Rafet URAL

TRT ve Alija (Aliya) dizisi

Rafet URAL

     Dünyada en çok televizyon izlenen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Günlük ortalama 3-4 saatimiz TV ekranının karşısında geçiyor.  Ekranlarda ne izliyoruz, tercihlerimiz nasıl şekilleniyor? Türk insanının ilgisini ne çekiyor? Bu ve benzeri soruları ardı ardına sıralayabiliriz. Bu soruların cevabını verirken de son dönem TRT dizileri ve öncesi şeklinde cevaplarsak teşhisi doğru yapmış oluruz.
      Uzun yıllar kendi toplumsal gerçekliğinden uzak, sinema ve dizi filmlerin ekranlarda yer aldığını, kameralardan yansıtıldığını biliyoruz. Kendi kültür ve geleneklerinden uzak Hollywood ve Avrupa tarzında film-dizi taklitçiliğinden öteye geçmemiştir. Tabi ki güzel özgün eserler ortaya koyan senarist ve yönetmenlerin hakkını vermek gerek.
      Geniş Anadolu coğrafyasında sanatın her dalını bulmak mümkün aslında. Selçuklu ve Osmanlı tarihine baktığımızda, özünde sinemaya kaynaklık eden minyatür, ebru, mimari, musiki, şiir ve daha fazlasını bulmak mümkün.
        Son dönemde TRT dizileri ile bu özden faydalanarak alanında özgün, milli ve manevi değerlerimize uygun örnekleri ekranlara yansıtmaya başladı. Bunlar; Diriliş "Ertuğrul", Payitaht  "Abdülhamid",  Mehmetçik Kut’ül Amare ve Alija…
       Türk Sinema ve dizi film yapımcılığının makûs talihinin TRT’nin bu yapıtları ile son bulduğunu düşünüyorum. Bu iyiye doğru gidişin artarak devam etmesi temennisinin yanı sıra seçici bir izleyici kitlesi olarak bizleri ekran başına çeken TRT ailesine teşekkürlerimi sunuyorum.

  Alija dizisi
         Onlardan bir tanesi de Alija dizisi, Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya (Alija) İzzetbegoviç'in hayatını konu ediniyor. Devlet adamı kimliğinin yanında bir fikir ve aksiyon adamı olarak da gönüllere taht kuran Aliya İzzetbegoviç'in yaşam öyküsü 6 bölümlük mini dizi ile TRT1 ekranlarında Salı günleri seyirci ile buluştu. Dizinin 6 bölüm olmasının benim gibi bir Aliya hayranını üzdüğünü en başından belirteyim.
       Hikâyesini Ahmet Tezcan'ın kaleme aldığı Alija dizisinde, "19 Ekim 2003 senesinde hayata gözlerini yuman Bağımsız Bosna Hersek kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Aliya İzzetbegoviç'in gerçek hayat hikâyesi anlatılıyor. Dizi; Bosna’nın millî kahramanı, kurucu devlet başkanı, aydın ve yüksek ahlak sahibi İzzetbegoviç'in ilk gençlik yıllarından son zamanlarına kadar tarihe ışık tutan yaşamı ile Bosna Halkının son iki yüz yıllık tarihini ve geleceğe dair umutlarını konu alan bir yapıt."
        Kitap okuma oranının ne yazık ki istenilen seviyede olmadığını düşündüğümüzde böyle değerli şahsiyetleri insanımıza anlatmanın en kolay yolu TV ekranları olarak görülüyor. Geçenlerde bir sohbet ortamında “ İyi ki televizyonda padişahları anlatan diziler başladı, hiç bilmediğim padişahların hayatını ezbere biliyorum artık. ”Diyen bir amcamızın sözleri hala aklımda. Durumu bu açıdan değerlendirdiğimizde aslında yapılan işin ne derece önem arz ettiği ortada.
       Daha önce kaleme aldığım “Aliya İzzetbegoviç” konulu yazılarımda belirttiğim üzere bizim böyle örnek şahsiyetleri geleceğimiz olan gençlere anlatmamız gerekiyor. Aksi halde sözde “modern batının !” sahte kahramanları çocuklarımızın rüyalarını süslemeye devam edecektir.
        Alija dizisi; merhum Aliya’nın kısmi de olsa çocukluk yılları, ilk gençlik dönemi, komünist rejim yılları, savaş dönemi ve son olarak Cumhurbaşkanlığı yıllarını anlatan biyografi tadında bir dizi film. 
Ahmet Tezcan’la söyleşi
        Bu özgün eseri Türk Sinema tarihine kazandıran senarist Ahmet Tezcan Bey ile bir söyleşi yapma imkanım oldu. Beni kırmayarak sorularımı içtenlikle cevapladığı için buradan kendisine bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.
 Aliya dizi projesinin senaryosuna ilk başladığınızda ne hissettiniz?
      Mahcubiyet… Evet, mahcubiyet korkusu hissetim. Aliya İzzetbegoviç’in kendisinden, ailesinden, Boşnaklardan ve sevenlerinden çekindim. Aliya… Bilge lider… Hayatını yazmak olağanüstü bir sorumluluk… Hakkını verememek korkusu büyüktü. Ancak ilk bölüm; ailesi ve sevenleri tarafından beğenilince rahatladım.
Aliya dizi projesinin senaryosunda zorluk yaşadınız mı?
       Alija hayatı zor bir insan. O hayatı, düşünceleri ile birlikte hikayeleştirerek ekrana aktarmak da bir o kadar zor. Zaman zaman, keşke daha iyi, daha uzun yazılabilse, yazıldığı gibi çekilse, çekildiği gibi yayınlansa diye düşünmüyor değilim. Yapımcı imkanlarının üstünde bir çaba gösterdi. Onun zararı göze alan çabası olmasa yapılamazdı.
Aliya dizisinin seyirci ve gençler üzerinde nasıl bir etki uyandırdı?
      Bir nebze de olsa Alija’yı anlama ve okuma hevesi uyandırdı ise bu dizi, kendimizi görevimizi yapmış hissedeceğiz. Bu noktada geri dönüşler çok iyi. Üniversitelerde Alija Kulüpleri kuruluyor, Alija okumaları yapılıyor. Gençlerin Alija’yı okuma ve anlama çabasının üçte biri bizi yönetenlerde de olsa büyük değişikliklere kapılar açılacağını düşünüyorum.
Senaryo yazma ve dizi sürecinde Aliya, sizde ne uyandırdı?
       Alija öncelikle kendisini inşa etmiş, daha sonra Osmanlı’dan başka hiç bir döneminde tanınmayan bir kimliği, Boşnak kimliğini dünyaya kabul ettirmiş, hatta bu kimliğe saygıyla bakılmasını sağlamış bir bilge devlet adamı. Yakın tarihte benzerinin olmadığını düşünüyorum. İcraatında ve söyleminde tek referansı İslam olan Alija, “Rıza” kavramına bağlı yaşamayı Allah’a teslimiyet ile eş sayan, hakka riayette sabrın somut örneği olan adil bir insan ve devlet adamı idi. Onun bu yönünün sadece Boşnaklar, Müslümanlar için değil bütün insanlık için anlaşılıp örnek alınması gerektiğine inanıyorum.
 

Yazarın Diğer Yazıları