33 ÜLKEDEN SOMA İÇİN SAYGI DURUŞU
Kayseri'de eğitim gören 33 farklı ülkeden yabancı öğrencinin katıldığı Uluslararası Öğrenciler Akademisi'nde Soma için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Kayseri’de eğitim gören 33 farklı ülkeden yabancı öğrencinin katıldığı T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Medeniyetin Burçları Derneği’nin Kayseri’de düzenlediği ‘Uluslararası Öğrenciler Akademisi’nde 8. Hafta geride kaldı. Akademide yabancı öğrenciler bir vefa örneği sergileyerek Soma faciasında yaşamını yitirenlere kayıtsız kalmadılar. Akademide bulunan öğrenciler adına söz alan Erciyes Üniversitesi Doktora öğrencisi ve Kayseri Gündem Gazetesi yazarı Sayed Mubin Hashimi, Türkiye’de kendilerine burs verilerek iyi bir eğitim ile güzel bir gelecek hazırlandığını belirterek, bunun bir vefa borcu olduğunu söyledi. Sayed Mubin Hashimi, bu vefa borcunun bilincinde olarak Manisa Soma’da yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşuna davet etti. Katılımcı öğrenciler 1dakikalık saygı duruşu ile Soma faciasında yaşamını yitirenleri ve ailelerini unutmadıklarını gösterdi.
“Şiirini kaybeden devletler şiddete yönelirler”
Saygı duruşunun ardından söz alan şair-yazar Celal Fedai ‘şiir’ üzerine bir konuşma gerçekleştirdi. Fedai, Türkiye’de kelimelerin kökleriyle olan bağını gevşek tuttuğumuz söyledi. Bu bağın gevşemesinde hayatın tanımlanması ve algılanmasında da ciddi sorunlar yaşadığımız kaydeden Fedai, bu tavrın şiirimizi de olumsuz etkilediğini ifade etti. Fedai, şiiriyetini kaybeden toplumlarda şiddetin ön plana çıktığını da belirterek; “Şiirin etkin olduğu dönemde devletlerin şiddeti yoktu. Şiirini kaybeden devletler şiddete yönelirler” şeklinde konuştu. Fedai, seminerinde şiirin etkisini ve müzik ile resim arasındaki bağını göstermek için katılımcı öğrencilerden Bulgaristanlı Fatme Trampa ve Afganistanlı Waliullah Wardak’a Nazım Hikmet’in Salkım söğüt şiirini okuttu.
Şiirlerin seslendirilmesinin ardından Fedai, genelde şiirlerin ya müzik ya da resim arasında bir ilişki olduğunu söyledi. Nazım Hikmet’in Salkım söğüt şiirinde ise hem resim hem de müzik etkisi olduğunu belirtti. Seminer soru cevap şeklinde devam etti.
Nasreddin Hoca’yı tanımayan yok
17 Mayıs Cumartesi günü saat 10.30’da başlayan 2. seminerde Celal Fedai bu kez de Nasreddin Hoca ve fıkralarını anlatı. Katılımcı öğrencilere Nasreddin Hocayı tanıyıp tanımadıklarını soran Fedai, öğrencilerden ‘Tanıyoruz ama biz de farklı isimlerde tanınıyor’ cevabını aldı. Fedai katılımcı öğrencilere Nasreddin Hoca denilince akıllarına ne geldiğini sorduğunda ise; “komiklik” şeklinde karşılık geldi. Fedai ise, hocanın salt bir komedi unsuru olmadığını Nasreddin Hoca’nın hazırcevap bir kişiliğinin olduğunu ve bunu pragmatist bir yaklaşımla sergilemediği belirtti. Fedai ayrıca Hocanın hazırcevaplığının bir hocanın zihninin işleyiş biçiminden kaynaklandığını kaydetti. Seminerin devamında Nasreddin Hoca fıkralarını bilen öğrencilerden birkaçı birer fıkra anlattı. Katılımcı öğrenciler fıkralarla birlikte gülümseten ve eğlendiren dakikalar yaşadı. Daha sonra konuşmasını sürdüren Fedai, Nasreddin Hoca’nın fıkralarının bizi geçmişten günümüze kadar beslediğini vurgulayarak; “Hoca sadece benliğimizi geliştirecek fıkralar anlatmıyor, aynı zamanda toplumsal yapımızın oluşmasında da katkıda bulunuyor” dedi. Fedai’nin konuşmasının ardından katılımcı öğrencilere Medeniyetin Burçları Derneği Tarafından Nasreddin Hoca kitabı hediye edildi.
“Biz ortak bir medeniyetin çocuklarıyız”
Fedai’nin konuşmasının ardından yine aynı gün saat 12.00’da başlayan bir diğer seminer konuşmasını Prof. Dr. Alaattin Karaca gerçekleştirdi. Karaca, ‘Beşikten Ölüme Türk Gelenekleri’ni anlattığı konuşmasında katılımcı öğrencilere hitaben kültürel olarak birçok benzerliğimizin olduğunu belirterek; “Biz ortak bir medeniyetin çocuklarıyız. Biz ortak coğrafyaların çocuklarıyız. Aynı şeye gülüyor ve ağlıyoruz.” dedi. Bizim 19. yüzyılda koparıldığımızı kaydeden Karaca; “İstanbul, Şam, Buhara, Semerkant hepimizin. Biz vatanımız ortak” şeklinde konuştu. Karaca, seminere slayt gösterimi eşliğinde devam etti. Karaca, bizim geleneğimizde bulunan doğum, sünnet, evlenme v.b. örneklerden yola çıkarak katılımcı öğrencilere ülkelerinde benzer adetlerin olup olmadığını sorduğunda, katılımcı öğrencilerin birçoğunda benzer adetlerin kendi ülkelerinde de uygulandığını söyledi. Seminer, Karaca’nın konuşmasını bitirmesinin ardından soru-cevap şeklinde devam etti.
Haber/Fotoğraf: Bünyamin Gültekin