4 bin yıl önce denizi olmayan 'liman kent' Kayseri
Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde çalışmalar aralıksız devam ederken elde edilen bulgularda denizi olmayan bölgenin 4 bin yıl önce ticaretinin oldukça gelişmiş olduğu belirlendi.
Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde çalışmalar aralıksız devam ederken; elde edilen bulgularda denizi olmayan bölgenin 4 bin yıl önce ticaretinin oldukça gelişmiş olduğu belirlendi.
Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde çalışmalarda çıkan tabletlerdeki çivi yazılarında Orta Asya'dan gelen maden ve değerli taşların bölgede bulunduğunu ifade eden Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar giden bir ticaret ağının varlığı çok açık. O bölgelere has malzemeler bu tarafa da getirilmiş. Sadece Kültepe'ye getirilmemiş bu mallar, Anadolu içlerine de satılmış. Ege, Karadeniz Bölgesi'ne kadar bu malların satıldığını biliyoruz. Dolayısıyla Kültepe; eski Asurluların dediği gibi 'liman kent' haline gelmiş, 'Anadolu'nun limanı' diyebileceğimiz bir merkez haline gelmiş 4 bin yıl önce" dedi.
Kayseri-Sivas Karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları aralıksız devam ederken, elde edilen bulgular da tarihe ışık tutuyor. Ticaretiyle 4 bin yıl önce bölgenin Anadolu'nun limanı haline geldiğini kaydeden Prof. Dr. Kulakoğlu, "Kayseri, Türkiye'nin tam göbeğinde. Bu sayede hemen hemen her bölgeyle ilişkisi olan bir yer olduğunu bugün de zaten biliyoruz. Bunun dışında özellikle Asurlu tüccarlar sayesinde sadece Anadolu içinde değil, sadece Mezopotamya ile değil çok daha uzak bölgelere ilişkin veriler de öğrenebiliyoruz. Bazı tabletlerde geçen bazı isimler, kelimeler tamamen bildiğimiz Ön Asya bölgesinden daha farklı yerlere ait olması lazım. İkincisi; Orta Asya'ya kadar giden kısımdan gelen değerli madenler; kalay, altın, lapis lazuli gibi taşlar burada da bulunuyor. Muhakkak ki bu bölgelerle Kültepe'nin ilişkisi olduğunu bize gösteriyor. Tüccarlar getiriyor, karşılıklı olarak mal takası yapılıyor ama sonuçta o bölgelerin bilindiğini anlıyoruz. Onların dışında parfüm cinsi yağların da bugün yine Orta Asya'ya giden kısımdan geldiğini tahmin ediyoruz. Oradan gelen mallar bize kadar ulaşmış vaziyette. Orta Çağ'daki İpek Yolu'nun kökenini sormak gerekirse gerçekten Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar giden bir ticaret ağının varlığı çok açık. O bölgelere has malzemeler bu tarafa da getirilmiş. Sadece Kültepe'ye getirilmemiş bu mallar, Anadolu içlerine de satılmış. Ege, Karadeniz Bölgesi'ne kadar bu malların satıldığını biliyoruz. Dolayısıyla Kültepe; eski Asurluların dediği gibi 'liman kent' haline gelmiş. Dolayısıyla 'Anadolu'nun limanı' diyebileceğimiz bir merkez haline gelmiş 4 bin yıl önce" ifadelerini kullandı.
6 bin yıl öncesine ait seramikler de bulundu
Kültepe'de yapılan kazılarda elde edilen seramiklerle 6 bin yıla varan geçmişi de açığa çıkardıklarının altını çizen Prof. Dr. Kulakoğlu, "Yeni yaptığımız kazılarda sadece 4 bin yıl önce değil, ondan çok daha erken döneme hatta 6 bin yıla varan geçmişi açığa çıkardık. Yine o dönemlerde de uzak bölgelerden gelen seramikler, mücevheratlar olmak üzere değerli eşyalar burada da bulunuyor. Bunlar bütün bu ilişkiler ağının sonucunda gelmiş malzemeler. Kültepe dediğimiz zaman önümüzde bir harita canlanır; Anadolu tabii ki var ama Doğu'ya baktığımız zaman Orta Asya'yı da içine koyarız" diye konuştu.