- Haberler
- SP İl Başkanı: Kayseri'nin Kırmızı Çizgisi Kalmadı
SP İl Başkanı: Kayseri'nin Kırmızı Çizgisi Kalmadı
Saadet Partisi İl Başkanı Mahmut Arıkan ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide çok iddialı açıklamalarda bulundu.
Ropörtaj: Erkinbeğ Uygurtürk- Bünyamin Gültekin
Erciyes Master Planı’ndan, Kayseri’nin 10 yıl içerisinde ki manevi çöküşünden, başörtüsü ile ilgili gelişmelerden ve patriotların ülkeye sokulması ile ilgili gündemde ki birçok konuyla ilgili eleştirilerini dillendiren Arıkan, Kayseri’nin bugün gelinen noktada kırmızı çizgisinin kalmadığını söyledi.
Saadet Partisi olarak Kayseri’de şuan ki durumunuz nedir? Yaptığınız çalışmalar nelerdir?
Rahmetli hocamız; ‘Bir seçim biter ertesi gün diğer seçimin başlatma talimatı verilir’ derdi. Biz de 12 Haziran 2011’de ki seçimlerin akabinde 2014 yılında yapılacak olan mahalli seçimlerin hazırlıklarına başladık. Bu doğrultuda mahalli temsilcilerimizi, sandık baş müşahitlerimizi, sandık müşahitlerimizi Kayseri ölçeğinde tamamını tespit ettik. Malum mecliste yer alan bir siyasi parti olmadığımız için medya da gereğince yer bulamıyoruz. Bu nedenle insanlara birebir ulaşma gayreti içerisindeyiz. Mahalle ve kahvehane toplantıları, esnaf ziyaretleri şeklinde çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Ana teşkilatlarımızın yanında gençlik ve kadın kolları düzeyinde de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kayseri’de yapılması gereken bütün çalışmaları yapıyoruz. Bu noktada Kayseri’de en verimli çalışmayı dar imkânlar çerçevesinde ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz.
AK Parti Kayseri İl Teşkilatı başkanı zaman zaman Kayseri’de muhalefet yok diyor. MHP İL başkanı da buna cevap vermiyor. Ak Parti İl başkanı bu cesareti nereden alıyor. Siz muhalefet olarak Kayseri’de yok musunuz?
Ben katıldığım bütün televizyon programlarında ve gazetelere verdiğim demeçlerde Siyasi Parti İl Başkanlarına şu çağrıyı yapıyorum; bundan 15-20 yıl önce bir açık oturumlar olurdu. Halk doğruyu ve yanlışı orada görürdü. İlimizin siyasi partilerinin bütün il başkanlarıyla haftalık veya aylık bir şekilde çıkalım bir televizyon programına muhalefet var mı? Yok mu? Orada görelim. Benim karşımda şuan hiçbir partinin başkanı yok. Bu nedenle çok rahat konuşabilirim. AKP il başkanına diyorum ki; buyurun sayın başkan çıkalım ekrana ve tartışalım. Kayseri ve Türkiye’yi tartışalım. Bu onların zararına olsun veya bizim lehimize olsun diye değil. Amaç en doğru olanı bulmak.
Biz Türkiye’yi bir gemi olarak düşünüyoruz. Bu geminin yüzmesi gerekiyor. Bunun hangi parti aracılığıyla yapıldığının bir önemi yok. Doğruları yaptığı sürece AKP yapsın. Bizim için hiç problem değil. Ama bizim yapılan yanlışları da onlara göstermemiz lazım. Geçenlerde okuduğum bir haber üzerinden örnek vereyim: TOKİ bugüne kadar 475 bin tane konut yapmış. Birde bütçe rakamlarına baktım. Bugün 2013 yılında Türkiye 53 milyar lira faiz ödemesi yapacak. Bizim 2013 yılında ödediğimiz faiz oranını Kayseri ölçeğinde bir TOKİ dairesine böldüğümüzde 530 bin tane konut yapıyor. 8 yılda TOKİ’nin yaptığı evi bizim bir yıllık faiz ödemesi ile vatandaşa bedava vermek durumundayız. Başkan gelsin biz bunu tartışalım. Buyursun muhalefet desin.
İktidarda ki partiler bekara karı boşamak kolay diyorlar bizim için. Bol keseden attığımızı öne sürüyorlar. Ama 1996-1997 döneminde sadece 11 ay iktidarda kaldık ve biz bu ülkede denk bütçeyi gerçekleştirdik. Türkiye Cumhuriyeti’nin borcunu azaltan tek hükümet olduk. Bunun yanında memura, işçiye, köylüye ve esnafa en fazla parayı Refahyol hükümeti verdi. Denk bütçe yaptı faizi düşürdü. Bu arkadaşlar geldiğinde Türkiye’nin 200 milyar dolar borcu vardı. 11 yıldır iktidardalar ve bu faiz denilen sarmal 530 milyar dolar olmuş. Çıksın başkan bunlara cevap versin.
IMF borcumuz kalmadı deniliyor. Hatta gelsinler onlara borç verelim diyorlar. Bunun için ne diyeceksiniz?
IMF’ye borcumuzun kalmadığı doğrudur. Ama sayın başbakan bizim toplumumuzun kimyasını ve zaaflarını çözdü. Bize gösterilen küçük bir resim var. Birde bizden gizlenen büyük bir resim var. Bize gösterilen küçük resimde IMF’e borcumuzun kalmadığı gösteriliyor. Bütün televizyon ilanlarında çarşaf çarşaf bunun reklamlarını görüyoruz. Gizlenen büyük resimde ise ülkenin 500 milyar dolar borcu var ve 53 milyar Türk lirası da biz 2013 yılı içerisinde faiz ödeyeceğiz. IMF borcun yoksa bu faiz neyin nesi… 53 milyar faiz ödeyeceksin ve borcum yok diyeceksin. IMF borcun yok ama başka bir yere var. Halkın zaafları bilindiği için IMF’e borç olmadığı söylenerek başbakanın deyimiyle milletin gazını alıyorlar.
Kayseri’de ki muhalefet partileri daha etkin olmak için ne yapmaları lazım. Siz televizyona çıkıp tartışalım diyorsunuz ama buna diğer siyasi partiler yanaşmaz.
Yanaşmaları gerekiyor. Ama buyurduğunuz gibi er meydanına çıkmak her babayiğidin harcı değil. Türkiye’de 61 tane siyasi parti var diyorlar. Bu kocaman bir yalan… Bizim yıllardan beri söylediğimiz şey şu: Türkiye’de iki tane siyasi parti var. Biri milli görüşün temsilcisi Saadet Partisi ikincisi diğerleridir. Bunu söylememizin nedeni de şudur: Saadet Partisi dışındaki diğer partiler Avrupa Birliği’ne girmek için kapıda beklerler. Saadet partisi dışındaki tüm partiler IMF ile finans şirketlerinden para almak için sıraya giren, İsrail ve Amerika ile iyi geçinmeye çalışan, Ortadoğu’da bir savaş çıkmasında hiçbir beis görmeyen siyasi partilerdir. Biz Saadet Partisi olarak patriotların Türkiye’ye girişinin yapılmasına karşıyız. Bizim dışımızda hiçbir siyasi parti bunu gür bir sesle dile getirmedi. MHP ve CHP’den bir iki ufak tepki çıktı ama devamı gelmedi. Patriotlar ülkemizin başını belaya sokacak çok büyük bir gelişme… (Allah Korusun), Suriye’de bir savaşın çıkması demek 3. dünya savaşının fitilinin ateşlenmesi demektir. Bu tehlikeyi Saadet Partisi dışında ki hiçbir parti görmüyor. Bugün bizim dışımızda ki siyasi partiler NATO’nun Suriye’ye müdahalesi karşısında hiçbir ses çıkarmayacaklardır. Ancak biz bir adım ötesini görüyoruz. Suriye’nin arkasında Rusya, Çin ve İran gibi büyük güçler var. Ve bu ülkeler Suriye’ye müdahaleye karşı çıkıyorlar. Burada Türkiye pozisyon hatası yapmıştır. Bu pozisyon hatasının sebebi ise Libya’da Kaddafi 1 ay içerisinde devrildi gitti. Önce sayın başbakan demokrasi ve siyasi iradeye saygı göstermemiz lazım dedi. 15 gün sonra NATO Libya’ya girmelidir dedi. Sonra baktı ki Kaddafi bir anda gitti. Başbakan da açıkta kaldı. İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya Libya’da ki pozisyonlarını aldılar. Ancak bizim başbakan perde gerisinde kaldı. Başbakan bu işlerin böyle yürüdüğünü sandı. Suriye’de aynı hataya düşmemek için herkesten önce yola çıktı. Sonra Esad’a 15 gün içerisinde orayı terk et dedi. Aradan bir yıl geçti Suriye’de ki olaylar bitmedi. Başbakanda bu yaptığından dolayı pişman ancak geri adım atmak gibi bir şansı yok. Ok yaydan çıktı bir kere. Amerika’nın ve NATO’nun tuzağına düştü. Bu Suriye ve Türkiye’yi karşı karşıya bırakma projesidir. Bugün patriotları getirip, Maraş, Antep ve Adana’ya yerleştirdiler. Siz zannediyor musunuz ki bu patriotlar Suriye için… Kesinlikle öyle olmadığını düşünüyorum. İsrail ve İran birbirini vuracak. İran’ın İsrail’i vurmaması için bu patriotlar kullanılacak. Bu herkesin bilmesi gereken bir şey. Ancak ne hikmet ise Saadet Partisi dışında hiç bir parti bu konuyu gündeme getirmiyor.
Peki, siz Suriye politikasında doğru hamlenin ne olması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Suriye’de akan kanın biran önce durdurulması gerekiyor. Suriye’ye askeri müdahale akan kanı kat ve kat çoğaltacaktır. Suriye; Irak, Libya ve Sudan’dan farklı bir ülke… Suriye yıllardır Ortadoğu’nun göbeğinde yer almış bir ülke… Suriye’de kan akması demek büyük Ortadoğu savaşının çıkması demek. Bugün Türkiye ve Suriye arasında savaş çıkmasında kazançlı olacak ikinci bir ülke yok. Birincisi belli: İsrail. İkinci kar edecek bir ülke yok. Şuanda bütün senaryolar İsrail’in rehine işliyor. Sayın başbakanın bilerek bu hizmeti yaptığının farkında olmadığını düşünüyorum. Başbakanın kötü niyetli olduğunu da ben hiçbir zaman söylemedim. Rahmetli hocamızın güzel bir sözü vardır: At sahibine göre kişner. Yani sayın başbakan talimatları ABD’den ve Avrupa’dan aldığı için bunları yapmak durumunda. Her ne kadar başbakan ben talimatları almasam da diyorsa da bu koca bir yalan. Bunu nereden biliyoruz; Fazilet Partisi’nde ki kongrede ayrışma sürecinden bunu çıkarta biliyoruz. Hemşerimiz sayın cumhurbaşkanının o gün yaptığı konuşma şu: doğruları söyleyerek bugün bir yere varamayacağımızı anlamış bulunuyoruz. Doğruları söylediğimizde partilerimiz kapanıyor diyor. Daha sonra böyle bir yola yöneldiler. Bizde buna karşılık diyoruz ki bizim 4 değil 44 partimiz bile kapansa biz doğru bildiğimizi söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Çünkü herkesin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var ve bu vaat mutlak bir vaattir. Biz Amerika ve ya Müslümanların safında yer almışız bunun hiçbir önemi yok. Sadece o safhada cenabın Allah’ın nurunu tamamladığı gün nerede bulunduğumuz önemli.
Erciyes projesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
10 yıl önce Kayseri’de ki mevcut idareciler milli görüş çatısı altında siyaset yaparken, bir esnaf sıkıntıya düştüğünde evimizde ki, eşimizin kolunda ki bilezikleri alırdık, ihtiyacı olana al şunu kullan ve durumunu düzelt ve bize getir derdik. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle bir yakın arkadaşımız veya akrabamızı gördüğümüzde yolumuzu değiştirir hale geldik. 10 yıl önce varını yoğunu feda edip eşini, dostunu kurtaran bir Kayseri’den 10 yıl sonra bütün işlerini maddi hesaplar üzerine yapan, dostluğun, arkadaşlığın ve akrabalığın hiçbir anlam ifade etmediği bir Kayseri noktasına geldik. Bugün Kayseri’de polisten koruma isteyen kadın sayısında Kayseri birinci sırada yani eşinden şiddet görüpte koruma isteyen kadınlar olarak birinci sırada… Boşanmada Kayseri ilk sıralarda… Hani bu huzur şehri ve maneviyatçı Kayseri’ydi.
Yine geçenlerde Kayseri haberlerine baktım ve notlarımı aldım: 8 tane tefeci yakalanmış, Mithat Paşa Mahallesinde sevgilisiyle yaşayan kadın kocasını öldürtmek üzere sevgilisiyle kiralık katil tutmuş, Yeni Sanayi’de 4 litre motorin ve iki tane akü çalınmış, 50 yaşındaki baba 30 yaşında ki oğlunu öldürmüş, hırsız kahvehaneden 2 tane el CD çalmış, 43 yaşındaki kadın kendini tavana asıp intihar etmiş, 28 yaşındaki genç çaldığı tüfekle intihar etmiş. Bunu Kayseri’ni muhafazakarlığına, maneviyatçılığına mı kapitalistliğine mi koyarsınız. Kimse bana çıkıpta Kayseri’de şu kadar manevi önder ve şeyh var demesin. Bunun en büyük vebali de Kayseri’deki yöneticilerdir. Hiçbir idareci çıkıpta benim bunda ne günahım var arkadaşım diyemez. Sen Selçuklulardan kalmış bir şehre getiripte Erciyes Master planını, Anadolu Harikalar diyarını, Kadir Has Stadı’nı koyarsan gelinecek nokta bu olur. Biz bu hizmetler yapılmasın demiyoruz. Bu hizmetler yapılırken manevi değerleri ayakta tutacak hizmetlerin yapılması da gerekiyor. Eskiden Kayseri’de insanlarımız bir takım şeyleri yapmak için Ürgüp’e giderlerdi. Artık Erciyes’e gidecekler. Maalesef geldiğimiz nokta bu. Bence Erciyes’i şuan ranta kurban ediyoruz. Projeler yapılabilir ama bizim bazı kırmızı çizgilerimizin olması gerekir. Maalesef toplum olarak hiçbir kırmızı çizgimiz kalmadı. Yine 10-15 yıl önce başörtüsü diye bir problemimiz vardı. Bugün bizi 11 yıldır yöneten bir iktidar ama başörtüsü hala yasak.
Bazı gelişmeler var bunları görmezden gelmek biraz haksızlık olmuyor mu?
Tamam, ama kamuda hala yasak. Memur-Sen kamuda da serbest bırakılması için yeni bir kampanya başlattı. 11 yılda Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, YÖK, Anayasa Mahkemesi ve daha birçok şey değişmiş daha ne bekliyorsunuz.
Kayseri’ni kırmızı çizgisi kalmadı diyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
Bugün Türkiye’nin ve Kayseri’nin de kırmızı çizgisi kalmadı. Sabah gazetelerde okudum: Yezidilerin ibadet yapması için hükümet tarafından bir ibadethane açılmış. Eşçinsellerin dernek kurma yasası çıkartıldı. Bu hükümet zinayı suç sayacak yasayı çıkaramadı. Bugün bir kadın ve erkek imam nikâhı ile yaşıyorum derse suç. Ama dost hayatı yaşıyorum derse serbest.
Seçimler yaklaşıyor. Seçimler ile ilgili ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
Türkiye’deki insanları iki ayırmak gerekir. Birincisi milli görüşçüler ikincisi ise milli görüşçü olmak için sırasını bekleyenler. Bugün %1,5’luk bir kesim milli görüşçü oldu. Geriye kalan kesim milli görüşçü olmak için sırasını bekliyor. Bir gün mutlaka herkes milli görüşçü olacak. Tek derdimiz insanlar kafayı, gözü kırmadan gerçekleri görsünler. Tek gayemiz o. Dediğimiz biz bugün doğruları anlatacağız. Şunu da belirteyim AKP yüzde yüz yanlış demiyorum. Bugün 10 sene önce duran bir saati duvara asmış olsaydık, 7300 kere doğruyu gösterirdi. AKP’nin de mutlaka doğruları var. Ama terazinin bir kefesine doğruları diğer kefeye de yanlışları koyup ona göre değerlendirmeniz lazım.
Bu hükümet Irak’ta ölmüş bir buçuk milyon insanın vebalini omuzlarında taşıyor. O gün rahmetli hocamız tezkere geçmesin diye tüm millet vekillerini aradı. Karadan harekat geçirmediler ama, havadan harekata maalesef engel olamadı. Havaalanlarımızı işgalci güçlere açtık ve o zamanki Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün ifadesiyle İncirlik’ten kalkan uçaklarımız 4990 kere Irak semalarında sorti yaptılar. Tabi bunu yaparken oraya bombaları yağdırdılar ardında İncirlik üssüne geri döndüler. Bugün aynı hatayı tekrarlayabiliyoruz. Geçmişte Maraş, Antep ve Adana’dan kovduğumuz düşmanları bugün aynı hatayı yaparak düşman askerlerini topraklarımıza sokuyoruz. Biz doğruları anlatmak için çabalayacağız. Tabi takdir seçmenin… Benim seçmenden ricam şu evimize manavdan 3 kilo domates alırken, domatesin her tarafına bakıyoruz. Ama ne hikmetse partilerimizi çok fazla inceleyip, sık dokumuyoruz. Sadece televizyonlara bakarak oy vermek bizi büyük bir yanılgıya düşürür. Bize ille de oy verilsin demiyoruz. Ama lütfen ne söylediğimizi takip etsinler. Ben inanıyorum ki bizi takip eden herkes Sadet Partili olacaktır. Bizim tek sıkıntımız insanlara ulaşamıyor olmamızdır. Buda maddi imkânlarla alakalı bir şey. Eskiden Kayseri’nin 300 bin nüfusu vardı. Canımızı dişimize takar biz bu 300 bine ulaşırdık. Ancak şuanda 1 milyon 250 bin nüfuslu bir Kayseri’de yaşıyoruz ve herkese ulaşma gibi bir imkânımız yok. Kitle iletişim araçlarını kullanmamız gerekir. Buda maddi sebeplerden dolayı pekte mümkün olmuyor. Televizyonlarda program yapalım diyoruz. Yok, yapamıyoruz diyorlar. Neden diyoruz; ‘talimatlar bu şekilde’ diyorlar. Saadet Partisi olarak bugüne kadar yüzlerce miting düzenledik. Bu mitinglerde kamu düzenini bozacak en ufak bir olay gerçekleşmemişken, pazar günü gerçekleştirmek istediğimiz miting kamu düzenin bozma tehlikesi nedeniyle engellendi. Ak Parti İl Başkanı diyor ya hani muhalefet yok. Eğer muhalefetin olmasını istiyorsanız mitingleri engellemeyeceksiniz. Demek ki muhalefete var. Sen halkın o muhalefeti görmesini engellemek için o mitingi engelliyorsun.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bizim güveneceğimiz taraf belli. Cenabı Allah’ın hesabı belli, nur tamamlanacak. Biz bu yolun neferiyiz sadece. Yoksa bugün Saadet Partisi’nin üst yönetiminde kim görev alırsa alsın belli bir mevki ve makama gelebilecek insanlar. Ancak bu insanlar makam ve mevkii elinin tersi ile itip Allah rızası için mücadelelerini yürüten arkadaşlar. Dik duramayıpta yalpalayan arkadaşlarımızda var. Mesela Numan Kurtulmuş örneğini yaşadık. Bu arkadaşımız bir belediye başkanlığı veya bakanlık için davayı elinin tersi ile itti. Geçmişte bizde görev alan ama şimdi Ak Parti’de olan tüm arkadaşlarımız sattıkları davanın bedeli olarak o koltuklarda oturuyorlar.
Biz Türkiye’yi bir gemi olarak düşünüyoruz. Bu geminin yüzmesi gerekiyor. Bunun hangi parti aracılığıyla yapıldığının bir önemi yok. Doğruları yaptığı sürece AKP yapsın. Bizim için hiç problem değil. Ama bizim yapılan yanlışları da onlara göstermemiz lazım.
Türkiye’de iki tane siyasi parti var. Biri milli görüşün temsilcisi Saadet Partisi ikincisi diğerleridir. Bunu söylememizin nedeni de şudur: Saadet Partisi dışındaki diğer partiler Avrupa Birliği’ne girmek için kapıda beklerler. Saadet partisi dışındaki tüm partiler IMF ile finans şirketlerinden para almak için sıraya giren, İsrail ve Amerika ile iyi geçinmeye çalışan, Ortadoğu’da bir savaş çıkmasında hiçbir beis görmeyen siyasi partilerdir.
Bugün patriotları getirip, Maraş, Antep ve Adana’ya yerleştirdiler. Siz zannediyor musunuz ki bu patriotlar Suriye için… Kesinlikle öyle olmadığını düşünüyorum. İsrail ve İran birbirini vuracak. İran’ın İsrail’i vurmaması için bu patriotlar kullanılacak.
Bizim 4 değil 44 partimiz bile kapansa biz doğru bildiğimizi söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Çünkü herkesin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var ve bu vaat mutlak bir vaattir. Biz Amerika ve ya Müslümanların safında yer almışız bunun hiçbir önemi yok. Sadece o safhada cenabın Allah’ın nurunu tamamladığı gün nerede bulunduğumuz önemli.
10 yıl önce varını yoğunu feda edip eşini, dostunu kurtaran bir Kayseri’den 10 yıl sonra bütün işlerini maddi hesaplar üzerine yapan, dostluğun, arkadaşlığın ve akrabalığın hiçbir anlam ifade etmediği bir Kayseri noktasına geldik.
Sen Selçuklulardan kalmış bir şehre getiripte Erciyes Master planını, Anadolu Harikalar diyarını, Kadir Has Stadı’nı koyarsan gelinecek nokta budur. Biz bu hizmetler yapılmasın demiyoruz. Bu hizmetler yapılırken manevi değerleri ayakta tutacak hizmetlerin yapılması gerekiyor.
Eskiden Kayseri’de insanlarımız bir takım şeyleri yapmak için Ürgüp’e giderlerdi. Artık Erciyes’e gidecekler. Maalesef geldiğimiz nokta bu. Bence Erciyes’i şuan ranta kurban ediyoruz. Projeler yapılabilir ama bizim bazı kırmızı çizgilerimizin olması gerekir. Maalesef toplum olarak hiçbir kırmızı çizgimiz kalmadı.
Türkiye’deki insanları iki ayırmak gerekir. Birincisi milli görüşçüler ikincisi ise milli görüşçü olmak için sırasını bekleyenler. Bugün %1,5’luk bir kesim milli görüşçü oldu. Geriye kalan kesim milli görüşçü olmak için sırasını bekliyor.
Bu hükümet Irak’ta ölmüş bir buçuk milyon insanın vebalini omuzlarında taşıyor. O gün rahmetli hocamız tezkere geçmesin diye tüm milletvekillerini aradı. Karadan harekât geçirmediler ama havadan harekâta maalesef engel olamadı.
Bugün aynı hatayı tekrarlayabiliyoruz. Geçmişte Maraş, Antep ve Adana’dan kovduğumuz düşmanları bugün aynı hatayı yaparak düşman askerlerini topraklarımıza sokuyoruz.
Geçmişte bizde görev alan ama şimdi Ak Parti’de olan tüm arkadaşlarımız sattıkları davanın bedeli olarak o koltuklarda oturuyorlar.
RABBİM YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN. DAVA ERİ, DAVA ADAMI GÜZEL İNSAN...
sayın arıkan a teşekkür ederiz.İfade etmeye çalıştığımız birçok konuya tercüman olmuş yalnız tamamen eleştiri değilde biraz daha çözüm önerilerini ön plana çıkarırsa daha mutlu oluruz.
sayın il başkanı çok güzel söylemiş siyasi partilerin artık birbirleriyle dertleri konuştukları ortamlar yok. bunun için siz medya mensuplarınada büyük bir sorumluluk düştüğü kanaatindeyim. aksi halde tek partili dönem görünüşünden kurtulamayacağız. saygılarımla