Bekir AKBULUT

Bayram kutladık

Bekir AKBULUT

Dünyadaki tek çocuk bayramı bizim… 23 Nisan Milli Egemenlik ve çocuk Bayramını kutladık. TBMM’nin açılışının 98.yıl dönümünü büyük bir coşkuyla yaşadık. Onurlu ve gururluyuz. Mustafa kemalin, çocuklarımıza armağan ettiği bugünün çok büyük anlamları vardır. Bugünün küçükleri yarının büyükleri diyen Mustafa Kemal, geleceğe yapılan en önemli yatırımın çocuklar olduğunun idrakiyle hareket ediyordu muhakkak. Ancak, daha sonraları bu durum değişerek geleceğe yatırım değil, batı kültürünün medeniyet diye yutturulduğu, kültür emperyalizmi kapılarından biri haline getirilmiştir.
Ülkemizde uzun yıllar boyunca milli bayramlarımız kendimize has kültür ve yaşantımızın öğelerini taşımaktan çok, Avrupa ülkelerinin kutlamalarının kopyaları alınmış,  bizim kutlamalarımıza yapıştırılmıştır. Adına da çağdaş, modern kutlamalar denilmiş. Bizim sanatlarımız, edebiyatımız, folklorumuz unutturulmuş yerine batı sanatı ve edebiyatının örnekleri, folklor özelliği olamayan batı tarzları zorla dayatılmıştır. Kimi zaman milletin geçmişine ve büyüklerine hakaret eden metinler, Hıristiyan ve Yahudi sitillerini kapsayan koreografiler, toplumun kültürüne zıt kılık kıyafetler zorunluluk içinde kullandırılmıştır. Dünyanın en zengin kültürü olan Anadolu ve Türk-İslam kültürü yok sayılmış, unutturulmuş, yasaklanmış, özüne dönmek isteyenler cezalandırılmıştır. Gerçekten samimi olarak ifade ediyorum; Bu millete çok sıkıntılı uygulamalar yaptırılmış, zorla kabul ettirilmiştir. Sivas’a Opera ve senfoni orkestrası gönderilmiş, inanın Timur’dan sonraki en büyük eziyettir diyerek dalga geçilmiştir. Milletin şartları zorlanmış, imkanı olmayanlar dışlanmıştır. Bu kültür yozlaşmasına karşı çıkanlar toplumun dışına atılmış, gerici, yobaz, irticacı gibi yaftalar yapıştırılmış. Öyle güzel örnekler var ki… Bu gün hatırladıkça üzülüyor ve şaşkınlıkla yorumluyoruz. Bakın yıl 1993, yer Kayseri’de bir kasaba ortaokulu. Konu; Öğretmenler odasına girerken ‘’Selamun Aleykum, merhaba arkadaşlar’’ diyen bir öğretmene, o anda orda bulunan eğitim müfettişi olan iki kişi tepki gösteriyor. Neden günaydın, good morning ve ya bonjour demiyorsun diye çıkışıyorlar. Gerçekten yaşanmış bir olaydır. Hakkında soruşturma açılan ve sürgün edilen öğretmen hala yaşıyor. Olayın ilginç yanı, öğretmenin verdiği selamın yarısı dini yarısı kültürel Türk adetlerindendir. Müfettişlerin istediği selam türü İngilizce ve Fransızcadır. Daha binlerce bu tür saçma, gerici, yobaz ve irticacı, takunyacı, batı taklitcisi uygulamalar anlatılabilir. Namaz kılan, sınıfta dua ettiren, başı kapalı, kültürümüz ve dinimizi öven binlerce insanımız çağdaşlık ve modernlik adına sürgünlere gitmiş, meslekten atılmış ve adli, idari yaptırımlarla karşılaşmıştır. Hoca camide diyen batı hayranı, Türk-İslam kültüründen rahatsız olan kesimler, benzer birçok uygulamalara sebep olmuşlardır.
    Ama dedik ki; Artık bu ülkede böyle uygulamalar azaldı, milletin kendine dönmesi, kültür ve inancını, tarihini yeniden tanıması başladı. Durum tamda öyle değilmiş. Soyu tükenmek üzere olan, kelaynak kuşları misali, öğretmen ve idarecilerin olduğunu iki kutlama töreninde izledik. Biri televizyondan, biri internette ki görüntülerden. İlkinde bir şiir okutuluyor. Milletin geçmişine, tarihine hakaretler içeren bir şiir okunuyor. Şiirin tamamında, Osmanlı ya ve padişahlara hakaretler yer alıyor. Padişah barbar, baskıcı,  gerici, kendinden  kurtulmamız gereken biri olarak anlatılırken cümlenin sonunu aynen tekrarlıyorum;‘’ Cumhuriyeti kurduk, Hain padişahı kovduk, Şiirin tamamında millet zordaydı, halife keyif çatıyordu gibi cümleler sık sık tekrarlanıyordu. İkincisinde, başka bir okul önünde yapılan kutlama proğramından. Tam bir rezalet. Sahneye çıkan dört çocuk. Yaşları 10-12 civarında tahminim. Anadolu kıyafeti giymiş çocuklar. Kafalarında şapka olan erkekler pantolon, cepken yelek, ceket giymiş, sakal ve bıyıkları var. Kız çocuklarında ise Anadolu hanımlarının günlük kullandığı kıyafetler var. Müzik başlıyor, halay çekerken bir anda müzik pop müziğine dönüyor. Erkekler sakal ve bıyıklarını söküyor soyunmaya başlıyorlar. Dans eşliğinde papyonlu, frak benzeri bir kıyafeti alttan çıkarıyorlar, modern çağdaş oluyorlar. Sıra geldi kız çocuklarına. Pop dansı ront ile oynayan çocuklar, yavaş yavaş soyunmaya başlıyorlar. Başörtülerini atıyor, saçlarını dağıtıyor, üstlerindeki elbise ve şalvarları oyun eşliğinde çıkarıp atıyorlar. Üzerlerinde iç çamaşırı benzeri, batılıların plaj kıyafetlerinin aynısı ile çok hareketli bir dans, mezdeke dedikleri, yırtındıkları bir oyun oynamaya başlıyorlar. Çocukların, zorlanarak yaptıkları ikili danslar, gelecek nesillerimize ne yapmaya çalışıyorlar dedirtiyor insana. Tam bir rezalet. Tam bir cehalet. Mürteci bir kafanın, irticalen, batının bar ve pavyonlarındaki müzik ve dansları, Mustafa kemalin armağanı ve TBMM’nin açılışının anlam ve ruhuna uymayan, bir garip program. İrticayı hortlatan bu ve benzeri öğretmen taklitçilerinin ve idareci geçinenlerin, bu milletten ne istediklerini az çok biliyoruz. Kendileri gibi, bu milletin batıya hayran olmasıdır istedikleri. Bizim folklor ve kültürümüz, sanatımız ve müziğimiz bu insanlara batmaktadır. Törenlere katılan İmam-hatip ortaokulu, başı kapalı çocuklara laf edenler, babasıyla bira şişesini tokuşturan 7 yaşındaki çocuğun basındaki resimlerine ses çıkarmamaları da manidardır.
Vatandaş olarak yetkili ve etkili olanları, idarecileri ve bürokratları göreve davet ediyoruz. Allah milletimizi kelaynak kuşu gibi az kalan, üç beş aklı yarımdan kurtarsın, korusun. Allah devletimizin, milletimizin, memleketimizin ve ümmetin yardımcısı olsun. Amin. Vesselam.
 
 

Yazarın Diğer Yazıları