3. BÖLÜM - EY KUDÜS! EY PEYGAMBERLER KOKUSU!

4 günlük gezimizin ikinci günü sabah namazı ile başlıyor. Mescid-i Aksa'da kılınan namazın ardından otellerde kahvaltı yapılıyor. Bugünkü programımızda ilk olarak 4 tepeli Kudüs'teki Sion Tepesi var. Otobüslerle bölgeye giderken otelimizin yakınında meşhur Yahudi işadamı adına kurulan David Rockefeller Müzesi'nin varlığından haberdar oluyoruz. Otelin yanındaki alanda kurulan parka da Rockefeller adının verileceğini öğreniyoruz.

Peygamberler şehri Kudüs

5 bin yıllık geçmişi olan kadim Kudüs şehri birçok peygambere de ev sahipliği yapmış. Prof. Dr. Ali Erbaş 'Peygamberler şehri Kudüs' başlıklı incelemesinde şu değerli bilgilere yer vermiş;
'Kur'an'da 'İbrahim ne Yahudidir ne de Hıristiyandır, o hanif bir Müslümandır' diye tanıtılan Hz. İbrahim'in Babil'in putperestleriyle mücadelesini müteakip, Nemrud'un ateşinin Rabbi'nin izniyle kendisini yakmaktan kurtulmasının ardından, Eski Ahid'e göre oğlu İshak'ı kurban ettiği, İslam kaynaklarına göre eşi Sare ile birlikte Mısır'a giderken uğradığı ve kabrinin bulunduğu şehirdir Kudüs. Oğlu Hz. İshak'ın yaşadığı, torunu Hz. Yakub'un, yavrusu Yusuf'unun hasretiyle ağlamaktan neredeyse gözlerini kaybettiği, Hz. Yusuf'un doğup büyüdüğü ancak küçük yaşta iken babasının kendisine duyduğu sevgiyi kıskanan kardeşleri tarafından kuyuya atıldığı ve babaları Yakub'a 'onu kurt yedi' yalanının söylenildiği yerdir Kudüs. Mısır'a göç eden dedesi Yakub'un beşinci ya da altıncı kuşaktan torunu olan Hz. Musa'nın Mısır'da doğup büyüyüp, orada peygamberlik görevine başlayıp firavunla mücadelesinden sonra İsrailoğullarını Mısır'dan çıkarıp götürmek istediği Filistin topraklarının merkez şehridir Kudüs. Tarihe kral peygamber diye adını kazıtmış Hz. Davud'un fethederek devletin başkenti yaptığı, cinlere emir veren, hayvanların dilinden anlayarak onlarla konuşabilen bir diğer kral peygamber Hz. Süleyman'ın Mescid-i Aks ile taçlandırdığı ulu şehirdir Kudüs. Doğduğunda annesinin onu adağı gereği mabede hizmet etmek için Hz. Zekeriyya'ya teslim ettiği, mabette ibadet ederek büyüyen, genç kız olduğunda bakire olmasına rağmen yüce Allah'ın takdiri ile Hz. İsa'ya hamile kalan, doğum sancısı kendisini bir hurma ağacının gövdesine sığınmaya mecbur ettiğinde 'keşke bundan önce ölseydim ve unutularak unutulmuşların arasına karışsaydım.' (Meryem suresi, 23) diyen, tüm kadınlar için iffet ve namus timsali Hz. Meryem'in dünyada benzeri olmayan bu mucizeyi yaşadığı yerdir Kudüs. Ve nihayet kendisinden önce isimleri Kur'an'da geçen ya da geçmeyen yüzlerce peygamberden sonra 'htemü'l-enbiy' yani peygamberler zincirinin son halkası, Kur'an'da 'rahmeten li'l-lemîn' (alemlere rahmet) olarak gönderildiği ifade edilen, İsr mucizesiyle Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aks'ya yürütülen, mi'rac mucizesiyle de Mescid-i Aks'dan sidre-i müntehya yükseltilen Hz. Muhammed Mustafa'nın 'ziyaret edilmeye değer' gördüğü ve teşvik ettiği üç şehirden birisidir Kudüs.'

Sion Tepesi
Nitekim biz de bugünkü turumuzda ilk olarak Hz. Davud peygamberin kabrini ziyaret edeceğiz. Sion Tepesi'ndeki birinci durağımız Davud Kapısı. Sıla Tur'un yöneticilerinden olan ve İsrail'e 10 yıl girememe ile cezalandırılan yani çok sevdiği Kudüs'ten mahrum bırakılan Musa Biçkioğlu kulaklıklarımıza İstanbul'dan telefonla bilgi aktarıyor. Kapıda 1947 savaşından kalma Yahudilerin kurşun izlerine dikkatimizi çekiyor. Bu kurşunlara 'Yahudi gülü' diyen Biçkioğlu, Mescid-i Aksa'da bunlardan binlercesinin iz bıraktığını söylüyor. Kapının üzerindeki kitabenin Kanuni'den hatıra olduğunu belirten Biçkioğlu, Ürdün'ün ihanetini ifşa ediyor. Ancak kapıda Yahudilerle savaşırken şehit olan 7 Ürdün askerini de anmamıza vesile oluyor.

Lir çalan Davud
Buradan üç din için de büyük önem arz eden Davud Peygamberin Musevilerin deyimiyle Kral Davud'un kabrine geçiyoruz. Maalesef Museviler, Hz. Davud'u peygamber olarak değil de fetihler yapmış 'Fatih Sultan Mehmet' gibi başarılı bir kral olarak tanıyıp seviyorlar. Ama o'na muharref Tevrat'ta gayriahlaki isnatlarda da bulunmaktan vazgeçmiyorlar. Zebur'u da kutsal bir kitap olarak değil, Davud'un kendi yazdığı şiirler olarak kabul ediyorlar. Bazıları da bestelenip ilahi gibi okunduğu için kabrinin bulunduğu binanın önüne dikilen heykelinde onu lir çalarken tasvir etmişler. Yahudiler Davud'u kendilerine daha yakın gördükleri için Hz. Musa'dan daha çok önem veriyorlar.

Hz. Davud'un kabrinin bulunduğu varsayılan binada ibadet eden, Tevrat okuyan çok sayıda Yahudi ile karşılaşıyoruz. Bazılarının cezbeye gelip kendilerinden geçtikleri görülüyor.
Bölgedeki sinagog'un birkaç metre ötesinde ise Alman imparatoru Kaiser Wilhelm tarafından inşa ettirilmiş görkemli bir kilise yükseliyor. Burası Hristiyan inancına göre Hazreti Meryem'in vefat ettiği yer.

İstikamet Beyt-ül Lahm
Sion Tepesindeki gezimizi tamamladıktan sonra tekrar otobüslerimize biniyor ve Filistin Özerk Bölgesi'ndeki Beyt-ül Lahm (Yahudilerin deyimiyle Betlehem) şehrine doğru yöneliyoruz. Kudüs çıkışında utanç duvarının ortasındaki kontrol noktasından geçip şehre doğru gidiyoruz. Güya Yahudilerin güvenliğini sağlayan ve zaman zaman 20 metre yüksekliğe kadar ulaşan bu duvarlar aslında Müslümanları akrabalarından ve tarım arazilerinden kopartıyor.

Yüzde 75'i Müslüman, yüzde 25'i Hristiyan olan şehir 'Et diyarı' ya da 'Bereketli yer' anlamına geliyor. Şehirde Yahudi olmadığından pek kavga olmuyormuş. Kudüs'te olduğu gibi burada da Müslümanlarla Hristiyanların aralarında pek sıkıntı yokmuş. Beyt-ül Lahm'deki ilk durağımız Hz. İsa'nın doğduğu yer olarak bilinen Doğuş Kilisesi. Burası Hristiyanlığın 2. kutsal noktası imiş. Karşısında da Hz. Ömer Camii bulunuyor.
Hz. İsa'nın doğduğu mağara ve temsili beşiğinin de yer aldığı Kilise'yi gezerken bir ayine rastlıyoruz. Kırım Savaşı'nı başlattığı iddia edilen yıldız da bu kilisede bulunuyor. Avluda koyun ve keçilerin de yer aldığı Hz. İsa'nın doğumunu temsil eden bir sahne dikkatimizi çekiyor. Çıkış koridorunda ise Hızır Aleyhisselam'ı bir ejderhayı öldürürken gösteren heykel yer alıyor.

Diğer bir Filistin şehri El Halil'e gitmek üzere otobüslerimize doğru yürürken 'mırra' satan bir seyyardan kahve alıp içiyorum.
(Devamı yarın)

KUDÜS (Nizar Kabbani)
Ağladım tükendi gözyaşım ağladım
Ağladım mumlar bitti ağladım namaz kıldım
Bitirdi beni vardığım rükular
Sende Muhammed'i Yesuğ'u aradım

Ey Kudüs Ey peygamberler kokusu
Ey yerin göklere en yakın avlusu
Ey Kudüs ey yolların ışığı
Ey parmaklarını yakan güzel çocuk
Ey Peygamber'in geçtiği gölgeli ova
Hüzünlü gözlerinle ey kentlerin incisi

Acıdır cadde taşları
Acıdır müezzin sesleri
Ey Kudüs ey sevdaya bürünen güzel
Kimdir Kıyamet Kilisesi'nde çalan çanları
Pazar sabahları
Kim getirir çocuklara oyunları
Milat gece yarıları

Ey Kudüs ey kentlerin acılısı
Ey gözkapakları arasında kabaran büyük
gözyaşı (damlası)
Kim durdurur düşmanları
Sana karşı ey dinlerin gerdanlığı
Kim siler kanları duvar taşlarından
İncil'i kim kurtarır
Kur'an'ı kim kurtarır
Kim kurtarır İsa'yı İsa'yı öldürenlerden
İnsanı kim kurtarır

Ey Kudüs ey kentim
Ey Kudüs ey sevgilim
Yarın çiçek açacak limon ağaçları
Açılıyor yeşil sümbüller zeytinler
Gülüyor gözler
Dönüyor giden güvercinler gene
Tertemiz masmavi göklere
Dönüyor çocuklar oyunlarına
Babalarla oğullar buluşuyor
Senin çiçekli tepelerinde
Ey zeytin ülkesi ey selam ülkesi
(Çev: İbrahim Demirci)

Bakmadan Geçme