"En değerli hazinemiz milli birlik ve beraberliğimiz"

Kayseri Baro Başkanı Av. Cavit Dursun, görev yapacakları süre içerisinde, Cumhuriyetin kurucu değerlerinin, Hukukun Üstünlüğünün, Yargı Bağımsızlığı ve Savunma Hakkı ilkeleri ile vatandaşlık kavramının vazgeçilmezleri olduğunu belirterek, 'En değerli hazinemiz ve asli gücümüz, Milli Birlik ve Beraberliğimizdir. Milli birlik ve beraberliğimizin çimentosu, Hukuk Devleti ilkesi, bağımsız yargı, güçlü savunma ve Vatandaşlık bilincidir' diye konuştu.

Baro Başkanlığı’nca 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle Kayseri Adliyesi’nde basın açıklaması yapıldı. Baro Başkanı Av. Cavit Dursun, Yönetim Kurulu üyeleri ve çok sayıda avukatın katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmasında; “En değerli hazinemiz ve asli gücümüz, Milli Birlik ve Beraberliğimizdir” dedi.
Av. Cavit Dursun görev yaptığı ve yapacakları süre içerisinde,  Yargı Bağımsızlığı ve Savunma Hakkı ilkeleri ile vatandaşlık kavramının vazgeçilmezleri olduğunu belirterek;  “ Milli birlik ve beraberliğimizi ayakta tutacak şey, ne etnik kökenlerimiz, ne mezheplerimiz, ne siyasi görüşlerimiz ve ne de bireysel çıkar ve menfaatlerimizdir. Milli birlik ve beraberliğimizin çimentosu, Hukuk Devleti ilkesi, bağımsız yargı, güçlü savunma ve Vatandaşlık bilincidir” diye konuştu.
Türk Milleti, iki şey bir arada olmadan, asla yaşayamaz. Birincisi "Devlet", ikincisi ise "Adalet"tir. Bunlardan birisi yoksa, ikincisi de yok demektir” diyen Başkan Dursun sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kuvvetler ayrılığı prensibinde yasama, yürütme ve yargı 3 eşit erktir. Ancak yargı erki, eşitler arasında birincidir. Yargı erkini oluşturan iddia, savunma ve karar saç ayağında ise, Yargıyı adil, insani, ahlaki, kabul edilebilir ve hukuki yapan ise Savunmadır. Savunmanın olmadığı bir yargı, engizisyondur, yargısız infazdır. Bu nedenle yargı erkinin olmazsa olmazı bağımsız ve güçlü savunmadır. İşte bu yüzden, dünya hukuk tarihine geçen iddianameler yoktur. Dünya hukuk tarihine geçen savunmalar vardır. Hukukun tarihi, gerçekte savunmanın tarihidir.”
“OHAL kaldırılmalı”
OHAL’in kaldırılması gerektiğini savunan Başkan Dursun,  “Düşünce özgürlüğü, eleştiri hakkı ve adil yargılanma noktasında oluşturulmaya çalışılan korku imparatorluğundan, çok geç olmadan ve bir an önce vazgeçilmelidir. Düşünce özgürlüğü olmadan, bilimde, sanatta, kültürde, eğitim ve adalette bir arpa boyu bile yol alamayız. Kurumların güçlü olmadığı, devlet ve adalet olgusunun zayıfladığı, alın teri, emek, liyakat ve ehliyete değer verilmeyen, torpil, adam kayırma, yolsuzluk ve usulsüzlük görüntüsünün ağır bastığı toplumlar yavaş yavaş çürür. Bütün bu nedenlerle, OHAL kaldırılmalı, KHK’lar sistemi iptal edilmeli, kurumlar güçlendirilmeli, Yargı ve Savunma önündeki tüm engeller kaldırılmalı, Kuvvetler ayrılığı ilkesi korunmalı” ifadelerini kullandı.
“Hukuk, savunma ve avukatlık mesleği geriye gidiyor”
Hukuk ve savunması güçlü olan ülkelerin günümüzde dünyanın en güçlü, huzurlu ve refahlı ülkeleri olduğunu,  Hukuk ve savunmaya değer verilmeyen ülkelerin ise, dünyanın geri kalmış, kan ve gözyaşı içerisinde olan 3. dünya ülkeleri konumunda olduğunu dile getiren Av. Cavit Dursun; “Maalesef Türkiye'de yargı, hukuk, savunma ve avukatlık mesleği her geçen kötüye gitmektedir. Savunmanın yetkilerinin azaltılması, CMK'DAKİ hakların kısıtlanması, sürekli yapılan torba-paket değişiklikler, Hukuk fakültesi sayısı, eğitim kalitesi, kontenjan ve mezun sayısının çokluğu, Avukatlık sınavının iptali, uzun gözaltı ve tutukluluk süreleri, hakimlik teminatım yok edilmesi, yargı bağımsızlığının ortadan kalkmaya başlaması, ülkemizde vatandaşlarımızın hukuki Güvenlik ve hukuki huzur haklarının kalmaması vb. hususlar bunların sadece bir kısmıdır. Avukat ile müvekkilini aynı statüye koyan, avukatlık mesleğini icra edilemez hale getiren; savunma hakkını, adil yargılanma hakkını, adalete erişim hakkını, silahların eşitliği ilkesini, masumiyet karinesini ve avukatın sır saklama yükümlülüğünü ağır bir biçimde ihlal eden bu tür düzenlemeler, bir hukuk devletinde asla kabul edilemez. Avukatlık ve Baroların tartışma konusu yapıldığı ülkelerin durumu, tarihsel geçmiş ile sabittir. Bu tür ülkeler, uluslar arası hukuka göre, müdahaleye açık ve müdahale edilebilir kapalı dikta rejimleridir. Barolar varsa, halkın hakları, özgür savunma, adil yargılanma ve insanca yaşam hakkı vardır.” dedi.
Haber: Ramazan Karakuş
 
 

Bakmadan Geçme