Mehmet AYMAN

FARKINDAMISIN

Mehmet AYMAN

 Son zamanların en yaygın sözcüklerinden biriside “farkındalık” sözcüğüdür.  İlk bakışta sözcüğün insanı kendine çeken bir yanı var. “Farkında mısın bilmem ama!”  diye başlayan cümleler bir şeyin farkında olmanın ayrıcalığını hissettirmek için kullanılan cümlelerin başında geliyor.

Bir şeyin farkında olmak için bir ömür çaba sarf edenler çok şeyin farkına varamadan ömür tüketiyorlar. Çünkü modern insanın tüm yetenekleri körelmiş. Tüm özgürlükleri sınırlandırılmış ve insan tek boyutlu bir makine haline getirilmiş. Adeta robot bir makine.  Kumanda cihazı başkalarının elinde olan ve nasıl kumanda edilirse öyle hareket eden bir makine. İşte bunun içindir ki etrafımızda olan bitenin farkında olamıyoruz. Ne olup bittiğinin birazcık farkında olabilenlerde ne  kadar bildiklerinin farkında olamadıkları için çok şey bildikleri zehabıyla ortalıkta ahkam kesip dolaşıyorlar.

 Halbuki hayat özü itibariyle çok basit, çok sıradan ve neredeyse bir trajedi denecek kadar acı . Hayatın çok basit trajik halini bile kavrayamayanlar sadece bir acı gerçeğin farkına vardıklarında ise, yine kendi deyimleriyle bir “farkındalık yaratmak” için sıra dışı bir şey yapmak gereği duyuyorlar. Yaptıkları bu sıra dışı şeyle de anlamsızlaşan hayatlarına anlam katmak amacındalar. Fakat hayata anlam katmak amacıyla yapılan sıra dışı işler mesela ekstrem /aşırı ve tehlikeli sporlar,( yamaç paraşütleri, zirve tırmanışları vs) ilginç bir takım müzik türleri, sanat adı altında sergilenen acaiplikler , bir süre sonra tutku ve alışkanlık haline dönüşüyor.

Daha düne kadar hayata renk katmak, anlam katmak ve hayatı tek düzelikten kurtarıp, monotonluktan çıkarmak için yapılan bu sıra dışı şeyler alışkanlık yapıp tutku haline dönüşünce de insan için vazgeçilmez oluyor. Böylece modern  insan, doğa sporları ve doğal yaşam konusunda, sağlıklı yaşam konusunda farkındalık yaratacağım diye başladığı hayatı, başka şeylerin farkına varamadan tüketip bitiriyor.

Konu biraz karmaşık gibi ama dikkat çekmek istediğim konu özetle şu; Modern insan bizzat kendisi önce kendi hayatının içini boşaltıp anlamsızlaştırıyor, tek düze hale getiriyor sonra da hayata anlam katmak amacıyla bir konuda farkındalık oluşturmak için  yine kendi ürettiği yapay araçlara başvurup çözüm arıyor. Tabii ki çözemiyorlar. Çünkü problem kendi evlerinde, (“Onlar ki laf ile verirler dünyaya nizamat, Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde”  Ziya Paşa)ama bunu göremeyecek kadar da körler.

Yeterince dini  ve ahlaki eğitim verip sahiplenemediğimiz  insanlar bir Allah’a inanmanın, bir dinin mü’mini olmanın insana kattığı değerin farkında olmadan yaşadıkları için, hayatlarında fazlaca problemler oluyor. (Örneğin intihar vakaları artıyor.)Sonra da insanlar bu konuda doğan sıkıntıları psikologlar, yaşam koçları(ne demekse) vasıtasıyla çözmeye çalışıyorlar. Fakat sorun aslında modern hayat sisteminden kaynaklandığı için ilk seferlerde psikologlar tarafında geçici bir süreliğine ertelenen sorunlar bir müddet sonra yeniden nüksediyor ve tekrarında tamamen çözümsüz olduğu için hüsranla sonuçlanıyor. Sonra da hep birlikte yaşanmaz hale getirdiğimiz bir hayatı koro halinde lanetliyoruz. Farkında olamıyoruz ki bu hayatı yaşanmaz ve çekilmez hale getirenler bizleriz. Bireyin ve toplumun sıkıntılarına çözüm getirmek için çaba sarf etmek çalışmak yerine tembellik edip çözümsüzlük üreten de yine bizleriz. Bu söylediğimizi biraz daha somutlaştırmak için örneklendirelim.

Örneğin televizyon dizileri ve sinema sektörü. Tematik filmler ve marjinal senaryolarla  belli konularda “farkındalık  oluşturmak” istiyorlar. Belki de amaçlarına ulaşıp farkındalık oluşturuyorlar. Mesela uyuşturucu madde kullanımı ve trajik sonuçları hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla çekilen filmler aynı zamanda kişiliği oturmamış gençlere özendirici etki yapıp daha sonra da onların felaketine yol açabiliyor.

Sonuçta iyi ve faydalı şeylerin hakkında farkındalık oluşturacağım derken zararlı şeylere de dikkat çeken arkadaşlar bırakın başkaları için farkındalık oluşturmayı da farkında olmadan geçen hayatınızı ve çevrenizde olup bitenleri fark etmeye çalışın. Hayat çok çabuk geçiyor ve zaman kolay harcanmayacak kadar değerli. Siz kendi hayatınızı kurtarın önce. Eğer bunu başarırsanız insanlar zaten sizi fark edecekler. Ne kadar çalışkan, başarılı ve iyi bir insan olduğunuzu hemen fark ederler inanın. Çcukların bile gözünden kaçmıyor bunlar.

Yazarın Diğer Yazıları