ARIK: KENTLERİMİZ KİMLİKSİZ VE HASTA
Kayseri Küçük Millet Meclisi kasım ayı toplantısında konuşan Şehir Plancıları Odası Kayseri Şube Başkanı Ömer Yasin Arık, kentsel dönüşümün kapitalizm ile ortaya çıktığını savunarak, 'Kentlerimizin kimliği kalmadı. Hasta olan kentlerimizin bir an önce tedavi edilmesi gerekiyor' dedi.
Kocasinan Belediyesi Meclis Salonunda Kayseri Küçük Millet Meclisi İl Temsilcisi Adnan Evsen'in moderatörlüğünde her ay gerçekleştirilen toplantıların bu ayki konuğu Şehir Plancıları Odası Kayseri Şube Başkanı Ömer Yasin Arık oldu.
Yanlış yapılaşma ile şehirlerin giderek kimliklerini kaybettiğine değinen Ömer Yasin Arık, 'Hasta kentlerimizi tedavi etmeliyiz.' dedi.
'Hunat'taki kimliğin yok edilmesine üzülüyoruz'
Kırsal alana yatırım yapılmadığı için kentlere önlenemeyen bir göç başladığını belirten Arık; 'Bu göç bir kontrol mekanizması ile kontrol edilmeli. Bir köy kadar nüfusu bir binada toplamışız. Kapitalizm kentsel dönüşüm ile birlikte kendini iyice gösteren bir durum. Doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor. Bir yandan sermaye üretmemiz gerekiyor. Üretim merkezleri genellikle kentler olduğu için buralarda yaygınlaşır ve dağıtılır. Kentlerimize baktığımız zaman eski yerleşmelerin çoğu köhneleşmiş durumda. Hunat Camii çevresine bakalım. 4 bin yıldır meydan niteliği taşır. Çevresindeki yapılara bakacak olursak oradaki köhneleşmeyi görebiliriz. Biz her zaman kentsel dönüşümden yanayız ama kentsel dönüşümün yapılması için oranın süreç içerisinde tedavinin yapılması, tamamen yıkılıp yerine yeni binaların yapılmasıyla oradaki kimliğin yok edilmesine gönlümüz razı olmuyor. Şu anda kentsel dönüşümün üzerinde yükseldiği birkaç konu var. Birincisi bunun finansmanı nasıl sağlanacak. Bakanımız 'finansman işini biz hallediyoruz' diyor. Ancak ortada şöyle bir durum var: 4 katlı bir bina yıkıldığı zaman üzerine bir 4 kat daha yapılması gerekiyor. Kar için 4 katın 8 katı çıkarılması zorunlu hale geliyor. 4-5 katlı binalar yıkılıp yerine 15 katlı binalar yapıldığı zaman belki şu anki finansal yöntemle çözülebiliyor. Ama bu binalar 30 yıl sonra eskiyip köhneleşince 30 katlı binalar yıkılıp acaba 60 katlı binalar mı yapılacak? Bunun sorusu sorulmuyor. Herkes daha çok para kazanmanın derdinde. Bir yandan reklamlar dönüyor piyasada. İşte deniyor ki 'Burayı alın burası daha saygın mahalle. Seçkin komşularınız olsun. 15 katlı yetmez 150 katlı olsun. Rezidans olsun, boğaza baksın.' Hep seçkinlikle, saygınlıkla vuruyorlar insanları. Bu bir çok harcamamızda geçerli olduğu ve şu an sermayeye karşı koyacak hiçbir güç olmadığı için dünya düzeni içerisinde biz de yerimizi aldık. Kapitalizmin acımasız çarkı içerisinde Türkiye ezilmeye başladı maalesef. Bu ezilmenin ilk önemli sonuçlarını da kentlerimizde acı olarak görmekteyiz' diye konuştu.
'Hasta kentlerimizi tedavi etmemiz lazım'
'Kentlerimizi hastalıktan kurtararak tedavi altına almamız gerekiyor' diyen Başkan Arık, 'Kentlere artık yeni bir kimlik kazandırmamız çok zor. Daha insanca yaşamak için, kendimizi ve etrafımızdakileri daha mutlu etmek için yaşlılarımıza, hastalarımıza, engellilerimize uygun kentler yaparsak belki o zaman daha fazla ilerlemiş oluruz. Amacımız her zaman mutlu insanlar, mutlu kentler oluşturmak olmalıdır.' dedi.
Haber-Foto: Ramazan KARAKUŞ
Yanlış yapılaşma ile şehirlerin giderek kimliklerini kaybettiğine değinen Ömer Yasin Arık, 'Hasta kentlerimizi tedavi etmeliyiz.' dedi.
'Hunat'taki kimliğin yok edilmesine üzülüyoruz'
Kırsal alana yatırım yapılmadığı için kentlere önlenemeyen bir göç başladığını belirten Arık; 'Bu göç bir kontrol mekanizması ile kontrol edilmeli. Bir köy kadar nüfusu bir binada toplamışız. Kapitalizm kentsel dönüşüm ile birlikte kendini iyice gösteren bir durum. Doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor. Bir yandan sermaye üretmemiz gerekiyor. Üretim merkezleri genellikle kentler olduğu için buralarda yaygınlaşır ve dağıtılır. Kentlerimize baktığımız zaman eski yerleşmelerin çoğu köhneleşmiş durumda. Hunat Camii çevresine bakalım. 4 bin yıldır meydan niteliği taşır. Çevresindeki yapılara bakacak olursak oradaki köhneleşmeyi görebiliriz. Biz her zaman kentsel dönüşümden yanayız ama kentsel dönüşümün yapılması için oranın süreç içerisinde tedavinin yapılması, tamamen yıkılıp yerine yeni binaların yapılmasıyla oradaki kimliğin yok edilmesine gönlümüz razı olmuyor. Şu anda kentsel dönüşümün üzerinde yükseldiği birkaç konu var. Birincisi bunun finansmanı nasıl sağlanacak. Bakanımız 'finansman işini biz hallediyoruz' diyor. Ancak ortada şöyle bir durum var: 4 katlı bir bina yıkıldığı zaman üzerine bir 4 kat daha yapılması gerekiyor. Kar için 4 katın 8 katı çıkarılması zorunlu hale geliyor. 4-5 katlı binalar yıkılıp yerine 15 katlı binalar yapıldığı zaman belki şu anki finansal yöntemle çözülebiliyor. Ama bu binalar 30 yıl sonra eskiyip köhneleşince 30 katlı binalar yıkılıp acaba 60 katlı binalar mı yapılacak? Bunun sorusu sorulmuyor. Herkes daha çok para kazanmanın derdinde. Bir yandan reklamlar dönüyor piyasada. İşte deniyor ki 'Burayı alın burası daha saygın mahalle. Seçkin komşularınız olsun. 15 katlı yetmez 150 katlı olsun. Rezidans olsun, boğaza baksın.' Hep seçkinlikle, saygınlıkla vuruyorlar insanları. Bu bir çok harcamamızda geçerli olduğu ve şu an sermayeye karşı koyacak hiçbir güç olmadığı için dünya düzeni içerisinde biz de yerimizi aldık. Kapitalizmin acımasız çarkı içerisinde Türkiye ezilmeye başladı maalesef. Bu ezilmenin ilk önemli sonuçlarını da kentlerimizde acı olarak görmekteyiz' diye konuştu.
'Hasta kentlerimizi tedavi etmemiz lazım'
'Kentlerimizi hastalıktan kurtararak tedavi altına almamız gerekiyor' diyen Başkan Arık, 'Kentlere artık yeni bir kimlik kazandırmamız çok zor. Daha insanca yaşamak için, kendimizi ve etrafımızdakileri daha mutlu etmek için yaşlılarımıza, hastalarımıza, engellilerimize uygun kentler yaparsak belki o zaman daha fazla ilerlemiş oluruz. Amacımız her zaman mutlu insanlar, mutlu kentler oluşturmak olmalıdır.' dedi.
Haber-Foto: Ramazan KARAKUŞ