4. bölüm "HALiL iBRAHiM MAKAMINDAYIZ"

Beyt-ül Lahm (Betlehem) şehrindeki gezimizi tamamladıktan sonra yine Filistin halkının çoğunlukta olduğu bir şehre El Halil'e hareket ediyoruz. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuğun ardından varıyor ve ilk olarak Halil-ür Rahman Camii'ne (Şanlıurfa'da aynı adı taşıyan camiye ve makama selam yollayarak…) İsrail güvenlik güçlerinin sıkı kontrolü sonrasında giriyoruz. Azınlıkta olmalarına rağmen şehrin yüzde 60'ını kontrol altında tutan İsrail yönetimi çeşitli kontrol noktalarıyla şehri ikiye bölmüş.


4 peygamberli makam
Burası 4 peygamberin (Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup ve Hz. Yusuf) ile eşlerinin yaşadığı ve kabirlerinin bulunduğu önemli bir makam. 'Halil', tevhid mücadelesinin sembol ismi, 'millet-i İbrahim' ve 'İbrahimi duruş' unvanlarıyla Müslümanları şereflendiren, Kabe'yi inşa eden, manifestomuzu hazırlayan, 'tevhidin babası' Hz. İbrahim peygamberin unvanı oluyor. 'Dost' anlamına geliyor. Yahudiler de İbrahim peygamber için aynı anlama gelen 'Helol' yakıştırmasını kullanıyorlarmış.

Caminin altında 15 metre derinliğinde, 35 metre eninde ve 55 metre boyunda bir mağara varmış. Camide Ankara'dan gelen başka bir Türk kafilesiyle karşılaşıp sohbet ediyoruz.

Kudüs sevdalısı Musa Biçkioğlu bey burada da engin bilgisiyle bizleri aydınlatıyor. Caminin minberinin şehir fethedilmeden 25 yıl önce Halepli bir usta tarafından yapıldığını belirten Biçkioğlu 'Yani, daha El Halil alınmadan minberi hazırlanmıştı. Selahaddin Eyyubi bu ruh ve kadro ile Kudüs'ü ve bölgeyi fethetti' diyor. Haşhaşiler kendisine 2 kez suikast girişiminde bulunduğu için sürekli zırhla gezen Selahaddin'in bu yüzden malarya (sıtma) hastalığına yakalanıp 54 yaşında vefat ettiğini söylüyor.

İslam dünyası hak ettiği değeri vermiyor
Bu makamın Müslümanlar için çok önemli olmasına rağmen İslam dünyasında hak ettiği değeri bulamadığından yakınan Biçkioğlu 'birçok İslam ülkesindeki sıralamada maalesef en önemli camilerimiz arasında bile gösterilmiyor' diye yakınıyor.
Hz. İbrahim makamının üzerine Sultan 2. Abdülhamid Han tarafından konulan örtü halen İsrail'in elindeymiş. Başındaki sancak ise Osmanlı sancağıymış.

El Halil halkı İsrail'de İslami direnişin en güçlü olduğu yerlerden birisi. Temel fıkraları gibi esprili anlatımlara da konu olan El Halilliler, yiğitliklerinin yanısıra sanatkarlıkları ve girişimcilikleriyle de tanınıyorlar. Nitekim Kudüs başta olmak üzere bölgede turistlere satılan hediyelik eşyaların çoğu bu şehirde üretiliyormuş. Şehrin üzümü de çok meşhurmuş ama İsrail yönetimi bağlarda çalışmalarına müsaade etmiyormuş.

İlginç isimli dernek
El Halil'den Kudüs'e akşamüzeri varıyoruz. Yatsı namazı Mescidi Aksa'da kılındıktan sonra Tur sorumlumuz suriçinde 'Burj al Lag lag' (Leylek Burcu) isimli ilginç bir derneğe götürüyor. Başkanı Hicazi bey İTÜ'de okumuş Türkçe bilen gayretli birisi. Dernek özellikle gençliğe yönelik çok güzel faaliyetler yürütüyor. Görüşmeler esnasında Kayseri'deki sivil toplum kuruluşları ile yardımlaşma sözü alınıyor ve isteyenler bağışta bulunuyorlar.

İsrail'de hayat çok pahalı
Tel Aviv ve Kudüs başta olmak üzere İsrail'de hayat çok pahalı. İsrail para birimi Şekel değer olarak bizim Türk Lirasına çok yakın. Yani 1 şekel hemen hemen 1 TL değerinde. Mesela duble çay 10 şekel, portakal suyu 15 şekel, felafel dürüm 7 şekel, bir börek 10 şekel. Özellikle portakal ve narenciye diyarında bir bardak portakal suyuna 10-15 lira vermek insanı çok zorluyor. Nitekim bölgedeki en pahalı kent olan Tel Aviv, dünyanın en pahalı on dördüncü şehriymiş.

Askerlik mecburi

İsrail'de kız-erkek her gence askerlik mecburi. Kızlar 2, erkekler 3 yıl yapmak zorundalar. Ailenin tek evladı olsa bile askere gidip 'Siyonist hizmet'ini yapmak zorunda. Sadece siyah giyen, fötr şapkalı dindar Yahudiler askerlikten muafmış. 18 yaşını doldurmuş ya da 12. sınıfı bitirmiş erkek ya da kadın askerliğe çağrıldığı için gördüğümüz çoğu üniformalı, silahlı çoluk-çocuk denecek yaştaydı.
İsrail yönetimi seküler Yahudiler çoğalmadığı için tüm beklentilerini dindar ailelere yöneltmiş. 8 milyonluk ülkede 5,5 milyon Yahudi'ye karşılık 2,5 milyon Arap var. Ancak yakın gelecekte bu durumun aleyhlerine bozulacağından korkuyorlar. Bu yüzden dindar Yahudi ailelerin tek görevi bolca çocuk dünyaya getirmek…

Birçok şehrimizden küçük
Toplam 20 bin 770 kilometrekare büyüklüğündeki İsrail bizim birçok şehrimizden küçük bir ülke. Ama 8 milyon nüfusuyla çok yoğun bir ülke. (Devamı yarın)


NURİ PAKDİL'İN KUDÜS SEVGİSİ

'Yedi güzel adam'dan Nuri Pakdil''in öfkesinin kıblesi Kudüs''tür. Kudüs'ün Pakdil için ayrı bir anlamı vardır. Yaşadığımız çağda İslam dünyasında işlenen her zulümün simgesi Kudüs'tür esasen. Nitekim Bilal Can bir yazısında 'Necip Fazıl için Büyük Doğu, Mehmet Akif için Asım'ın nesli ne ise Pakdil için de Kudüs odur' yorumunu yapar. Saatini Kudüs'e ayarlayan Pakdil, İslam coğrafyasında olanları adım adım takip eder. Kudüs, Pakdil için hayati bir önem taşır. Kitabına da ismini veren 'Anneler ve Kudüsler' şiiri Pakdil'in bütün sanat, aksiyon ve fikir dünyasının muhtasar bir özeti gibidir. 'Yürü kardeşim/Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin' mısralarıyla Pakdil yaşamakla yazmanın biri tercih edilmesi gereken iki şık olmadığını eylem/yazı/şiir/hayat dörtlüsünün birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu ifade etmekle kalmaz 'yürü' ihtarıyla çıkış yolunu da gösterir. Annelerin çocuklarından birer Kudüs yaptıkları, babaların içlerinde birer Kudüs canlandırdıkları günler için yazılmıştır bu şiir.




Anneler ve Kudüsler (Nuri Pakdil)
Tûr Dağı'nı yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs'ü kol saati gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs'e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba olunca içinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin
…………………………………………..
Tapınakla yürek arasında en canlı ilişki
yüreğimiz sıkışınca
anladık
el aksa'dan bir taş düşürülmüştür
*
İnsan
soyaçekim
göğe yansır umudu
baktıkça aynada
*
Ve çocuk gülünce
ışır el aksa
el aksa bilir ki
çocuk koyacak o taşı
*
Ki biraz kirazdır ki biraz silhtır
çocukların
gözleri
parmakları
*
Getirince baba
kudüsü özümleyen ekmeği
yeniler anne andını
kirazın ve silhın üstüne
*
Deniz kabartısıyla
aynı andadır anne andı ve çocuk solunumu
bilir baba
toprağı süren makinanın hüzünle kudüsü söylediğini
*
Ağıt yakışmaz
şiire ve çocuk yüzlerine
ki çocuk yüzleridir getirir bizlere
gereğini bağımsızlığın
*
İlerler zaman
kudüs koşusunda
ancak anlar
çocukların daim önde olduklarını

Bakmadan Geçme