Mehmet AYMAN

'Enasır-ı Erbaa' /dört unsur dörtlemesi - III- -ATEŞ-

Mehmet AYMAN

Hayat dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak ve rüzgâr.
Ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifirî kokusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi âlemlere zerk ederek
var oldum kayrasıyla Var edenin
eşref-i mahlûkat nedir bildim.
İsmet ÖZEL
 
 “Sıcaklık” veya “ısı”, eskilerin deyimiyle “hararet “ de “Enasır-ı Erbaa”dandır. Yani “Dört Unsur” dan birisidir. Temel dört element de diyebilirsiniz onlara. Hem “makro kosmos”/büyük evren olan kâinatın, hem de “mikro kosmos”/küçük evren olan İnsan’ın vazgeçilmez yapı  taşları olan temel dört element. Hayatın kaynağı kabul edilen dört unsur. Diğerleri hava, toprak ve su dur. Ama hepsi de sonunda ısı ya muhtaçtırlar. Isı olmazsa su’yun tabiatındaki soğukluk giderilemez, toprağın tabiatında ki kuruluk ıslanmaz ve sertlik yumuşamaz, havanın soğukluğundan ve nem’inden korunamayız. Karakteristik özelliği sıcaklıktır. Yani hem bizatihi sıcak ve yakıcı, hem de üstüne atıldığı veya kendi içerisine atılan nesneleri ısıtıcı ve yakıcı olmasıdır.
Isı olmazsa hepsi yarım kalır. Hayat yarım kalır. Can yarım kalır.
Ansiklopedilerde  Isı, :  belirli sıcaklıktaki bir sistemin sınırlarından, daha düşük sıcaklıktaki bir sisteme, sıcaklık farkı nedeniyle transfer edilen enerjidir. diye tanımlanır.
Maddi dünyadaki ısının kaynağı büyük bir ateş kütlesi olarak bildiğimiz güneştir. Güneş Allah’ın( gücünün, kuvvetinin, azametinin) ayetlerinden/işaret ve alametlerinden birisidir.
“Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık ona ikram edecek yoktur. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar”.(22/18)
Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akar gider. Bütün işleri O yönetiyor. Ayetleri O açıklıyor ki, Rabbinizin huzuruna çıkacağınızı iyi bilesiniz(13/2)
Güneş Allah’ın ayetlerindendir ya; işte o sebeple güneşin ışığı nasıl kâinattaki varlıkları aydınlatıyor ve gözlerimiz için görünür olmalarına vesile oluyorsa, sıcaklığı da canlı cansız tüm varlıkların maddi vücutlarına sirayet edip onların soğuk ve donma tehlikesine karşı korunmalarını sağlıyor.
Isı tüm varlıkların bünyelerinde itidal derecesinde bulunur. Buna adalet dengesi de diyebiliriz. Isının bu dengeli hali soğuk lehine bozulursa,(yani aşırı derecede soğursa) buna buz tutma veya donma denir. Sıcaklık lehine artar ve bozulursa buna da ateş veya yanma denir. Mesela ahşap malzemelerin bünyesindeki ısı aşırı derecede artarsa, artan ısı ateşe dönüşür ve cisim yanar.
Sonuç olarak diyebiliriz ki varlıkların bünyesinde bulunan ısı denge halindeki sıcaklıktır.
İnsan organizmasında ısının denge halinin alt ve üst sınırı 37/42 dereceler arasıdır. Bu sınırların altına düşmesi veya üstüne yükselmesi vücuttaki ısı dengesinin bozulduğunun, bu yeni durum da tehlikenin yani hastalığın işaretidir. Çözümü su veya ilaçla ısı düzeyini yeniden itidal ölçüsüne düşürmektir.
Ateş” İslam hukukunda bizatihi temizdir. Aynı zamanda da temizleyici bir özelliğe sahiptir. Mesela topraktan, çamurdan yapılan kaplar( çanak çömlek vs) ateşte pişirilerek kurutuldukları zaman necasetten temizlenirler.
Ateş insanı bir kısım günahlarından da temizler. Bu ateş inancımıza göre “Cehennem ateşi”dir.
 
“Evet kim bir günah işlemiş de kendi günahı kendisini her yandan kuşatmış ise, işte öyleleri ateş ehlidirler ve orada ebedî kalıcıdırlar”. (BAKARA/81)
“Eğer şaşıyorsan, asıl şaşılacak şey onların şu sözleridir: "Biz toprak olup gittikten sonra mı, yani biz gerçekten yeniden mi yaratılacağız? İşte bunlar Rablerini inkâr etmişlerdir. Bunlar boyunlarında demir halkalar bulunanlardır. Ve işte bunlar cehennemliktirler, orada ebedî kalacaklardır.” (RA'D/5)
Ateş veya ısı kimi zamanlar mecâzi anlamlarda da kullanılırlar. Mesela “kalbim sana ısındı” “İçim sana ısındı” cümlelerinde seni kendime yakın hissettim, sana karşı içimde bir ünsiyet oluştu, demek isteriz. “kanım sana kaynadı” da aynı anlamda kullanılır.
 
  

Yazarın Diğer Yazıları