İsmail ARSLAN

Bugünü anlamak için düne bakmak

İsmail ARSLAN

Bugünü anlamak için dünden bir demeç, Özal desin Başkan diyemiyorsa (Turgut Özal'ın bir röportajından)
Bir gazeteci, Rahmetli Turgut Özal’a, “ABD’nin Irak’a müdahalesine destek verdiniz. Zaten Arap dünyası ile Türkiye’nin ilişkileri 20’lerden beri iyi değil. Bu desteğiniz, ilişkilerimizi daha kötü yapmaz mı?” diye soruyor. Özal bu soru üzerine Osmanlı’nın son dönemindeki İttihat ve Terakki yönetiminin önde gelen isimlerinden Cemal Paşa’nın torunu olan ve gezide yer alan yazarlardan Hasan Cemal’e işaret ederek, “Bunu, siz Hasan Cemal’e sorun” diyor. Hasan Cemal o sırada orada bulunamadığı için konu havada kalıyor.

Bundan kısa süre sonra, Yalçın Özer, beraberinde aynı gruptan bir başka gazeteci ile özel bir mülakat için yeniden Özal’ın yanına gidiyor. Yalçın Özer, “Bunu Hasan Cemal’e sorun” bölümünü açmasını isteyince, Özal şunları anlatıyor: “Bizim sıkıntılarımızdan birisi de ülkemizin sıcak kuşakta bulunmasıdır. Bu ülkelerde satılık insan bulmak çok kolay... Bir Alman’ı, İngiliz’i, Fransız’ı, Japon’u ve bir Rus’u satın alamazsınız. Osmanlı’yı yıkmadan önce içeriden bazı kimseleri İngilizler satın almışlar. İngilizlerden maaş alan Osmanlı Güney Cephesi Başkomutanı Cemal Paşa’ya talimat vererek, Şam’daki İslam âlimlerinin (ki Şam o zaman İslami ilim merkeziymiş) genç kızlarını konağına getirmesi, onlara alkollü içki içmeye zorlaması ve tacizde bulunarak geri bırakılmaları istenmiştir. Bu emri alan (Cemal) Paşa, derhal bu işlemi yapmıştır. Bu yüz kızartıcı olaylar süratle Arap âlemine yayılmış ve ‘Osmanlı artık bozulmuş ve İslami yoldan çıkmıştır’ propagandası yapılarak, Araplar Osmanlı’ya düşman yapılmıştır. Özellikle Hicaz’da hazır bekleyen Şerif Hüseyin de işin esasını bilmeden ve duyduklarına inanarak Arapların Osmanlı aleyhine İngilizler ile birlikte kıyama geçmesine sebep olmuştur. İşte bu nedenle ‘Arap-Osmanlı düşmanlığının kaynağını Hasan Cemal’e sorun’ dedim.”

“Avrupalıların satın aldıkları adamlarla Osmanlıyı içten yıktığına dikkat çeken Özal, böylece Türkiye’nin hem Arap dünyasından, hem de Hindistan’daki Müslüman aleminden koparıldığını anlatıyor. “İngilizler, bu yolla iki şeye kavuştu: Ortadoğu’daki petrol sahasını kontrol altına aldılar ve İslam Halifesi’nin etki alanındaki bir türlü hakim olamadıkları Hindistan’a hilafeti kaldırarak hakim oldular”

Merhum Özal, Türk gazetelerindeki şeriatçı devletler tartışması konusunda ise şunları söylüyor: “İran Şiidir, bu güne kadar daha gayrimüslim bir devlet ile savaştıkları görülmemiştir. Şiiliği yaymak için sürekli Sünni Müslümanlarla savaşmışlardır. Vahhabiler ise İngilizlerin kurduğu bir cereyandır, bunlar da çok Sünni kanı dökmüştür. Bunların ikisi de mezhep değildir, birbirlerine düşmandır. Şeriat İslam’ı yaşamaktır, bizim gazeteciler din cahili oldukları için bilmiyorlar ve bunlara şeriat devleti diyorlar. Tıpkı Paris’te bir patlamada ölen Hıristiyanlara şehit diye haber yaptıkları gibi.”

Özal, röportajda, CHP ile bugünkü Avrupa yönetimi arasında devam eden ilişkiye de şöyle dikkat çekiyor: “CHP’yi biraz sıkıştırırsan Avrupalı dostlarına Türk devletini şikayet ederler. Nasıl ederler? Ya el altından ya da CHP’nin beslemesi ulusalcı gazetecilerle kamuoyu oluşturarak...”

Özal, Osmanlı’nın çöküşüne neden olan İttihat ve Terakki ile bugünkü CHP yöneticileri arasındaki paralelliğe de dikkat çekerek: “CHP’lilerin büyük dedeleri Mithat Paşa ve ‘Kinim dinimdir’ diyen Ispartalı Hüseyin Avni Paşa ekibidir.

Dedeleri ise Jön Türkler ve 600 yıllık Osmanlı devletini 6 yılda yıkmayı becerebilen 3’lü çete: Yüzbaşılıktan paşalığa yükselen Enver, posta memurluğundan paşa olan Talat ve malum Cemal paşalar... Halifeye saygıyı dini bir vecibe sayan Hint Müslümanlarını bir türlü kontrol edemeyen İngilizler, Osmanlı’dan sonra kurulacak yeni devlete bir şartla izin verdiler: 5 yıl içerisinde hilafeti kaldırmak... Ve 1924 yılında hilafet kalktı, Müslümanlar başsız kaldı. Şimdi Hristiyanların Papa’sı var, Müslümanlar ise darmadağın. Bunun sonucu, İngilizler, Hindistan ve petrol havzalarını rahatlıkla kontrol ederken, halife Vahdettin Han’ın dünya Müslümanlarından son isteği Anadolu’da başlattığı direniş için dua istemek oldu.

Hindistan Müslümanlarından dua dışında bir şey istenmediği halde bu direnişe destek için tonlarca altın gönderildi. Ancak bu altınlara CHP’liler el koydu ve bir kısmıyla da malum İş Bankası’nı kurdu.”

Bu satılmışlara bugün, daha insana yakışır bir nizam beklentisi ile bazı hakikatli yurttaşlar da destek veriyorlarsa da, aslı esası tüm karmaşanın mantığı, yukarıdaki demeçtedir

Ve bugün hala Mısır dizilerinde Osmanlu Türk paşalarının yaptıkları çeşitli zulümler işlenir ve bütün Araplar bu dizileri izlerler, zira Araplar arasında Mısır patentli diziler popülerdir...

50 yaşımdan gün almaya başladığım gün anlamlı bir mesaj paylaşmak istedim sizlerle
Rapor % 81 engelli diyor. 2014 Haziran ayında geçirdiğim sağ kısmi felç sonrası, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olabilmem için vermem gereken tek ders sınavına 3 ay sonra bu halde girdim ve mezun oldum şükür, avukatlık stajımı da felçli olarak aktif şekilde yaptım ve halen avukat olarak, özellikle vergi hukuku alanında çalışıyorum.
Engel sizi yaşamaktan alıkoymaz, sizi, sizin kendinize inançsızlığınız hayattan koparır. Eğer o pıhtı damarı tıkadığında yoğun bakımdan çıkamasa idim, tamamdı, serüvenim orada sonlanmıştı, eyvallah, lakin ölmedim ve hayat madem devam ediyor, yok öyle ben oynamıyorum lüksü ki bu, hem kendime, hem benimle ilişikli her hayat sahibine ciddi bir eziyetten başka bir şey olmazdı. Hamd olsun ki Allah, lutfetti, hakkı müdafaa ile meşgul ediyor beni ve umarım hak üzere de son nefesimi verinceye kadar sabit kılar.

Bu cuma hava yağmaz inancı ile cumaya yine Hacı Kılıç Camiinde çınar ağacının altındaki yerime gittim, ama ses sistemini açıp, sesi dışarıya vermedikleri için hutbeyi dinleyemedim ve vaktin namazını kılıp döndüm. Cimer üzerinden engellileri de düşünün diye sitemimi ilettim. Camiye giremiyorum, lakin hutbeyi dinlemek ve imama uyup namazımı eda etmek istiyorum ey devlet yazdım.

Normalde hava uygunken sesi veriyorlar, lakin yağmur kar dışarıda kim kılacak diye düşünüp kapatmış olsalar gerek, ama işte ben gibileri de düşünselerdi ne olaydı diye düşünüyorum ki mevzuyu Kayseri il müftümüz Şahin Güven Hocama aktardım. Sağ olsun şu dönüşü yaptılar: ' Sizin bu haklı siteminizi Hacı Kılıç camisinin görevlilerine ulaştırıyorum. Bundan sonraki cumalarda ses sistemini dışarıda da açık tutmaları talimatını veriyorum inşaallah. Hatırlattığınız için de ayrıca teşekkür ediyorum. Allah'a emanet olunuz.'

Yazarın Diğer Yazıları