Antidepresanlar kesin çözüm değil
Sosyolog ve Aile Danışmanı Sebiha Ergün, son yıllarda ülkemizde antidepresan haplarının kullanımının arttığına dikkat çekerek bireyleri depresyona iten nedenlerin başında toplumsal etkenlerin geldiğini ve ilaçla tedavinin kesin çözüm olmadığını söyledi.
Türkiye'de son 5 yılda antidepresan kullanımı yüzde 70 arttı. Ruh sağlığı hastanelerinde doluluk oranı da yüzde 100'e ulaştı. Ülkemizde her 10 kişiden 1'i antidepresan kullanıyor ve antidepresan kullanımında kadınlar, erkekleri ikiye katlıyor. Sosyolog ve Aile Danışmanı Sebiha Ergün, depresyonun bireysel farklılarından ziyade kişilerdeki depresyonlara toplumsal nedenlerin neden olduğunu anlattı. İşte Ergün'ün verdiği o bilgiler;
'Depresyon bir anda başlamaz'
'Depresyon çok bilinen psikolojik rahatsızlıktır. Depresyondan önce mutluluk nedir? İnsanlar neden mutsuz diye bir sorgulama yapmamız daha doğrudur. İnsanın mutsuz olmasıyla ilgili birçok faktör sayabiliriz. Fakat mutsuz ruh hali insanlarda bir anda tezahür etmez. Küçük küçük kaygılar, olanaksızlıklar belki çaresizlikler birikerek mutsuz ruh halini yaratır. Depresyon kişilerin kendilerini üzgün ve boşlukta hissetmesidir. Depresyonda olan kişi kederli ruh yapısına sahiptir yani yaptığı hiçbir işten zevk alamaz etrafına pozitif enerji veremez, içine kapanır, daha önce yaptığı işlerden zevk alamaz hale gelir, enerjisi hiç yoktur ve kendini sürekli değersiz hisseder, geçmişte yaptığı küçücük bir hatadan dolayı bile kendini suçlayabilir, depresyon tedavi edilmezse daha da ilerleyerek kişiyi işin içinden çıkamayacağı bir ruh haline sürükleyebilir hatta kişi iyileşemezse intiharla ilgili düşünceleri dahi aklından geçirmeye başlayabilir.'
'Terapi yöntemi en uygunudur'
'Depresyonun bireysel farklılıklardan olduğunu düşünsek de genellikle kişileri depresyona sürükleyen sebepler toplumsal olmaktadır. Özellikle Kayseri örnekleminde değerlendirme yaptığımızda depresyonu tetikleyen sebeplerin başında toplumsal sıkıntılar gelmektedir ve depresyona giren kişi sayısı yıllar içerisinde sürekli artış göstermektedir. Diğer bir gözlemim ise depresyona giren kişiler hemen bir psikiyatr ile görüşerek ilaç alma yoluyla iyileşmeye çalışmasıdır. Terapi alma yolunu seçen kişi sayısı oldukça düşüktür.'
'Sürekli kaygılı bir ruh halinde olmayalım'
'Depresyonun ya da mutsuz ruh halinin toplumsal sebeplerine genel olarak baktığımızda şehir hayatının insanları aşırı derecede yorması, iş dışında sosyal aktivitelere zaman ve para ayırma, çocukların bakımı okul ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması yaz okulu spor okulu vs. gelmektedir. Bu saydığım faaliyetlerin hepsi kişilerde kaygı, sürekli bir yerlere yetişme çabası stres ve olumsuz ruh halini tetikler, aslında bütün bu çabaların ardında kişilerin belli bir yaşam standardını yakalama kaygısı ve çabası yattığı açıktır. Az gelir sahibi kişilerde büyük çabalar sarfederek kendi yaşam standartlarını yukarı taşımaya çalışmaktadır. Bu durumda tehlike çanları çalıyor demektir. Bu standartlar yakalanamadığında kişilerde hayal kırıklığı kendini aşağılanmış hissetme gibi durumlar açığa çıkar durumun vahametinin farkına varamayanlar depresyona girmeseler dahi mutlu ruh hallerini kaybederler. Oysa Türk geleneklerinde ve yaşam tarzında bu tür davranışların önüne geçecek önemli davranış kalıpları mevcuttur akrabalarla zaman geçirme sıcak aile ortamı sohbet etmek ailece oyunlar oynama gibi. Fakat ne yazık ki bu geleneklerin çoğu ülkemizde önemini kaybetmiş yada çok az önem arz eder hale gelmiştir. Artık bir yetişkine yada çocuğa mutluluk nedir diye sorulduğunda açık söyleyemese de kendisini başkalarıyla sürekli kıyaslayarak daha fazla maddi ve sosyal ihtiyaç karşılama çabasında olduğunu görmek mümkündür tabiî ki iktisat bilimi çerçevesinde yorum yapamayız öyle olsaydı insan ihtiyaçları zaten sınırsız ne yapalım diyebilirdik.'
'Geçim sıkıntısı depresyonu tetikliyor'
'Keyfi ihtiyaçlar dışında birde işsizlik var tabi maddi imkansızlıklar gelecek kaygısı en temel depresyon kaynağıdır, Gençler ve çocuklarda da depresyon oranlarına baktığımızda oldukça yüksektir depresyona girme oranı çocuk depresyonu çok farklı bir konudur çocukların ruh dünyaları bizimkilerden daha karışıktır çocuklar etraflarında olan biten bütün olumsuzluklardan kendilerini sorumlu tutarlar özellikle çevresindeki kişilerin duygusal yıkımlarını hisseder ve hemen bu kötülükleri emerler çocuklar depresyona girdiğinde onları gözlemleyerek farkına varabilirsiniz. Çocuklar depresyondaysa önceden yaptığı davranışların tersini yaparlar genellikle çok konuşkan bir çocuk hiç kimseyle iletişime geçmez duruma gelebilir çok iştahlı bir çocuk yemeden içmeden kesilebilir uyku düzeni bozulabilir böyle durumlarda ebeveynlerin iyi gözlem yapması gerekir ve zamanında bir terapistle görüşmeleri çocuğu da bir çocuk psikoloğuna götürmeleri yerinde olacaktır.'
'Mutluluk içimizde'
'Mutluluğu bizler kendimiz yaratmalıyız. Depresyon canavarı mutluluğun olduğu yere girmeye cesaret edemez. Mesela spor yapmalıyız spor yapmak beynimizde endorfin hormonu salgılamamıza sebep olur ve bu bizde mutluluk yaratır. Özellilikle güzel ve güneşli havaları değerlendirelim. Kısa yürüyüşler yapalım, hava çok güneşli olmasa dahi açık havada vakit geçirelim bize kendimizi mutlu hissettirecek şarkılar dinleyelim. Kendimizi sosyalleşmekten alı koymayalım. Arkadaşlarımızla görüşmeye zaman ayırmaya özen gösterelim. Bütün bunlar dışında kendimizin bir insan olarak zaten çok değerli olduğumuzu unutmayalım. Bu arada ben mutlu olacağım mutlu muyum ne zaman mutlu olacağım diye düşünerek kendimizi yormayalım. Ruh halimiz bir günde inişli çıkışlı şekilde sürekli değişiklik gösterir. Genel olarak olaylara bakış açımızın pozitif olması bizlere yetecektir. Ne demişti şair mutluluk içimizde…'
Kurum Haberi
'Depresyon bir anda başlamaz'
'Depresyon çok bilinen psikolojik rahatsızlıktır. Depresyondan önce mutluluk nedir? İnsanlar neden mutsuz diye bir sorgulama yapmamız daha doğrudur. İnsanın mutsuz olmasıyla ilgili birçok faktör sayabiliriz. Fakat mutsuz ruh hali insanlarda bir anda tezahür etmez. Küçük küçük kaygılar, olanaksızlıklar belki çaresizlikler birikerek mutsuz ruh halini yaratır. Depresyon kişilerin kendilerini üzgün ve boşlukta hissetmesidir. Depresyonda olan kişi kederli ruh yapısına sahiptir yani yaptığı hiçbir işten zevk alamaz etrafına pozitif enerji veremez, içine kapanır, daha önce yaptığı işlerden zevk alamaz hale gelir, enerjisi hiç yoktur ve kendini sürekli değersiz hisseder, geçmişte yaptığı küçücük bir hatadan dolayı bile kendini suçlayabilir, depresyon tedavi edilmezse daha da ilerleyerek kişiyi işin içinden çıkamayacağı bir ruh haline sürükleyebilir hatta kişi iyileşemezse intiharla ilgili düşünceleri dahi aklından geçirmeye başlayabilir.'
'Terapi yöntemi en uygunudur'
'Depresyonun bireysel farklılıklardan olduğunu düşünsek de genellikle kişileri depresyona sürükleyen sebepler toplumsal olmaktadır. Özellikle Kayseri örnekleminde değerlendirme yaptığımızda depresyonu tetikleyen sebeplerin başında toplumsal sıkıntılar gelmektedir ve depresyona giren kişi sayısı yıllar içerisinde sürekli artış göstermektedir. Diğer bir gözlemim ise depresyona giren kişiler hemen bir psikiyatr ile görüşerek ilaç alma yoluyla iyileşmeye çalışmasıdır. Terapi alma yolunu seçen kişi sayısı oldukça düşüktür.'
'Sürekli kaygılı bir ruh halinde olmayalım'
'Depresyonun ya da mutsuz ruh halinin toplumsal sebeplerine genel olarak baktığımızda şehir hayatının insanları aşırı derecede yorması, iş dışında sosyal aktivitelere zaman ve para ayırma, çocukların bakımı okul ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması yaz okulu spor okulu vs. gelmektedir. Bu saydığım faaliyetlerin hepsi kişilerde kaygı, sürekli bir yerlere yetişme çabası stres ve olumsuz ruh halini tetikler, aslında bütün bu çabaların ardında kişilerin belli bir yaşam standardını yakalama kaygısı ve çabası yattığı açıktır. Az gelir sahibi kişilerde büyük çabalar sarfederek kendi yaşam standartlarını yukarı taşımaya çalışmaktadır. Bu durumda tehlike çanları çalıyor demektir. Bu standartlar yakalanamadığında kişilerde hayal kırıklığı kendini aşağılanmış hissetme gibi durumlar açığa çıkar durumun vahametinin farkına varamayanlar depresyona girmeseler dahi mutlu ruh hallerini kaybederler. Oysa Türk geleneklerinde ve yaşam tarzında bu tür davranışların önüne geçecek önemli davranış kalıpları mevcuttur akrabalarla zaman geçirme sıcak aile ortamı sohbet etmek ailece oyunlar oynama gibi. Fakat ne yazık ki bu geleneklerin çoğu ülkemizde önemini kaybetmiş yada çok az önem arz eder hale gelmiştir. Artık bir yetişkine yada çocuğa mutluluk nedir diye sorulduğunda açık söyleyemese de kendisini başkalarıyla sürekli kıyaslayarak daha fazla maddi ve sosyal ihtiyaç karşılama çabasında olduğunu görmek mümkündür tabiî ki iktisat bilimi çerçevesinde yorum yapamayız öyle olsaydı insan ihtiyaçları zaten sınırsız ne yapalım diyebilirdik.'
'Geçim sıkıntısı depresyonu tetikliyor'
'Keyfi ihtiyaçlar dışında birde işsizlik var tabi maddi imkansızlıklar gelecek kaygısı en temel depresyon kaynağıdır, Gençler ve çocuklarda da depresyon oranlarına baktığımızda oldukça yüksektir depresyona girme oranı çocuk depresyonu çok farklı bir konudur çocukların ruh dünyaları bizimkilerden daha karışıktır çocuklar etraflarında olan biten bütün olumsuzluklardan kendilerini sorumlu tutarlar özellikle çevresindeki kişilerin duygusal yıkımlarını hisseder ve hemen bu kötülükleri emerler çocuklar depresyona girdiğinde onları gözlemleyerek farkına varabilirsiniz. Çocuklar depresyondaysa önceden yaptığı davranışların tersini yaparlar genellikle çok konuşkan bir çocuk hiç kimseyle iletişime geçmez duruma gelebilir çok iştahlı bir çocuk yemeden içmeden kesilebilir uyku düzeni bozulabilir böyle durumlarda ebeveynlerin iyi gözlem yapması gerekir ve zamanında bir terapistle görüşmeleri çocuğu da bir çocuk psikoloğuna götürmeleri yerinde olacaktır.'
'Mutluluk içimizde'
'Mutluluğu bizler kendimiz yaratmalıyız. Depresyon canavarı mutluluğun olduğu yere girmeye cesaret edemez. Mesela spor yapmalıyız spor yapmak beynimizde endorfin hormonu salgılamamıza sebep olur ve bu bizde mutluluk yaratır. Özellilikle güzel ve güneşli havaları değerlendirelim. Kısa yürüyüşler yapalım, hava çok güneşli olmasa dahi açık havada vakit geçirelim bize kendimizi mutlu hissettirecek şarkılar dinleyelim. Kendimizi sosyalleşmekten alı koymayalım. Arkadaşlarımızla görüşmeye zaman ayırmaya özen gösterelim. Bütün bunlar dışında kendimizin bir insan olarak zaten çok değerli olduğumuzu unutmayalım. Bu arada ben mutlu olacağım mutlu muyum ne zaman mutlu olacağım diye düşünerek kendimizi yormayalım. Ruh halimiz bir günde inişli çıkışlı şekilde sürekli değişiklik gösterir. Genel olarak olaylara bakış açımızın pozitif olması bizlere yetecektir. Ne demişti şair mutluluk içimizde…'
Kurum Haberi