Bekir AKBULUT

Hayatımız israf

Bekir AKBULUT

 
Hayatımız israf. Her günümüz, her şeyimiz israfla dolu. Hemen her alanda müsrifiz. Ülkemizde, öyle bir yaşantı tarzına alıştırıldık ki tamamı israfla dolu. Zaman israfından yemek, su, giyinme, konuşma, bakma, süslenme, eşya alımı, lüks döşemeler, lüks evler, arabalar ve daha bir çok alanda israfa boğulmuşuz. İsrafın temelinde yatan ise; gösterişe düşkünlük, aşırı  kıskançlık, sınırsız rekabet, birbirini çekememezlik, hep bir yarışma, mal mülk biriktirme hevesi, Dünya malına tamahkar olunması, hiç ölmeyecekmiş gibi biriktirme, kibirlenme ve biriktirdiğini sayma vb. hastalıklara tutulmuşuz. Zekat ve sadakayı unutmuş, yardımlaşmayı kısıtlamış, paylaşmayı kabullenemez hale gelmişiz.
Her alanda israfa dalarken sevgi dağıtmada, saygı ve şefkat göstermede cimrileşmişiz. Birbirimize katlanamaz duruma gelmişiz. Halimiz hiç hoş görünmüyor. İsrafın akabinde bozulan ekonomi, insanlar arasındaki şiddeti körüklemektedir. Örneğin; ekmeğe zam geldi diye feryat eden birisi, ihtiyacı olmadığı halde, taksitle binlerce liraya telefon alabilmektedir. Yumurta fiyatının 15-20 krş olmasından şikayet ederken, çikolata kaplı oyuncak yumurtaya 3.5 tl vermektedir. Ülkemizdeki israf durmuş olsa, bir ülkeyi daha besleyeceğimiz aşikardır. Eğer israfı önleyecek tedbirler alsak ülkemiz daha hızlı kalkınacak, hayat standartlarımız yükselecektir. İsraf iki boyuttadır. Birincisi; değerlendirmesi kendi kontrolümüzde olduğu halde, dikkat etmediğimiz israflar. Ömür, buna en güzel örnektir. Bir defa, insanımız zamana hiç önem vermiyor. Zaman hızla akıp giderken, farkında olmadan boş geçiriyoruz. Saatlerce televizyon ve telefonla meşgulken ömrümüz akıp gidiyor. Sağlığımıza önem vermiyor, sağlığımızı israf ediyor hastalıklarla ömrümüzü geçiriyoruz. Yerinde ve zamanında konuşmuyor, malayani konuşmalarla söz israfında bulunuyoruz. Daha çok örnek verilebilir. İkinci israf boyutu da kontrolümüzde olmayandır. Bu ise kapitalist ekonomik sistemin gereğidir. İhtiyacına göre yaşayan toplum değil, tüketici toplumu olmaya özendiriliyoruz. Sistem ürettiği malları satmak zorundadır. Bunun için cazip görüntüler ve övgüler içinde reklam yapmaktadır. Uyguladığı algı yönetimiyle, toplumu israfa zorlamaktadır.  Birey kendini toplumun içinde hissetmek istediğinden çevresinden etkilenmekte, gördüğü formlara girmek zorunda kalmaktadır. İhtiyaç gözetilmez, toplum tarafından kabul görmek, sahip olunan materyallerledir. Zamanla bu alışkanlık haline gelmekte, ihtiyaç bilgisi reklamlarla silinmektedir. Toplumun her alanında ev, okul, iş, çarşı-pazar fark etmez bir rekabet ve gösteriş içinde yaşantı sürmektedir. Ev, araba, ev eşyası, elbise, ayakkabı, telefon değiştirmek alışkanlık haline gelmiş. İsrafın boyutları o kadar büyüktür ki, insanlar kendi gelirlerini dikkate almadan borçlanmakta, taksitli satışlar ve kredi kartı uygulamaları aile bütçelerini batırmaktadır. Bu gün ticaret ve tüketici mahkemelerinde, milyonlarca insan icra takipleri yaşamakta, aileler parçalanmaktadır. Sadece belirttiğimiz alanda değil su ve beslenme alanında da büyük israf mevcuttur. En büyük alan ve en fazla konuşulan ekmek israfıdır, su israfıdır. Yine aynı şekilde, gıda maddesi alırken ve kullanırken ihtiyaca dikkat edilmemektedir. Reklam etkisiyle, market sistemiyle insanlar israfa özendirilmektedir. Özellikle aç bir insan, bir markete girdiği zaman ihtiyacının çok üstünde alış veriş yapmaktadır. Sonuçta kullanılmayan gıdalar ya bozulmakta ya da arttığı için çöpe atılmaktadır. Gereğinden fazla alınan ekmek ve yapılan yemekler, bayatlama bahanesiyle israfa nedendir. Daha bir çok örnek verilebilir. Sözün özü her şeyi israf ediyoruz. Dünyanın israf sistemine uyduk gidiyoruz. Müsrif bir toplum haline geldik. Böyle devam edilirse; bir tarafta açlık çekenler, açlıktan ölenler, diğer tarafta israf diz boyu.. Hesabını nasıl veririz bilmiyoruz. İsraf artmaya devam ettikçe, Dünya yeni nesillere açlık ve yokluk getirecektir.
                        Oysa bizim inancımız ve kültürümüz israfı yasaklar. İsrafla ilgili ayetlere bakacak olursak; İsra 26; Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da, israf ederek saçıp savurma.(SA), A’raf 7;Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz, Allah israf edenleri sevmez. Alemlere rahmet gönderilen Peygamber efendimiz (SAV) bir hadisi şeriflerinde;‘’ İnsan oğlu beş şeyden sorulmadıkça, mahşer yerinden ayrılamaz.’’ Ömrünü nerede tükettin, gençliğini nerede çürüttün, malını nereden kazandın, nereye harcadın, öğrendiklerinle amel ettin mi?’’ Bir diğeri; İbnu Ömerden rivayeten, Rasulullah (SAV) abdest alan birine aynen şöyle buyurdu; ‘’israf etme, israf etme’’ Daha bir çok ayet ve hadisi şerifte israfla ilgili emir, yasak ve tavsiyeler var. Kültürümüz de israf hoş görülmez. Tasarruflu yaşanması, her yaşta özendirilir. Malzeme ve suyun israfı, erken kalkıp çalışmakla zaman israfı, sükut altın diyerek söz israfı engellenmeye çalışılmış, tedbirli davranma gibi alışkanlıklar kazandırılarak her şeyin israfının önüne geçilmiştir. Daha çok örnek verilebilir. Kendi inancımız ve kültürümüzün aksine, batı kültürlerinin ve ekonomisinin etkisiyle müsrif bir toplum haline geldik. Bunun için öncelikle; ailede büyükler küçüklere israfı anlatmalı, eğitimde Ahlak ve maneviyat derslerinin yanına israfla ilgili derslerde konulmalıdır. Allah bizi bu durumdan korusun ve kurtarsın. Kısacık hayatımızın ve Dünya malının geçici olduğunu idrak etmeyi, Allah’ın rızası doğrultusunda yaşamayı hepimize nasip etsin. Amin. Vesselam.
                       
 
 

Yazarın Diğer Yazıları