ANTİK KENTİN BAŞKENTİ İZMİR

Kayseri Büyükşehir Belediyesi Strateji Araştırma Merkezi (BÜSAM) Daire Başkanlığı İzmir bölgesi antik kentlerine 36 öğrencisiyle tur düzenledi.

İzmir Antik şehirlerini bir başlığa sığdırmak kolaycılığı yansıtır. BÜSAM öğrencileri ufkuna ufuk katan geziyi tarihi kentleri yerinde görme şansını BÜSAM ile yakaladı. Pazar akşamı Kayseri Lisesi önünden başlayan tarihi yolculuk İzmir antik şehirlerine kadar beyin fırtınası eşliğinde 3 gün sürdü. Antik çağda kurulan İzmir bölgesindeki Roma, Bizans, Hitit kültürleri ile tarihi kentlerin her bir taşına dokunarak şehirler tanınmaya çalışıldı.
İzmir antik şehirlerini bir başlığa sığdırarak anlatmak elbette açık hava müzesi kente muazzam şekilde haksızlık olur. Bu bakımdan M.Ö. gelişen bugün yıkık dökük hali ile geçmişine ayna olan Efes ören yerini anlatmak gerekli: Kadim şehir Kayseri nasıl 8 bin yıllık geçmişi ile medeniyetler mozaiği olarak anılıyor ise Efes öyküsünü tanımak, bilmek gerekiyor. BÜSAM öğrencilerinin çoğu mühendislik Fakültelerinde okuyan öğrencilerdendi. Öncelikle Bu tarihi gezide Antik şehir yapılarının şifrelerini öğrenmemize katkı sağlayan Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik'e çok teşekkür ediyoruz. BÜSAM öğrencileri şehircilik konusunda 'Mühendislik düşüncelerimiz çok daha farklı olduğunu o mermer sütunlara dokunarak rehber eşliğinde tarihi yolculuk yapmak ufuklarımıza ufuklar eklediğini söyleyebiliriz. Bu anlamda iyiki BÜSAM öğrencileriyiz. İyiki Büyükşehir Belediyesi bu imknı bizlere tanıdı. Okulda bu tarihi gerçekleri anlamlandıramıyorduk. Kitapları okuyup Antik kentleri tanıyorduk. Çok farklı kültürlerin var olduğunu gördük. Ayrıca mühendislik harikası kentlerin yapımı bir harikadan öte enfes yapılar hayal edildiğinde gerçekleşebiliyor olduğunu anladık' sözleri ile memnuniyetlerini anlattılar.
Efes Tarihi Öyküsü
1962 yılında St. Jean Kilisesi araba park yeri düzenleme çalışmaları sırasında bulunan Miken dönemi mezar hediyeleri M.Ö. 1400 yıllarına tarihlenmiş ve yıllarca Efes'teki en erken buluntular olarak bilinmiş. Defalarca aranmasına rağmen Miken kenti bulunamamış ve bu mezarın ticaret amacıyla bu kıyalara gelen denizcilere ait olabileceği düşünülmüş. Ancak Mikenlerin kıyılara ya da kıyıyla bağlantısı zayıf yarımadalara kent kurdukları varsayılarak antik çağda aynı konumda olan Ayasuluk tepesindeki Miken yerleşim yerini bulmak düşüncesinden de vazgeçilmemiş. 1990 yılında tepenin güney yamaçlarında bu amaçla kazı yapan Efes müzesi arkeologları, her zaman olduğu gibi St. Jean Kilisesi ve kalenin yapımı için geç dönemde Efes'ten getirilmiş devşirme mimari kalıntılar bulunacağı beklenirken bu kez olmadık buluntular ile karşılaşılmış. Bunlar yüzyıllardır aranan ancak yeri bilinmeyen prehistorik Efes'in kalıntılarıydı. Efes kazılarının 1860'lı yıllardan beri devam eden serüveni içinde bu son buluntular, Efes Artemis Tapınağı'nın ya da Artemis heykellerinin gün ışığına çıkarılması kadar önemli bir konu olmuş. Ayasuluk kalesi yamaçlarındaki prehistorik buluntulara M.Ö. 3 Bin yıla kadar uzanan bir tarihleme yapılmış. Bu tarih süreci içinde Hitit dönemi de yer almış. Bu duruma göre Hitit yazılı kaynaklarının sözünü ettiği başkent Abasa burası olabilir miydi? Dil bilimcilerine göre Efes, Ephesos kelimeleri, Apasa kelimesi ile aynı kökten olup ondan türemiş. Bulunan p.t. kaplarında Hitit kapları ile yakın benzerlik göstermesi burasının Apasa olduğunun delili. M.Ö. 5. Bin yıllarında Neolotik Çağ yaşayan Efes'in coğrafi konumu çok değişikmiş. Buna göre günümüz Selçuk ilçesinin oturduğu alanın deniz olduğu ve denizin Küçük Menderes vadisinden çok içerlere kadar uzandığı biliniyor. Efes Herodotos'a göre, 1. Bin yılında batıdan gelen kolonistler tarafından kurulmuş.

Bunun öyküsü de var: Atina kralı Kadros komşu kentler ile savaşa tutuşmadan önce kimin galip geleceğini öğrenmek için biliciye danışır. Bilici: 'hangi kral önce ölürse onun ordusu galip gelecektir' yanıtını verir. Kral kodras bu kehanet üzerine bilerek kendini düşman askerlerine öldürtür! Ordusu savaşı kazanır. Bu defa oğulları arasında krallık kavgası çıkar. Bunlardan Androklos, yeni bir kent kurarak oraya yerleşmeyi düşler. Bunu için o da kahine gider. Kahin şiirsel dizelerle, 'Kurulacak kentin yerini bir balık bir domuz gösterecektir ' der. Bir anlam çıkartamayan Androklos, bir süre adamlarıyla gemilere binerek kuracağı kentin yerini aramak için denize açılır. Uzun zaman sonra bilmedikleri Efes topraklarına gelir. Tutulan balıkları karada pişirirken yangın çıkar. Tutuşan çalılıların arasından korku ile fırlayan bir yaban domuzu kaçmaya başlar. Androklos atıyla onu kovalar ve vurur. Bu olay bilicinin söylediklerini hatırlatır. Ve domuzu vurulduğu yere bir kent kurar…

M.Ö. 6. Yüzyıl Efes'inde içinde bulunduğu İon kentlerinin bilim ve sanatta en üst noktada oldukları dönemidir. Efesli ozan Kallinos, Hipponaks, bilge Herakleitos, bu dönemde yaşamışlardır. Efes'in ünü bütün ilk çağ dünyasına yayılır. Bu yüzden Lidia kralı Kroisos'un dikkati buraya çekilir. Kroisos güçlü bir orduyla Efes'e geldiğinde Efesliler Tanrıça Artemis'e o kadar güvenirler ki, tapınak ile kent arasına çektikleri bir ipten başka tedbir almazlar. Tanrıçanın ipi geçmelerine izin vermeyeceğine inanırlar. Lidya ordusu kolayca kente girer Ama beklenen olmaz. Kroisos kente zarar vermez. Daha da fazlası yapılmasını sağlar. Artemis tapınağına para yardımı yapar. Ayrıca Columna Cealata denilen tapınağın ünlü kabartmalarını sütunlarını yaptırtır. Bugün sütunların birinde 'bunu Kral Krosisos yaptırdı' yazmaktadır. Lidyalılar kenti tiranlılarla idare ederler. Efes her ne kadar ödediği vergilerin yüksekliği nedeniyle tiranların yönetiminden hoşlanmazsa da içişlerinde serbest kalır ve gelişimine devam eder.


Kent düzeyinde öncelikle Artemis tapınağı kazılarında çok sayıda altın, elektron ve fildişinden yapılmış Lidia dönemi tarihlenen adak eşyaları bulunmuş. Bu arada bütün Anadolu doğudan gelen Perslerin tehdidi altındadır. (devamı yarın)
Dizi yazı…

Bakmadan Geçme