olmak en şık olmaktır. 

Şimdilerde görüyoruz. Genç kızlarımız özel günlerinde eşarplarını arkadan bağlıyorlar. Dini boyutu belli olduğu için dini boyutunu geçiyorum ve tasarımcı gözüyle cevap vermenizi istiyorum. Bunu siz güzel buluyor musunuz? Güzel olması açısından yapılıyorsa bunun gerçekten hoş göründüğünü düşünüyor musunuz? 

Ben tasarımcı gözüyle beğenmiyorum, tülbenti arkadan bağlamaya benziyor. Muhtemelen insanlar daha rahat etmek için tercih ediyorlar, ama bence kesinlikle hoş görünmüyor. Tesettüre kesinlikle uygun değil zaten. Özel tercih olarak görmek lazım.


Kadınların para kazanmasından erkekler rahatsız olur. Seni bu konuda durdurmak isteyen oldu mu? Olmadığı da hissediyorum :)


Genele baktığımızda erkeklerde böyle bir durum görülebiliyor. Benim fikrim, bunun yıkılmaya başladığından yana. Beni bu şekilde durdurmak isteyen olmadı, sakıncalı bir işim olmadığı için olsa gerek. Ayıp değil, günah değil  sonuçta yaptığım iş. Emeğimin doğrultusunda bir iş yapıyorum. 

Sayın Başbakanımızın elinden ödül alıp, kısa süreli de olsa tanışma fırsatı buldun. Gençleri, özellikle bayanları girişimcilik yönünde desteklediğini biliyoruz. Kendisi ile tanışamamış biz gençlere onu nasıl anlatırsın? Samimi miydi? 

Ben ödül almaya giderken ödülü Başbakanımızın vereceğini bilmiyordum. Gittiğimde inanamadım, çok heyecanlandım tabi. Kendisi bana özel ilgi görserdi. Tek genç ve tek bayan ben olduğum için. Törende olacağını bildiğimden eşi Emine Hanim için şal hediye götürmüştüm. 'Bana yok mu hediye?' diye espiri yaptı. Güzel bir anıydı. Çok samimiydi. Bir kaç dakikada olsa tanıştığım için mutlu oldum. Sesini hiç mikrofonsuz dinlememiştim, değişik oldu benim için.  


Bütün röportajlarında annenden bahsettiğini görüyoruz ki burada da annenin desteğinden bahsettin. 

Benim annem tam bir annedir. Kendi de kendi işinin sahibi olarak çalışıyor, ama bizi hiç ihmal etmezdi. İş yeri evimize çok yakın, her şeyimizle ilgilenirdi. İşi var diye bizi yalnız bırakmazdı. Herşeyim annem benim. Çok cesaretlendirdi. Baba da çok önemlidir, ama annneyle daha çok vakit geçirildiğinden olsa gerek anne daha farklı. 

Diğer annelerde ne eksik peki sence? Senin annen seni başarıya teşvik etmiş. Gözlemlediğin kadarıyla diğer anneler neden yapamıyor?

Annelerde de bence özgüven eksik. Sırf anne oldukları için bile bence kendilerine güvenmeliler. Sonuçta başka bir canlının sorumluluğuna sahipsin. 

Çocukken annenin başka şeylerle uğraşmasından rahatsız olur muydun?

Genelde bizi de yanında götürürdü. Bize göre ayarlardı. Bizi de ciddiye alıyor diye mutlu olurduk. İşi de o yüzden öğrendik belki. 

Dernekler de, yardım kuruluşlarında da çeşitli faaliyetlere katılıyorsun. İnsanların ilgisini katkısını beğeniyor musun?

 
İnsanlar elinden geldiğince yardımcı oluyorlar şeklinde görüyorum ben. Katkılarını, ilgilerini beğeniyorum ben. Yeterli diyemem, ama herkes gönlünden kopanı yapıyor. Yapmalılar da. Hayat iyi, hoş devam ediyor, ama ihtiyacı olana yardım etmek bizim görevimiz. Allah yardım edenlerin sayılarını arttırsın inşallah. 

Son olarak neler söylemek istersin?

Gençler kesinlikle korkmasın. Herkesin içinde bir kıvılcım vardır. O kıvılcımı söndürmeye çalışmak yerine, cesaret edip genç yaşlarında denesinler. Batarlarsa da genç yaşlarında batarlar, tecrübe ettikçe geri toparlanırlar Allah'ın izni ile.  

Çok teşekkür ederim. Kayseri seni yakından tanımış oldu. Başarılarının devamını diliyorum. Umarım seni çok daha güzel yerlerde görürüz. Rabbim yolunu açık etsin. Amin.

Bakmadan Geçme