Mürşide ASLAN

İlk taşı günahsız olan atsın…

Mürşide ASLAN

Yahudiler, günahını sobeledikleri bir kadını saçlarından sürükleyerek büyük bir kalabalıkla Hz. İsa’nın huzuruna gelirler.

Hz. İsa’ dan kadını cezalandırmasını isterler. Herkesin içinde kabarmış hırs ve nefret duygusu verilecek kararla infazın gerçekleşmesi için teyakkuza geçmiş halde beklemektedir.

Hz. İsa yere bir daire çizer, o daire Allah’ın izniyle ayna olur. O aynaya bakan herkes geçmişte yapıp ettiği, işlediği bütün günahları görür. Hz. İsa yerden doğrulur ve kadını bırakın der. Kadını bırakırlar. Kalabalığa “ilk taşı günahsız olanınız atsın’’ buyurur. Kalabalığın sesi kesilir bir anda…

Hz. İsa geriye dönüp baktığında kadından başka o kalabalıktan geriye tek bir kişi kalmaz, hepsi oradan kaçmıştır... Günahlarıyla yüzleşmenin utancıyla…

Günümüzde değişik versiyonlarını sıkça yaşıyoruz. Herkes günah avcısı, yakalamak, sobelemek, ifşa etmek sonrada infaz etmek için tırnaklarını bilemiş, dişlerini birbirine geçirmiş, gözlerinden nefret fışkıran bakışlarla kan içmeye o kadar hazırlarki…

Bunların değil yüzüne, kalbine ayna tutsan  “bak işte, gör kendini… Ne haksızlıklar,  ne yalanlar, ne iftiralar, ne manipülasyonlar yaparak yaktığın canların, işlediğin günahların haddi hesabı yok…”
Getirsen bunların karşısına “günahkârı” desen ki, “ İlk taşı günahsız olan atsın”  Vallahi bunlar ilk taşı atmak için bile birbirlerini yerler. İlk taşı atmakta kesmez onları, en büyük taşı atmalı, mümkünse kaya parçası… En çok atmalı, daha çok atmalı…

Niye biliyor musunuz? Kendi günahını örtmek için, kendi günahını gizlemek için…

Kendi günahının fark edilmemesi için başkalarının günahını ispatlama çabası.

Temiz tutamadıkları kalpleri, bitmez tükenmez hırsları sürekli kurban arar. Efendilerinin önüne atabilecekleri, onlara ceza verdirdikçe kendi içlerinde yağ bağlayacakları türden. Buradan beslenirler çünkü. 

Başkalarının acısından, başkalarının gözyaşından, başkalarının huzur hakkını elinden almaktan, başkalarının ekmeğini, suyunu kesmekten… 

Onlara göre,  bunu hak etmiyorlar. Efendilerine manüpülatif sunumları kendilerine kocaman bir “aferin” olarak döndükçe zulümleri katmerleşir.

Ama unutmamalı; Allah her şeyin karşılığını ahrete bırakmaz. Bazı şeyleri dünyada da göreceğimize inancımız tam.

Kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş… Ölemezmiş…
 

Yorumlar 2

Yazarın Diğer Yazıları