Oku-Yorum
Ensar ŞAHİN
Bizleri yoktan var eden, akıl ve irade nimetlerini vererek insan olarak yaratan Allah (cc)’a sonsuz hamd olsun. Alemlere rahmet olarak gönderdiği, rehberimiz Hz. Muhammed (sav)’a salat ve selam olsun. O’nun Ehli Beytine, ashabına, yolundan giden Mü’minlere selam olsun.
Kıymetli Kayseri Gündem okurları, yazmaya karar verdikten sonra ilk yazımı hangi konuda yazayım diye düşünürken onlarca konu başlığı geldi aklıma: Ramazan, Oruç, Zekat, Bayram, Eğitim, Değerlerimiz...
İlk resmi yazım olması nedeniyle Rabbimizin, son Rasul’üne ve ümmetine ilk hitabı ile başlamak istedim.
610 yılında, Ramazan ayının Kadir gecesinde, Hira’nın zirvesinden ilahi bir ses yankılandı: İKRA’ = OKU! Alemlere rahmet, insanların en güzeli cevap verdi: “Ben okuma bilmem!” Cebrail (as) üç kez tekrar ettikten sonra “Yaratan Rabbinin adıyla OKU! O, insanı alaktan (aşılanmış yumurtadan) yarattı. Sonsuz kerem sahibi Rabbinin adıyla oku! O, kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediğini öğretti.” diye vahyetti. (Alak, 1-5) Hz. Muhammed (sav) hem ümmi/okuma-yazma bilmiyor, hem de eline verilen bir yazılı metin yoktu. Ne okuyacaktı? Nasıl okuyacaktı? Kime okuyacaktı? …?
Bu soruların cevaplarını şok hali geçtikten ve yatıp dinlendikten sonra önce Hz. Hatice (ra), sonra da Varaka bin Nevfel ile istişare ettikten sonra rahatlamış bir şekilde peygamber olduğunu öğrenince anlamaya başladı.
Alemlerin Rabbi, peygamberler silsilesinin son elçisini Araplardan, Hz. İsmail soyundan, Mekke şehrinden, Kureyşin Haşimoğulları kabilesinden, Abdullah ve Amine’nin oğlu Muhammed’i seçmişti. Çalışarak peygamber olunmazdı; ancak Muhammed (sav)’ da Hılful Füdula katılmasıyla, zulme ve cehalete başkaldırmasıyla, halka güven aşılamasıyla, Hira’da derin tefekkür/tezekkür etmesiyle, putçuluk yapmamasıyla… çoktan bu kutlu görevi haketmişti.
Artık görev ve sorumluluk belliydi: İnsanları puta tapmaktan, karanlıktan, cehaletten, haksızlıktan, zulümden… kurtarıp; Nur’a, aydınlığa, kurtuluşa, tevhide, bir olan Allah’a kulluğa… DAVET gerekirdi. Muhammed (sav), 23 yıllık Nübüvvet ve Risalet yıllarında tüm zorluklara, işkenceye, boykota rağmen kutlu vazifeyi en güzel şekilde yerine getirdi. O, vazifesini yerine getirmesine getirdi de, ümmeti olarak biz üzerimize düşen görev ve sorumluluk için neler yapıyoruz, neler yapmalıyız/yapmamalıyız?
Oku!(mak); bilmek, öğrenmek, araştırmak, düşünmek, ilim sahibi olmak… vb anlamlara gelir. Allah’ın ilk emri Oku! olduğuna göre; İslam dini, okumak, anlamak ve yaşamak üzere inmiş bir hayat nizamıdır.
Kur’an-ı Kerim ve Sünnette çok sayıda okumaya, öğrenmeye, ilme teşvikler vardır. Bazıları şöyledir: “ Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9) “Allah, içinizden iman edenlerle, ilim sahiplerinin dereceleri yükseltir.” (Mücadele, 11) “Kulları içinde ancak alim olanlar Allah’a karşı derin saygı duyarlar.” (Fatır, 28).
Peygamberimiz (sav) bakınız ne buyurmuş: “Allah`tan faydalı ilim isteyiniz. Faydası olmayacak ilimden Allah`a sığının.” “Kim ilim öğrenmek uğrunda yurdundan çıkarsa O, evine dönesiye kadar Allah yolundadır.”, “İlim öğrenmek, kadın-erkek her müslümana farzdır.”, “Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeye çalışınız.”… Peygamberimizin (sav) Kur’an’daki duası: “Rabbim ilmimi artır.” (Taha, 114)
Bu ilahi emirlere itaat eden Peygamber Efendimiz (sav), Mekke’den Medine’ye hicret edince, ilk işi Mescidi Nebi’yi inşa ettirdi. Mescidin kenarında “Suffa” adı verilen yoksul ve kimsesiz sahabeler için geceleri sığınak, gündüzleri bizzat peygamberimizden ilim tahsil ettikleri, Vahiyleri hıfzettikleri bir okul, eğitim – öğretim faaliyeti yaptıkları bir mekan/mesken inşa ettirmişti. Bedir savaşı sonrasında esir edilen müşrikleri, Müslümanlardan on çocuğa okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakması da Oku! Emrine itaat hususunda gösterilen hassasiyetin bir örneğidir.
İlim, sahibini hem dünyada, hem de ahirette mutlu ve aziz eder. Çünkü ne dünyaya ne de ahirete ait işler bilgisiz yürümez. İster dini, ister dünyevi olsun hakiki ilim, insanı imana götürür. Yaratan’ın kudreti önünde Secde’ye götürür. İlim, inançla birlikte olmalı ki meyvesi de güzel olsun. “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” ayeti, Allah’tan bağımsız olan her türlü okumayı, öğrenmeyi, bilgiyi reddeder. İmansız bir profesörün, ateist bir bilim adamının Allah katında hiçbir değeri yoktur. Bu nedenle her çeşit imansızlık, amelsizlik, ahlaksızlık, şükürsüzlük, nankörlük, sapıklık ve azgınlık cehaletten kaynaklanır. Alemlerin Rabbi, terbiye edicisi, düzene koyucusu olan Allah (cc), bu ayetlerde (Alak, 1-5) insana okumayı, yazmayı, bilmeyi, anlamayı, düşünmeyi, araştırmayı… Kısaca hayatın anlamına dikkatleri çekiyordu.
Dinimiz İslam okumayı, ilmi bu kadar çok emretmişken; biz Müslümanlar “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” hitabından/emrinden hangi dersleri çıkarmalıyız? Kısa ve öz olarak öncelikle;
Oku!(mak); Allah’a şirk koşmadan, tahkiki bir şekilde iman etmek.
Oku!(mak); Rasulünün hayatını, sünnetini yaşantımızda örnek almak.
Oku!(mak); Tüm vahiyleri (Kur’an-ı Kerim) okumak, anlamak, hayatımıza uygulamak.
Oku!(mak); Namazı beş vakit huşu ile kılmak, zikretmek, teşbih etmek.
Oku!(mak); Ramazan ayında Oruç tutmak, Zekat, Fitre, Sadaka, İnfak etmek.
Oku!(mak); Evrenin yaratılışı hakkında düşünmek, Allah-Evren-İnsan bağlamında tefekkür etmek.
Oku!(mak); Her nefeste Allah’a şükretmek, her bir günahımız için Tevbe-İstiğfar etmek.
Oku!(mak); Beni kim yarattı, dünyadaki amacım nedir? Nerden geldim, nereye gidiyorum? Sorularını araştırmak, mantıklı cevaplar bulmak.
Oku!(mak); Yaptığın her şeyi Allah adına, Allah’ın izniyle, Allah rızası için yapmak.
Oku!(mak); ...
“Yaratan Rabbinin adıyla oku!” ayetinden hareketle, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün “Okuyorum” projesini Abdülhamit Han İmam Hatip Ortaokulu olarak hayata geçirmeye karar verdik. On tane gönüllü öğretmenlerimizin seçimiyle on tane kitap belirledik. Bu kitaplar şunlar: Yürek Dede ile Padişah, Yankılı Kayalar, Haritada Kaybolmak, Reçel Kavanozu, Haydi Namaza, Yer Altında Bir Şehir, İnsan Ne İle Yaşar, Sessizliğin Sesi, Küçük Prens, Cennete Otostop. Okul idaremizin ve öğrencilerimizin de desteğiyle, proje kapsamında yüz tane öğrencimiz her ay bir kitap okuyor. Geri dönüt olarak sınıfların durumuna ve seviyesine göre, öğretmenlerimizden kimi kahot yarışması yaptırıyor, kimi soru-cevap testi yaptırıyor, kimi özet çıkarttırıyor, kimi sınıfta anlattırıyor… Projenin uygulanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Yapılan araştırmalarda ve anketlerde, Müslümanların diğer halklara, milletlere, devletlere kıyasla çok az okuduğu aşikar. Günümüzde tüm Müslümanların maruz kaldığı sıkıntılardan, tehlikelerden kurtulması için okumak, düşünmek, araştırmak, bilgi, teknoloji üretmek zorundayız.
Peygamberimizin (sav) şu muhteşem Hadisi Şerifini Oku!maya, Düşün!meye, Uygula!maya hepimizin de o kadar çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum:
"Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol. Fakat sakın beşincisi olma; (yoksa) helâk olursun." (Mecmau’z- Zevaid, c.1, s.122)