ANNESİNDEN ÖĞRENDİĞİ MESLEĞİ YAŞATIYOR
Develi'de yaşayan 78 yaşındaki Turan Mehmet Sobe, kamışlardan yaptığı sepetleri satarak hem geçimini sağlıyor hem de 71 yıl önce annesinden öğrendiği mesleği ayakta tutmaya çalışıyor.
Sindehöyük Mahallesi'nde yalnız yaşayan Sobe, Sultan Sazlığı Milli Parkı'nda yetişen ve yaklaşık 4 metreyi bulan kamışları kış döneminde keserek ilerleyen yaşına aldırış etmeden omuzlayıp evine kadar getiriyor.
Topladığı kamışları bahar döneminde işlemeye başlayan Sobe, evinin dışındaki bir odada nasırlı elleriyle sepetlerini örüyor.
Annesinden öğrendiği mesleği, incelikleriyle adeta ilk günkü heyecanla icra eden ve 71 yıldır sepet ören Sobe, sepetleri farklı kentlerden gelen müşterilerine satarak geçimini sağlıyor.
Sobe: 'Şimdi buna bakan yok'
İlerleyen yaşına rağmen mesleğini büyük bir aşkla devam ettiren Sobe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kamıştan sepet örmeyi 7 yaşında öğrendiğini söyledi.
Çocuk yaşta örmeye başladığı sepetlerin artık eski değerinde olmadığını aktaran Sobe, şunları kaydetti:
'Biz bu işe doğuştan başlamışız. Eskiden annemiz dedemiz başlamış. Hasır, sele, sepet örüp köylere götürürlerdi. Köylerde eline ne geçerse bulgur, yarma, para bu şekilde satıp geçimlerini sağlarlardı. Şimdi buna bakan yok. Ben 7 yaşlarında başladım. Annemle beraber yapardık. Ben sepetin kenarını örerdim o zaman, annem de altını yapardı. Sonra alıştım, hepsini örmeye başladım. Benim başka gelirim yok. 3 ayda bir aldığım emekli maaşım var. Ölene kadar bu mesleği yaparım. Bu meslek, ne zaman ölürsem, benim için o zaman biter. Gücüm ve ömrüm yettiğince bu mesleği yapmaya devam ederim. Bu işi başkalarına öğretmeyi de istedim ama gelen yok. Bana para var mı diye soruyorlar.'
Sobe, sepet yapmanın oldukça zahmetli olduğunu belirterek, 'Bunlar suyun içerisinde olur. Tohum saçmadan, gübre atmadan Allah tarafından 9. veya 10. ayda bunlar yetişir. Allah ne verdiyse biter. Biçebildiğin kadar biç. Onuncu ay gibi başlarım biçmeye. Kendime göre biçer, getiririm ve dama koyarım.' dedi.
'Emek ve zaman istiyor'
Kamışları akşam ıslatıp ertesi gün ördüğünü dile getiren Sobe, sepetleri kurutup, balya şeklinde dizdiğini anlattı. İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Hatay'dan müşterileri olduğunu aktaran Sobe, 'Kamışlardan yaptığım bir kağnı arabası vardı. Adamın biri televizyondan görmüş geldi, aldı gitti.' diye konuştu.
Sobe, yaptığı işin emek ve zaman istediğini belirterek, şunları söyledi:
'Bir günde küçüklerden 2 tane örüyorum. Biraz daha büyüklerinden birini ise bir günde örüyorum çünkü ince iş. Eskiden biz bilek gibi kalın kalın örerdik, bir günde koca sepet yapardık. İçine çavdar buğday konurdu. Şimdi hepsi kalktı onların. Torbalara doldurup götürüyorlar. Eskiden içeri hep sepet olurdu. Harmandan kalkanı içine doldururdu. Buğday, çavdar, arpa hepsini koyardık. Bunlardan bazıları patates, soğan koymak için bazıları çiçek ekmek için.'
AA
Topladığı kamışları bahar döneminde işlemeye başlayan Sobe, evinin dışındaki bir odada nasırlı elleriyle sepetlerini örüyor.
Annesinden öğrendiği mesleği, incelikleriyle adeta ilk günkü heyecanla icra eden ve 71 yıldır sepet ören Sobe, sepetleri farklı kentlerden gelen müşterilerine satarak geçimini sağlıyor.
Sobe: 'Şimdi buna bakan yok'
İlerleyen yaşına rağmen mesleğini büyük bir aşkla devam ettiren Sobe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kamıştan sepet örmeyi 7 yaşında öğrendiğini söyledi.
Çocuk yaşta örmeye başladığı sepetlerin artık eski değerinde olmadığını aktaran Sobe, şunları kaydetti:
'Biz bu işe doğuştan başlamışız. Eskiden annemiz dedemiz başlamış. Hasır, sele, sepet örüp köylere götürürlerdi. Köylerde eline ne geçerse bulgur, yarma, para bu şekilde satıp geçimlerini sağlarlardı. Şimdi buna bakan yok. Ben 7 yaşlarında başladım. Annemle beraber yapardık. Ben sepetin kenarını örerdim o zaman, annem de altını yapardı. Sonra alıştım, hepsini örmeye başladım. Benim başka gelirim yok. 3 ayda bir aldığım emekli maaşım var. Ölene kadar bu mesleği yaparım. Bu meslek, ne zaman ölürsem, benim için o zaman biter. Gücüm ve ömrüm yettiğince bu mesleği yapmaya devam ederim. Bu işi başkalarına öğretmeyi de istedim ama gelen yok. Bana para var mı diye soruyorlar.'
Sobe, sepet yapmanın oldukça zahmetli olduğunu belirterek, 'Bunlar suyun içerisinde olur. Tohum saçmadan, gübre atmadan Allah tarafından 9. veya 10. ayda bunlar yetişir. Allah ne verdiyse biter. Biçebildiğin kadar biç. Onuncu ay gibi başlarım biçmeye. Kendime göre biçer, getiririm ve dama koyarım.' dedi.
'Emek ve zaman istiyor'
Kamışları akşam ıslatıp ertesi gün ördüğünü dile getiren Sobe, sepetleri kurutup, balya şeklinde dizdiğini anlattı. İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Hatay'dan müşterileri olduğunu aktaran Sobe, 'Kamışlardan yaptığım bir kağnı arabası vardı. Adamın biri televizyondan görmüş geldi, aldı gitti.' diye konuştu.
Sobe, yaptığı işin emek ve zaman istediğini belirterek, şunları söyledi:
'Bir günde küçüklerden 2 tane örüyorum. Biraz daha büyüklerinden birini ise bir günde örüyorum çünkü ince iş. Eskiden biz bilek gibi kalın kalın örerdik, bir günde koca sepet yapardık. İçine çavdar buğday konurdu. Şimdi hepsi kalktı onların. Torbalara doldurup götürüyorlar. Eskiden içeri hep sepet olurdu. Harmandan kalkanı içine doldururdu. Buğday, çavdar, arpa hepsini koyardık. Bunlardan bazıları patates, soğan koymak için bazıları çiçek ekmek için.'
AA