Arıkan, seçimler öncesinde iddialı konuştu

Saadet Partisi Kayseri İl Başkanı Mahmut Arıkan 2014 yılının Mart ayında yapılacak olan seçimler için iddialı konuştu. Arıkan Kayseri'de yapılacak olan yerel seçimlerde sürpriz parti olarak Saadet partisinin çıkacağını söyledi.

Saadet Partisi Kayseri İl Başkanı Mahmut Arıkan ile 2014 yılının mart ayında yapılacak olan yerel seçimlerin Kayseri hazırlıklarını, ülkemizde ve Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri konuştuk. Arıkan, Kayseri'de önemli isimlerle belediyelere talip olduklarını ve bu adaylarını Kurban Bayramı'na yakın bir tarihte açıklayacaklarını söyledi. Seçimler için iddialı konuşan Arıkan, Kayseri'de sürpriz parti olarak çıkacaklarını kaydetti. Arıkan, Ortadoğu'da yaşanan birçok olayın Türkiye'de ki mevcut hükümet tarafından iyi okunmadığını ve bu nedenle yanlış bir siyaset izlendiğinin altını çizdi. Arıkan, bu nedenle Türkiye'nin yalnız kaldığını ve hiçbir dostunun kalmadığını ifade etti. Yaptığımız söyleşide bir ara gündemi yoğun olarak meşgul eden, 2003 yılında mecliste görüşülüp kabul edilen ve kamuoyunda 'İkiz Yasalar' olarak yer alan 4867 ve 4868 no. lu yasalara dikkatleri çekerek bu yasalarla şuanda Türkiye'de bütün etnik grupların referanduma giderek Türkiye Cumhuriyeti'nden ayrılma talebinde bulunabileceğini söyledi.

Seçim çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Seçimlere 7 ay kadar bir süre kaldı. Milli Görüş Partilerinin geleneğinde olan Mahalle başkanlarımız sandık baş müşahitlerimiz ve müşahitlerimiz bazında çalışmalarımız devam ediyor. Mahalle ve kahvehane toplantıları ile ilçe ve köy ziyaretlerimiz rutin olarak sürüyor. İnşallah 2014 yılının mart ayında yapılacak seçimde Kayseri seçim sürprizini Sadet Partisi'nin yapacağı kanaatindeyim. Birçok kişi seçim yorumlarını yaparken Saadet Partisini çok dikkate almıyorlar. Bir kez daha duyuruyorum 2014 yılı mart ayın seçim sürprizini biz yapacağız. Şu hatırlatmayı da yapmak istiyorum: 1994 yılında yine o zamanki Refah Partisi'nin mesamesi okunmuyordu. O zaman seçim alınacağına olanak verilmeyen Refah, seçim çalışmalarını yaptı. 1994 yılının mart ayında hem Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ni hem de Melikgazi ve Kocasinan Belediyeleri'ni alaraktan sürpriz yapmıştı. 20 yıllık bir ara vermiş oluyoruz. Tekrar Milli Görüş belediyeciliğinin dönüşü 2014 Mart ayında gerçekleşeceği kanaatindeyim.

Adaylık süreci nasıl işliyor?

Görüştüğümüz isimler var. Ama diğer partiler gibi açıklamak istemiyoruz şeklinde değil. Genel merkezimizin belirlediği takvim doğrultusunda görüştüğümüz isimler var. Kurban Bayramı'na yakın bir sürede Kayseri Büyükşehir, Melikgazi, Kocasinan ve Talas Belediyelerine adaylarımızı açıklayacağız. Bu şekilde erken yola çıkacağız. Kamuoyunun tanıdığı ve bildiği sürpriz isimlerimiz olacak. Bu süreçte biz sadece adaylarımızın popülaritesine bakmayacağız. Popülaritenin yanında belediyecilik anlayışı ve Milli Görüş kimliğine uyması bizim önceliğim olacak. En güzel şekilde hem partimizi hem de Kayserimizi temsil edecek adaylarla yola çıkacağız.

Bildiğiniz üzere Suriye sınırımızda bir hareketlilik söz konusu Suriye'nin PKK uzantısı olan PYD sınırımızın 100 metre ötesine bayrak dikti. Siz bu durumu nasıl okuyorsunuz? Bu çerçevede hükümetin politikalarını nasıl buluyorsunuz?

Bu sorunun cevabını direk verdiğimizde çok açıklayıcı olmayacağı kanaatindeyiz. Bize yıllardır dayatın bir küçük bir de büyük resim var. Küçük resimde Suriye politikası nedir? Ya da ne değildir? Şeklinde yorumlamamızdır. Bu nedenle büyük resme bakmamız lazım. 1990 yılına gittiğimizde NATO Genel Kurulu'nda şimdi ölen İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'ın tarihi bir konuşması var. Konuşmasında şunları söylüyor: NATO'nun düşmanı olan Komünizm 1990 yılında dağıldığı için NATO'nun ayakta durabilmesi için (yani batınının) düşman lazım diyor. Bu düşmanın adı da İslam'dır. 1990 yılından bu yana kademe kademe bütün Müslüman coğrafyasını kan gölüne çeviriyorlar. 1990 yılından 2003 yılına geldiğimizde ABD'nin o zamanki Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice şunu diyor; Biz ABD olarak Büyük Ortadoğu Projesini yürürlüğe koyuyoruz. Bununla birlikte Fas'tan Endonezya'ya kadar olan 22 İslam ülkesinin sınırları değişecek diyor. Biz 2002-2003 yılında bunu dillendirdiğimizde birçok kişi bizi eleştirdi. Felaket senaryosu yazdığımız ifade ettiler. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen zaman (maalesef) bizi haklı çıkardılar. Bugün Müslüman coğrafyasında kan gölü ve gözyaşının maalesef hakim olduğunu görüyoruz. Bu ülkelerden biri olan Sudan'a baktığımızda ikiye yarıldığını bu ayrılma ile verimli toprakların Hıristiyan Sudan'da kaldığını görüyoruz. Müslüman Sudan'ın elinde kalan Darfur diye adlandırılan bölge Müslümanlarda kaldı. Orayı tekrara ellerinden almak için gece gündüz mücadele ediyorlar. İsrail uçakları gidip Darfur'da ki silah fabrikasını gidip sessiz sedasız vurdular. Dünya kamuoyundan hiçbir ses çıkmadı. Saadet Partisi bunu gündeme taşıyan tek siyasi parti oldu.

          Büyük Ortadoğu Projesi'nin izahatı İsrail'in denetiminde büyük bir Kürtdistan Devleti kurmak.

          1960 yılında Amerika tarafından iki yasa dayatılıyor. İkiz yasalar denilen bir yasa bu. Rahmetli menderes buna karşı çıkıyor. Ardından yaşananlar malum. 1960'lardan 1990 yıllarına geldiğimizde Bülent Ecevit hükümetine bu tekrar dayatılıyor. Ecevit'de bu yasayı çıkartmıyor. Ecevit'de bir takım operasyonlarla alaşağı ediliyor. 2002 yılında AKP iktidara getiriliyor. 2003 yılında, 1960 yılından beri çıkartılamayan bu ikiz yasalar, çıkartılıyor. Bu yasalar Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan insanlar idare şekillerini kendileri karar vereceklerdir. Diyelim ki eğer Serçeönü Mahallesi olarak ayrılmak istiyoruz dediğiniz taktirde yasaya göre Referanduma gidiyorsunuz. Referandumun sonucuna göre karar veriliyor. Bugün Güneydoğu'da Kürt kardeşlerimiz Kuzey'de Rum kardeşlerimiz çıkıp deseler ki burada bağımsızlığımız ilan etmek istiyoruz dediklerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin buna karşı çıkma yetkisi yok. 2003 yılında çıkardıkları yasa ile bunu engellediler. Bu yasalarla elimizi kolumuzu zaten bağladılar. Şunu da ifade etmek istiyorum: Başbakanın gönlünden geçenler masasının üzerindekiler bir değildir. Ben eminim ki gönlünden bunlar geçmiyor. İktidar kalmak için masasında dayatılan maddeler var. Yoksa 1960 yılından beri çıkarılamayan bir yasa 2003 yılında neden çıkarılsın. Maalesef iktidarda kalmak adına hükümet bunları kabullenmekte bir beis görmemektedir.

         Mısır'da Mursi seçildiğinde Başbakan Erdoğan Mısır'a gitmişti. Müslüman laik olmaz, devlet laik olur diye laiklik noktasında Mısır'a tavsiyelerde bulunmuştu. Türkiye'de ki birçok insan buna tepki göstermişti. Bugün şunu anlıyoruz: Batı eğer o koltukta oturmak istiyorsanız bizlere taviz vereceksiniz. Mursi dik durdu. Ben taviz vermiyorum dedi. Benim anayasam Kur'an'ı kerim dedi. Yolum Resullulah'ın yolu dedi. Hemen alaşağı edildi. Olan Filistinli kardeşlerimize oldu. Refah sınır kapısı kapandı. Gazze'ye gideceğim diyen başbakandan ses çıkmadı. 6. ayda gideceğim dedi. Gittiğinde de şaşırmamak gerekiyor. Gittiğinde İsrail ile masaya oturacaktır. Filistinli kardeşlerimize tavizler verin diyecektir. Ilımlı İslam, Laik İslam projesine hizmet edecektir.

Esad'ı desteklemekle suçladılar

Hükümetin Suriye politikasına en baştan biz karşı çıktık. Bize Esad'ın destekçisi ve Esad ile beraber hareket ediliyor denildi. Biz altını çizerek söylüyoruz: Esad zalimdir. Esad ile birlikte hareket etmemiz hiçbir şekilde mümkün değildir. Esad'ın yanında kilerini ve karşısındakileri iyi bilmek gerekiyor. Bugün Sayın Başbakan ve hükümet Kaddafi devrilirken biz geç kaldık. Fransa, İngiltere ve ABD büyük payı aldı dediler. Başbakan Esad da 15 güne gidecek dedi. Bu düşünceyle ben önceden davranıp pastanın tümünü alıyım dedi. Başbakanı kullandılar öne ittiler. Suriye ile Türkiye'yi bir anda birbiriyle düşman ettiler. Bundan önce bakanlar toplantısı birlikte yapılıyordu.

Türkiye çok büyük bir devletmiş gibi bir imaj verildi. Şuanda hiç dostumuz yok. İran, Azerbaycan, Suriye, Irak, Rusya şuanda bu ülkelerin hiçbiri dostumuz değil. Batıya döndük bugün maalesef bir gezi olayları yaşandı batının gerçek yüzünü bir anda gördük. Türkiye'de ki olayları kışkırtmak için nasıl bir oyun oynandığını yakinen izledik. Ne batıda ne doğuda ne kuzeyde ne de güneyde dostumuz yok. Biz ne yapacağız.

Başbakan şuan başkanlık seçimi bizim ön koşulumuz değil diyor neden böyle bir geri adım atıldı?

Biz Milli Selamet döneminde Başkanlık sistemi olarak 1970 yılarında bir önerge verdik. Başkanlık sistemini isteyen partilerden biriydik. Ancak nasıl bir başkanlık sistemi olması noktasında kimsenin bir bilgisi yok. Sayın Başbakanın istediği başkanlık sisteminde tek ağızdan çıkan her şey olayı bitiriyor. İstediği sistem o. ABD'de bir kongre var. Eğer kongreden ona çıkmazsa Obama hiç bir şey yapamıyor. Öyle bir başkanlık sistemini biz de destekleriz. Ama başbakanın tarif ettiği başkanlı sistemini kabul etmemiz mümkün değil. AK Parti içerisinde de Cumhur Başkanı Abdullah Gül'de başta olmak üzer tam olarak benimsenmedi. Eğer başbakan ısrar etseydi, AK Parti içerisindeki çatırdamalar olacaktı. Bu nedenle başbakan geri adım attı.

Söyleşi: Erkinbeğ Uygurtürk-Bünyamin Gültekin

Bakmadan Geçme