Bekir AKBULUT

Medeniyet dediğin…

Bekir AKBULUT

Bu günler ne mübarek günler. Ne güzel günler. Tarihimizde ve günümüzde maddi, manevi anlamı çok büyük günlerden geçiyoruz. Çanakkale zaferinin 103. Yılını idrak ediyor, gurur ve mihnetle anıyoruz. Bugün çok güzel bir ülkede, rahat ve huzur içinde yaşıyor,  nefes alıyorsak, o gün Çanakkale’de geriye dönmeyi düşünmeyenler ve son nefesini verenlerin sayesindedir. ‘’Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver bu sessiz yığın, bir vatan kalbinin attığı yerdir..’’ dizelerinde olduğu gibi biz yaşıyorsak ve bir kalbimiz varsa Çanakkale’de atmaktadır... Bir diğer önemli konumuz ise mübarek üç ayların başına ve Regaip kandiline denk geldik. Bu mübarek günlerin güzelliğine ek olarak Suriye’de teröre karşı yürüttüğümüz Afrin harekatı zaferle sonuçlandı, güvenlik kuvvetlerimiz yine tarih yazdı, Elhamdülillah. 
Yedi düvele karşı 103 yıl önce kazandığımız, tarihin seyrini değiştiren, Çanakkale zaferinin yıldönümü kutlamaları halet-i ruhiyesinde iken bir mutlu haberde Afrin’den geldi. Yüz yıl önce, bizi tarihten silmek isteyenler, büyük şairimiz Mehmet Akif’in  deyişiyle ‘’tek dişi kalmış canavar,,  bugün de ülkemizin etrafında yeni oyunlar peşindedir. Ecdadın fırsat vermediği, Çanakkale boğazına gömdüğü batılı donanma eğer o gün boğazı geçseydi bu gün bu topraklar bize vatan olmazdı. Ecdadın, her cm karesini kanıyla yoğurduğu bu vatan, bize emanettir. O gün tek dişi kalmış canavar, medeniyet adına gelmişti. Medeniyetsiz medeniyetlerini, tüm Dünyaya dayatmaya gelmişlerdi. Batının kokuşmuş kültürünü, doğuya, özellikle İslam topraklarına, medeniyet diye satmaya gelmişlerdi.  Anadolu’dan ve İslam topraklarından gelip burada şehit olan 250 bin kişi batıya dur demiş, geri püskürtmüştü. Ne yazık ki daha sonra dayattıkları çürük medeniyetlerini, allayıp, pullayıp, süsleyip çağdaşlık diye, sanat diye, Müslümanlara yutturdular. Oysa batının medeniyeti ve demokrasisi, çağdaşlığı sadece kendineydi, kendi çıkarları için uydurduğu oyundan başkası değildi. Batı, medeniyet yalanını maskeleyerek, İnsanlığı zulme uğrattı. Anlayışlarında; rahatları ve zenginlikleri için; insan öldürülebilir, kan dökülebilir. Dünyanın, batı hariç, her yeri yakılıp yıkılabilir. İnsanlar köleleştirilebilir. Batının ihtiyacı olan insanlık, haysiyet, ahlak değildir. Batının ihtiyacı ve felsefesi, maddi çıkarı ve haçlı ruhudur. Yine aynı şekilde, batı felsefesinde ve sosyolojisinde insan denektir, maddedir, ne kadar üretiyorsa insan o kadar insandır. Kendileri dışındaki insana bakışları orman kanunu gibi güçlü olan güçsüzü yer, ezer, zayıfın soyu kırılabilir. Din anlayışları da bir o kadar vahimdir. Dünya işlerinde, özgürlük ve zenginlik safsatalarıyla uğraşır, ahiret için, kiliseden parayla cennet, kurulan ruhbanlık sistemiyle, rahip ve hahamlardan af satın alırlar. Ahlak ve maneviyat yoktur, çökmüştür.  Zilliyet ve soylar bozulmuş, gelecekleri karanlıktır. Alkol, uyuşturucu, fuhuş ve nüfus planlaması tuzaklarına düşmüşlerdir. Yahudiler, kendileri çok çocuklu olmayı yayarken, alkol ve fuhşu sınırlarken, Hristiyanları tuzağa düşürmüşler, batı medeniyetinin son dişini de kırmışlardır.. En büyük problemlerinden biri aile kalmamış, aile üyeleri arasında bile ahlak bozuklukları ortaya çıkmış dengesiz, maddeci, algıları sıfırlanmış, koyun gibi kalabalıklar haline gelmişlerdir. Dünyaya yutturmaya çalıştıkları medeniyet ve çağdaşlıkları yıkılmıştır. Sanat, müzik, spor, eğlence, turizm, eğitim, sosyal hayat, olimpiyat oyunları, güzellik yarışmaları, şarkı yarışmaları, özgürlük, demokrasi vb. kelimelerle süsledikleri, medeniyetler medeniyet değil, tam tersine zulüm makinasıdır. Medeniyet ve çağdaşlık tiyatrosu perdesinin arkasında İslam alemine de benzer oyunlar oynamışlardır. Ancak İslam aleminde ve ülkemizde bir kısım ahmaklar bu oyunu anlamadılar, çözemediler ve kendi kültürlerini,  batı kültürüyle değiştirmeye kalktılar. Sanat, müzik, spor, tiyatro, oda tiyatrosu, orotoryo, bale, senfoni, moda, sinema, eğlenmek, gezmek, alkol, uyuşturucu ve fuhuş, özgürlük vb. konularla ilgilenmeyi çağdaşlık ve medeniyet diye yuttular. Oysa gerçek medeniyet, insanı yaşatmak, insanı korumak, huzur ve mutluluk sağlamaktır. Bunun yolu da, çalışmak, paylaşmak, yardımlaşmak ve ahlak, maneviyatla mümkündür. Türk ve İslam aleminin kendi sanatı, kültürü, müziği, sporu, oyunları, folkloru, kendine has felsefesi, sosyolojisi ve özgürlük anlayışı varken,  batının sahte medeniyetine ihtiyacı yoktur. Kendi özgürlük anlayışı vardır. Her insanın özgürlüğü, diğerinin özgürlük sınırına kadardır. Her insanın yaşama ve yaşatma hakkı vardır. Daha bir çok nedenden dolayı medeniyet bizimdir, çağdaşlık bizimdir. Kendi çıkarları için insan öldürenler medeni olamaz, çağdaş değildir. Bizim medeniyetimiz, imar etme, yaşatma, paylaşma, yardımlaşma medeniyetidir. Tarihimiz ve bu gün anlayışımız, zulüm altındaki insanlığa yardımlarımız, gerçek bir medeniyettir. Dünya bunu yavaş yavaş öğrenecektir.
Üç aylar ve Regaip kandilimiz mübarek olsun. Çanakkale, Kurtuluş savaşı, 15 Temmuz, Afrin ve diğer tüm şehitlerimizi rahmet ve mihnetle anıyor, gazilerimize uzun ömürler diliyoruz. Allah ümmetimizi, milletimiz ve devletimizi korusun. Muzaffer eylesin. Amin. Vesselam.
                                              
 

Yazarın Diğer Yazıları