Mehmet AYMAN

'Not Defterimden'

Mehmet AYMAN

Kum ve Köpük/ Avare den‘ seçme Aforizmalar ve Meseller

Geçen hafta Amerikalı yazar Henry David Thoreau'nun aynı adlı eserinden alıntılarla hem Sivil itaatsizlik düşüncesi, hem de kitabı sivil itaatsizlik hakkında ki görüşlerine yer verdiğimiz bu köşede bu hafta başka bir yazar ve düşünürden alıntılar nakledeceğiz. Umarım beğenirsiniz. Önce yazar ve kitabı hakkında kısa bir giriş sonra da aforizmalarından seçip not ettiğim birkaç güzel satır.

 Kum ve Köpük, Lübnan asıllı Amerikalı yazar, şair ve sanatçı Halil Cibran’ın (1883-1931) aforizmalarını derlediği 1926’da yayınlanan kitabıdır. Avare ise yazarın mesellerinin toplandığı eseridir. Cibran’ın edebi ürünleri ve resimleri ilk bakışta oldukça romantiktir, lirizmle dolup taşar; Kitab-I Mukaddes, Nietsche ve Wiliam Blake’ten etkiler taşır. Arapça ve İngilizce olarak kaleme aldığı yapıtları aşk, ölüm, doğa ve yurt özlemi gibi konuları işler ve kendisinin dinsel ve mistik iç dünyasını yansıtır. Cibran kendi ağzından Kum ve Köpük kitabını şöyle sunar: “Bu küçük kitap adından büyük değil; bir avuç kum, bir tutam köpük... Tanelerini kalbimin derinliklerine saçsam da, köpüğünü ruhumun imbiğinden süzsem de, o, şu anda ve ebediyete kadar, kıyıdan daha çok denize yakın, sınırlı arzudan daha fazla, ifadelerin sınırlayamayacağı kavuşmaya komşu kalmakta ve kalacaktır da. Her erkek ve her kadının yüreğinde biraz kum ve biraz köpük bulunur. Ancak, kimimiz yüreğinde bulunanı aşikâr eyler kimimiz de mahcup olur. Bana gelince; ben mahcubiyet duymadım. Bu yüzden beni hoş görün ve bana anlayış gösterin.

> Bana susmayı verin, gecenin hücumlarına meydan okuyayım.

> Hatırlayış bir tür kavuşmadır, unutuş bir özgürlük.

> Hayatın adaletine duyduğum inancı nasıl kaybedebilirim ki.

> Ben biliyorum ki kuş tüyünde uyuyanların düşleri, toprak üstünde uyuyanlarınkinden daha güzel değil.

> Çıplak bir hakikat tanımıyorum. Ancak cehaletimin karşısında alçak gönüllülükle eğiliyorum. İşte budur benim övüncüm ve ödülüm.

> İnsanın değeri ulaştığı ile değil, ulaşmak istediği ile ölçülür.

> Bana kulak ver sana ses vereyim.

> Akıl süngerdir, kalp se nehir.

> İnsanın hakikati sana gösterdiğinde değil, göstermediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil demediklerine kulak ver.

> Hayat kalbini terennüm edecek bir namekar/şarkıcı bulamazsa aklıyla konuşacak filozof doğurur.

> Bendeki hayat sesi sendeki hayat kulağına ulaşamayabilir. Yine de gel hayat korkusunu hissetmemek için konuşalım.

> İki kadın konuştuğunda hiçbir şey söylemezler. Bir kadın konuştuğunda bütün bir hayatı açıklar.

> Kurbağaların sesi sığırların sesinden daha yüksek çıkabilir. Ama kurbağalar ne tarlada saban sürebilir, ne de değirmen taşını döndürebilirler.

> Gevezeleri sadece sağırlar kıskanır.

> Kış “Bahar benim yüreğimdedir” dediğinde kim inanır ki.

> Hakikat iki kişiye muhtaçtır. Biri onu dillendiren, diğeri de onu dinleyen.

> Sözcüklerin dalgaları bizleri sürekli kuşatsa da derinliğimiz daima suskundur.

> Birçok öğreti pencere camı gibidir. Hakikate oradan bakarız; ama bizi hakikatten ayırır.

> Kadın yüzünü tebessümle peçeleyebilir.

> Bir kadını anlamak ya da bir dahiyi çözmek yada suskunluğun sırrını bulmak isteyen kimse kahvaltı yapmak için muhteşem bir uykudan uyanan adama ne kadar da benziyor.

> Ölüm daima hakikatın yüzündeki perdeyi kaldırır.

> Bütün sözlerimiz akıl sofrasından dökülen kırıntılardır.

> Erkeğin eli ile kadının eli birbirlerine dokunduğunda birlikte ebediyetin kalbine dokunurlar.

> Aşk; aşık ile maşuk arasında bir perdedir.

> İki sevgili birbirlerinden çok, aralarındakini kucaklarlar.

> Tabiat, kanaat konusunda öğütlerimize kulak assaydı, hiçbir ırmak denize akmaz, hiçbir kış bahara ulaşmazdı. İktisatlı olmak hususunda nasihatlerimizi dinleseydi, içimizden kaç kişi şu havayı teneffüs ederdi.

> Sırtını güneşe çevirirsen, gölgenden başka bir şey göremezsin.

> Misafirler olmasaydı, evler kabirlere dönerdi.

> Misafirperver kurt, zavallı kuzuya “ziyaretinizle evimi şereflendirmek istemezmisiniz” der.

Kuzu cevap verir; - Eviniz midenizde olmasaydı sizi ziyaret etmek benim için ne şeref olurdu.

> Bağışta bulunduğunda iyilikseversin. Ancak bunu yaparken karşındakinin utangaçlığını görmemek için yüzünü çevirmeyi unutma.

Yazarın Diğer Yazıları