• Haberler
  • 40 yılını iki kitaba sığdırdı

40 yılını iki kitaba sığdırdı

Dile kolay eğitime adanmış tam 40 yıl. Bu 40 yıllık eğitim hayatını 'Elini Ver Öğretmenim' ve 'Gülistan Çiçekleri' adlı iki kitaba sığdıran Ali Özkanlı, emekli bir öğretmen olmasına rağmen kitaplarını adeta bir derslik haline getirmiş ve eğitmeye orada devam ediyor.

 Ömrünü eğitime adamış, binlerce öğrenci yetiştirmiş olan Ali Özkanlı ile son çıkan iki Kitabı “Elini Ver Öğretmenim” ve “Gülistan Çiçekleri”ni konuştuk. Kayseri doğumlu olan Özkanlı; İlk, orta ve yükseköğrenimi Kayseri’de tamamlamış ve 40 yıla yakın bir süre hayatını eğitime adamış biri. Bu 40 yıllık tecrübenin ürünü olarak nitelediği eserlerini basılma aşamasında yayınevlerinin ilgisizliği ve ticari kaygılarından bir hayli dertli olan Özkanlı, bu olumsuz durumlar sayesinde kitaplarının Editörü Eda Bildek ile tanışmasına vesile olmasından dolayı memnun. Özkanlı “Elini Ver Öğretmenim” kitabında 40 yıllık eğitimcilik anılarını ve öğrencilerinin kendisine yazdığı mektuplardan oluşuyor. Özkanlı, bir diğer kitabı “Gülistan Çiçekleri”nde ise gençlere ve ebeveynlerine sesleniyor. Bu kitabın anne ve babalar için bir başucu kitabı niteliği taşıdığını belirten Özkanlı, Çocuklara nasıl davranılması gerektiğini öğütlüyor. Söyleşimizde Ali Özkanlı’yı tanıdıktan sonra, çocuklarım dediği kitaplarını ve ümitlerini göreceksiniz.

Öncelikle sizi sizden dinleyebilir miyiz?

1956 yılında Kayseri'de dünyaya geldim. İlk, orta ve yüksek öğrenimimi Kayseri'de tamamladım. Ömrünü eğitime adamış, binlerce öğrenci yetiştirmiş biriyim. Yurdumuzun değişik bölgelerinde (Ordu - Merkez, Diyarbakır-Silvan, Ankara - Çubuk, Kayseri - Pınarbaşı ve Kayseri -Melikgazi ilçelerindeki İlköğretim okullarında) 15 yıl sınıf öğretmenliği 10 yıl Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenliği yaptım. 2004 yılında emekli oldum.

Çeşitli sivil toplum örgütleri ve gönüllü kültür teşekküllerinde eğitimle ilgili görev yapmaktayım. Konferans, seminer, sohbet ve rehberlik yanında dergi ve site yazıları, radyo ve televizyon programlarıyla çalışmalarıma devam etmekteyim. Somuncu Baba Dergisinde eğitim ve aile. Kayseri Gündem Gazetesinde ise kültür sanat yazıları yazmaktayım. Evli, iki çocuk babasıyım.

En son sınıf öğretmeni olarak mı mesleğinizi bıraktınız?

10 yıl branştan sonra norm kadro geldi. 2001 yılında norm kadroyla asli görevimiz olan sınıf öğretmenliğine döndüm. Ardından sınıf öğretmenliğinden 2004 yılında emekli oldum.

Yazarlığınız ne zaman başladı?

Bende yazarlık 40 yaşından sonra başladı. Bazı olaylar insanları tetikler. Dr. Ender Saraç’ın yazmış olduğu Ruhsal Zekâ ve Kader diye bir kitabı var. Kitapta şunu diyor; “İnsanların yaratılışında bazı özellikleri vardır. Bunlar üstü örtülü ateş gibidir. Bu özellikler bir stres, hastalık, bir olayın ardından, bir anda o üstü kapalı olan ateşin üflenmesi ile birlikte o öz ortaya çıkar” diyor. Benim ki de öyle oldu. Küçüklüğümden beri okumaya merakım vardı. Gençliğimde de birçok şiir yazmıştım. 2001 yılında bulunduğum okulda dergi çıkarmak isteyen hocalarımızla beraber yazılarımı da yayınlamaya başladım. İlk şiirimde “öğretmenim” şiiri ile başladı ardından hızla devam etti.

Sizin yazar kimliğiniz mi ön plandadır, yoksa şair kimliğiniz mi?

Ben aslında yazar ve şair sözlerini çok üzerime alınmıyorum. Şair ve yazar adayı olduğumu söyleyebilirim. Çünkü ben çok büyük üstatlarla birlikte oldum. Bahattin Karakoç, Cemal Safi, Nurullah Genç bu üstatlardan birkaçı…  Son 2-3 yıldır önemli kişileri Kayseri’ye de davet ettik. En son “Abdullah Satoğlu 60. Yıl Vefa Gecesi”ni yaptık. Orada de birçok değerli şair ile bir arada bulunduk. Bu nedenle eğitimcilik yönümü önemsiyorum. İyi bir eğitimciyim, çünkü eğitime yıllarımı verdim.

İki yeni kitap çıkardınız. Yeni çıkardığınız kitaplardan bahsedelim istiyorsanız.

Bu kitaplar 2006 yılında hazırdı, ama 6 yıl bekledi. Ama bu sayede Kitaplarımın editörü Eda Bildek ile tanıştım. Yayınevlerini dolaştım kitaplarımı basmak için hocam sen kimsin dediler bana. Kayseri’de bilen tanıyan olabilir ve yüzlerce öğrencide yetiştirmiş olabilirsin. Kitaplarında çok güzel, Ama bize isim lazım dediler. Çünkü biz ticari bir bakış açısı ile bakıyorlardı. Görüştüğüm yayınevleri kitaplarımı basmadı. Şuanda da halihazırda olan kitaplarımızı basamamamızın önünde ki en büyük engelde ticari kaygılardan kaynaklanıyor. Çıkan en son kitaplarımın basılmasında da Eda Bildek’in çok büyük rolü var. Yayınevleri ile görüştüğümde Eda Bildek basılacak diyorsa basılır dediler. Eda Bildek’te dedi ki; “Hocam bunlar çok değerli, eğitime 40 yılınızı vermişsiniz ve kitaplarınızda bizim değerlerimizi anlatıyorsunuz. Batı kökenli değil, bizden olan; dinden, Kur’an’dan ve ahlaktan bahsediyorsunuz. Öğretmenliğiniz ile yoğurduğunuz bu eserlerin mutlaka basılması lazım ve ben bunları basacağım” dedi. Kitaplarım bu şekilde çıktı. 

Kitaplarınızın içeriğinde neler yer alıyor?

Aralık ayında Uğur Tuna Yayınları’ndan, “Gülistan Çiçekleri” kitabım okuyucusuna merhaba dedi. Kitabımın ilk 135 sayfasında gençlere seslendim. Gençlerin nasıl olması gerektiğini bu eserimde ele aldım. Necip Fazıl, Mahir İz, Nurullah Topçu, Ali Fuat Başgil, Yavuz Bahadıroğlu, Vehbi Vakkasoğlu, Alişan Kapaklıkaya, Ali Erkan Kavaklı, Halit Ertuğrul, Cemil Tokpınar gibi 250’nin üzerinde yerli yabancı eseri okuyan ve hazmeden daha sonra 11 yıllık süreçte bunları kaleme alan bir faaliyetin içerisinde oldum. 135 sayfadan sonraki bölümde ise, anne ve babaların bir başucu kitabı; çocuk nedir, ne olmalıdır. Zamanımızda ve geçmişte yaşayan alimlerin sözlerini de ekleyerek bu ikinci bölüm hazırladım ve böyle bir eser ortaya çıktı. Kayseri’de çeşitli kitapçılarda ve yirminin üzerinde internet sitesinde satılıyor. Bir sitede “Gülistan Çiçekleri” 10 gün boyunca en çok satan kitaplar arasına girdi. “Elini Ver Öğretmenim” kitabımda ise 40 yıllık eğitimcilikteki anılarım. Nerelerde çalıştığım ve neler ile karşılaştığım, beni etkileyen olaylar neler ve öğrencilerimin bana yazdığı saf ve temiz duygularla yazdıkları mektuplardan oluşuyor. Tabi bu mektupların yayınlanması için çocuklardan izin almıştım. Birde benim o mektuplara verdiğim cevaplar var. Ayrıca kitabın hazırlama aşamasında iki ressamla çalışmıştım ve bu sayede çeşitli resimlerle kitabı renklendirdik. Kitap içerisinde öğretmen ve eğitimcilerin tanımlarını yaptık. Sıradan öğretmen anlatır, geçer. İyi öğretmen açıklar. Yetenekli öğretmen uygular ve gösterir. Gerçek öğretmen ise ilham kaynağı olur. Bizde bu kitap da nasıl ilham kaynağı olunur, bunu anlatmaya çalıştık. Hazırladığım bu kitapla şunu söylüyorum; siz 250 kitap okumayacaksınız, sizin yerinize Ali Özkanlı 250 kitabı okudu. Bu sebeple “Gülistan Çiçekleri” kitabımı, mesleğe yeni başlamış bir öğretmenin mutlaka okuması gereken bir eser olarak gördüm.

6. Çukurova TUYAP Kitap Fuarı Adana’daydı. Siz de Adana’da ki fuara katılanlar arasındaydınız. Adana’da ki imza serüveninizden biraz bahseder misiniz?

Adana’da ki bir televizyon programına katılacağımdan dolayı fuara son gün gittim. Fuara çok müthiş bir ilginin olduğunu gördüm. Orada kitaplarımızı imzaladık. Daha önemlisi çok önemli insanlarla tanıştık. Ahmet Günbay ile sohbet etme imkanımız oldu. Vehbi Vakkasoğlu, Yavuz Bahadıroğlu ve hemşerim değerli eğitimci Fatma Çetin Kabadayı, benim çok değer verdiğim kitaplarımın da editörü olan Eda Bildek; 25 yaşında 4 esere imza atmış bir genç yazarımız ile fuar alanında bir arada olma şansını yakaladık. Adana’da geçirdiğim iki gün boyunca çok güzel anılar yaşadım. Kayseri’de de TÜYAP’ın bir kitap fuarının olmasını arzu ediyorum. Kitap fuarları yazarı, okuyucusu ile buluşturuyor. Bu nedenle kitap fuarları çok önemli.

Şiirlerinizde en çok neyi işliyorsunuz?

Aslında işlediğim şiirler genellikle çok çeşitli oluyor. O an ki duygularımı paylaşıyorum. Bu bazen toplumsal bir sorunken, bazen ise tassavufi oluyor. Ama en çok ilahi aşkı yazıyorum.

Aşk genel itibariyle beşer arasında yaşanan bir duygu olarak insanlara nakşediliyor. Siz aşk konusunda ne söylemek istersiniz?

İnsanlar, aşkı günübirlik sevgilere indirgemiş durumda. Fani olan şeyler gelip geçicidir. Önemli olan baki şeylerdir. Önemli olan gönüllere hitap etmek ve fethetmektir. Ahmet Yesevi hazretleri baki bir sevgi için Anadolu’ya gelip gönülleri fethetti. Dolayısıyla beşeri aşktan ziyade eğer insanın gönlünde Allah aşkı var ise onu mutlaka dillendirmeli ve onu insanların yüreğinde inşaa etmelidir. Dünyevi sevgilere aşk demek, aşkı kirletir.

Hazırlamış olduğunuz ama daha basılmamış kitaplarınızda olduğunu söylediniz. Bu yeni kitapların içeriği ne olacak ve ne zaman basılacak?

Yeni çıkacak olan kitaplarım var. Fakat yayın ve tanıtım süreci epey bir meşakkatlidir. Mesela en son çıkan kitaplarımın çıkış tarihi aslında 2006 Nisan idi. Ama bu meşakkatten dolayı 6 yıl sonra çıktı. Hazırladığım ve çıkmasını beklediğimiz şiir kitabı ile ilgili şöyle bir sıkıntı var; şiir okuyucusu çok yok ve şiir alanı biraz dar. Yayınevleri şiirlerin basılmasına çok taraftar olmuyor.

Efendimize yazdığım, peygamber şiirleri, çocuklara yazdığım çocuk şiirleri var. “Yüreğime Kor Düştü” diye bir çalışmam var. Eğer bunlar yayınevlerince basılması arzu edilirse, hâlihazırda 3-4 kitap çalışmam var. Ama süreç biraz sıkıntılı, her yayınevi basmak istemiyor. Ama yılmayacağız.

Peki, siz kitapların basılmamasını neye bağlıyorsunuz?

Bunu nedeni Kayseri’de daha çok ticari menfaatlerin düşünülüyor olmasıdır. Ama biraz gecikmesine rağmen, kalenin içerisi tamamen kültür ve sanat merkezi haline getirilecek olan proje ile bu olumsuz durumun azalacağını düşünüyorum.

Söyleşi: Bünyamin Gültekin

Yorumlar 2
mustafa ışık 28 Şubat 2013 22:33

selam, sayın Hocam, İkiz doğurmuşsunuz; hayırlı olsun. Erkeğin doğurmadığını düşnenler olacaktır. Ben bir yazarın kitap yazma sürecini ve yayınlanmasını kadınların doğumuna benzetiyorum. Sancı anında "bir daha doğum yapmayacağım." diyor ama çocuğunun yüzüne güldüğünü gören anne gibi, bütün acıları unutuyor. Yeniden doğuma karar veriyor. Bu yazıda yeni kitapların işaretleri gözüküyor. Allah rızasını gözeterek çalıştığınız bir vakfa, sizin kitabınızın basılarak, hiç değilse, çıkarılan dergiye hediye olarak verilmesini önerdiğimi hatırlıyorum. Sevgi dolu kalbinizin kabuğu kırmanıza vesile olduğunu gördüm. Sizi keşfeden, tanımadığım cevheri de tebrik ediyorum. Hayırlı olsun...

Bakmadan Geçme