İsmail ARSLAN

Cuma hutbesi önerisi: Rıza

İsmail ARSLAN

Vicdan tutulması rızanın düşük yapmasıdır.
Felsefenin yaşamla kucaklaştığı nadirattan biri, rıza mevzusudur.

Rıza, barışık olma halidir. Dış ile iç değil; bilakis iç ile iç.. Kabulü beyan eder. İnsanda milyonlarca duygu, -zıt, türdeş, benzer, farklı- milyonlarca yörünge akar. Birbirini kesenlerin birbirlerinden haz etmemesi iç anarşiye ve iç anarşi de dış bozgunlara neden olur. 

Rıza ise esasta ucuz bir kelimedir kültürümüzde...

Tanrıya inanır. Dilenci 'Tanrı rızası için' diye elini uzattığında cebindeki en küçük parayı verir, hiç vermediği de olur; ya rıza da, ya da inançta bir problem vardır. Vermemeyi tercih etmesi, vermesinden çok daha kuvvetli bir fiildir.

'Kızın rızası var mı? Var. Nereden çıkardın? Ben babasıyım, var diyorsam vardır!' 
Rıza burada anonim şirkettir. Baba ve sair büyükler hisselerin çoğunluğunu ellerinde tutarlar.

Bütün tarihimiz bilmeye tahsisatlı, lakin bilgi mevcut en oynak terminolojiye sahip. Ak denildi, ak dedik, namus denildi namus dedik. Değerler, ilkeler tabiat halinden her geçen gün daha da uzaklaşıyor. Yaşam açısından olumlu olumsuz oldukça ciddi etkileri olan bu durumun yaşamı lezzetlendirmeye, kaliteleştirmeye matuf niyetler çoğu zaman realite ile çakışabiliyor.

Eski Ceza Kanununda töre saikiyle insan öldürmeye hafifletici neden uygulanıyordu. Törenin töre sahipleri üstündeki etkisi kabul ediliyor ve bir tarz meşrulaştırma desteği söz konusuydu. Yenisinde bu durum ortadan kaldırıldı. Yine Eski Ceza Kanununda kadının seksi meslek edinmesi, olası bir cinsel saldırıda cezaya etki ediyordu. Yenisinde bu da kaldırıldı. Dün dindar için kanaat önderine kör bir itaat olağan iken bugün sorgulama akıl yürütme revaçta. Dün kabul edilen ekonomik sistemler bugün burna tutulmayabiliyor. Dün dünün hamalı kısaca. Bugün kendine ulaşan ile meşgul. Dünün kabulü bugün değişiyor. Bilgi tutarsız bir yörüngede hareket eden şartların ara sıkıştırmaları ile türeyen bir gaz gibi oldukça yarın da değişecek bugünün kabulleri.

Rıza hali bildiğine ve bilmediğine irade kurgulamaktır. İnsanın kendini bilmeye gayreti heyuladan ibaret olsa gerek. Bunun yerine şartları ile kaynaşıp önünde ama elinde olmayana dair cehdi ve elindeki ile uyumlu bir yaşamı idare edebilme iradesinin tezahürü yaşamı kolaylaştırır ve zevklendirir, aksi bir karmaşa ve bunaltı kaynağı olacaktır.

Sürü sürü doğup yığın yığın ölenler içinde bebekler, filozoflar, hakimler, diktatörler, doktorlar, caniler, artistler v.s bir ayrım yoktur. Ayrım, yaşamdaki beğeni ve rıza hali ile kendini ifade ediyor. Yaşam ve yaşadığından razı olma yaşamı anlamlandırmaya değil, daha çok sahibine anlam zenginliğine matuf bir tespittir. Bu da esasta başta söylenenden hali değildir.

Zira yok ve var nedir ki?

Razı olmadığı bir yaşamı yaşamak, rızası olmayan bir tercihe zorlanmak insan için en büyük talihsizliktir ve her suç temelde bir rıza paradoksu ilişiklidir.

Rıza kriminolojik açıdan derin bir analize muhtaç ve doğru bir bakış açısı ufuk açıcı olacaktır.

Yorumlar 7

Yazarın Diğer Yazıları